BİR zamanlar manzumelerimiz “26 Ağustos gece sabaha karşı / Topların çelik ağzı...” diye gümbür gümbür gürüldeyen sözlerle başlar, çocuk göğüslerimiz Cumhuriyetin gururu ve özgüveniyle haykırılan marşlarla şişerdi.
Gerçekten 26 Ağustos 1922’nin sabahı, yıllarca sürecek olan bir başkaldırışın uykulu düşman mevzilerine mermi yağdıran top atışlarıyla ilan edildiği bir sabahtı. İki yüzyıllık gerileyişin, bocalayışların, yenilgilerin, istilaların ardından yaşanan böyle bir sabah kolay unutulamazdı.
Bugün, 26 Ağustos 1931 günü Cumhurreisliği yatıyla Boğaz’dan Karadeniz çıkışına kadar gelen Mustafa Kemal’in ani bir kararla süvariye “Zonguldak’a gideceğiz!” emrini verişinin de 80. yıldönümü. Büyük kurtarıcı, o gün herhalde dokuz yıl önce Afyonkarahisarı’nda duyduğu top seslerinin heyecanını yeniden duyar gibi olmuş olmalı ki, köklü bir sanayi atılımının “muharebe”sini başlatmak üzere Zonguldak’a ayak basmak istemiş olabilir.
Nitekim, o gelişin ardından kömür üretimine devletçe önem verilmeye başlanmış, bu işin Fransız-Belçika sermayesiyle çalışan bir yabancı şirket ve birkaç yerli girişimciyle başarılamayacağı kısa zamanda görülerek 1937 devletleştirmesiyle bütün havza Ereğli Kömürleri İşletmesi’nin sahipliğine geçmiştir.
Sonrası, yani Zonguldak’ın layık olduğu çağdaş ve büyük sanayi merkezi durumuna getirilemeyişi, belki de başka birçok işimiz gibi 26 Ağustos öncesindeki akılcılığını tam anlamıyla sürdüremeyişin sayısız örneklerinden biri sayılmalıdır.
Zafer kutlamaları, çoğu zaman, daha öncesi ihmal edilerek gerçekleştirilir. Tam olarak anlatamamışızdır ki, 30 Ağustos neredeyse bir yıl süren bir sabrın, yoğun hazırlığın ve ciddi planlamanın sonucudur.
Şu günlerde iyi düşünülmemiş, iyi hesaplanarak planlanmamış dış politika değişiklikleri yüzünden yanlıştan yanlışa sürüklenirken 30 Ağustos öncesinin akılcılığını anımsamamak olmaz.
Örneğin, Batı dünyasının son derece açık petrol hesapları dolayısıyla sürdürdüğü olaylar dizisinde, Türk diplomasisinin içine düşürüldüğü hüzün verici durumlar, hesapsızlığın, planlama yokluğunun ve kolay başarı elde etme sabırsızlığının sonucu değil mi?
26 Ağustos sabahının topçularındaki özgüven, bunun için yok şimdinin adamlarında.
Mümtaz Soysal/Cumhuriyet
Yorum Gönder