Leyleklerle Karadeniz... - Mustafa Balbay

Ağustosun son haftası Silivri semalarında öyle bir şenlik vardı ki; sormayın…
Leyleği havada gördük!
Havalandırmada güneş bu aralar uzun kalıyor; saat 18.00’den önce batmıyor. Sonra tellerden ve kuşların kanat altlarından izliyoruz güneşi.
Akşamüstü güneş gitti gidecek, tam tepemden iki tahtanın hafifçe birbirine vurmasını andıran tatlı bir ses duydum.
Alışık olmadığım bir ses olduğu için sanki tanımadığım biri beni çağırmış gibi başımı yukarı çevirdim.
Onlarca leylek, süzülerek iniyorlar. Yakın bir yerde mola verecek olmalılar ki, 15-20 metre kadar tepemden yatay geçiş yapıyorlar.
Havalandırmanın iki yanı, yüksek duvarların üzerinden sarkan çiçek demetleri gibi leyleklerle dolarken başım pinpon topu gibiydi.
Leyleklerin gagaları ileride; ayakları tam siper geride, kanatları yapışık, usul usul yere yönelişlerini görmeliydiniz. Bu kadar estetik olur.
Dakikalarca izledim, bir halkoyunları gösterisinden böyle zevk alınabilirdi.
O gün güneşi leyleklerin kanatlarında batırdım.
***
Havalar usul usul soğuyor.
Ağustos ortasından sonra gündüz yaz, gece ayaz.
Leylekler soğuk iklimlerden sıcak coğrafyalara doğru göç ediyorlar. Göç yollarının başında Türkiye geliyor. Ülkemiz dünyadaki tüm göçmen kuşların kullandığı üç ana göç yolundan birisi. Türkiye’de bir yol Boğazlar, öteki yol Doğu Karadeniz, Çoruh.
Güzel yurdumuzun gökyüzü bile başka zengin.
Hayalimin uzayında göçmen kuşlar akın akın giderken aklıma birden o gün aldığım postalar geldi.
Silivri’ye kimi kentlerden yerel yayın organları gönderiyorlar. O kentin gündemini yaşamak ayrı bir zenginlik oluyor. En düzenli gazete de Rize’den geliyor.
Yeni Viçe gazetesi. Haftalık bağımsız siyasi halk gazetesi diye tanımlıyor kendini. Haberlerini, köşe yazılarını okuyorum, gerçekten de bu tanımı hak ediyor.
Gazetenin hemen her sayısında birinci sayfadaki haberlerden biri Karadeniz derelerinde yapımı planlanan hidroelektrik santral (HES) projeleriyle ilgili.
HES’lere karşı yürütülen toplumsal mücadelenin yerel altyapısı, bilinci de olduğu belli. Rize Küçükçayır köyünden Kazım Delal adlı yurttaşın HES’lere karşı dava açmak için ineğini satması sıradan bir davranış değil. Haftalık Yeni Viçe gazetesinin 2 Ağustos 2011 tarihli sayısının manşet ve 2 tam sayfası bu konuya ayrılmıştı.
Gazetenin aylar önceki bir sayısında da Karadeniz’in bütün güzel vadilerine HES yapılması eleştirilirken şu başlık dikkatimi çekmişti:
“Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser.”
Karadeniz’in doğal yapısının bozulmasıyla birlikte her şey gibi gökyüzü de etkilenecek.
***
Aynı gün gelen postanın içinde İzmir’den sıklıkla yazan Hasan kardeşimin mektubu da vardı.
Hasan dostum, ailecek 20 günlük bir Karadeniz gezisi yaptık diyor. Eşsiz güzelliklerine bir kez daha hayran olmuş, ama o canım vadilerdeki art arda süren inşaatları, delik deşik kayalıkları görünce kahrolmuş. “Binlerce meyve ağacı kayaların arasında kaybolup gidiyor. Nasıl kıyarlar, dondum kaldım” diyor.
Leylekler beni uçurdu, nerelerden nerelere götürdü.
Karadeniz’in doğal zenginliklerini parayla ölçmeyenlere, Karadeniz için mücadele edenlere selam olsun…

Mustafa Balbay/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget