Bunca konu içinde çırpınıp bir şeyler yazmak zor. Tatil tatil değil; bir yandan Türkiye’nin röntgenini çeken yeni bir kitapla ilgili uluslararası verilerin peşini kovala; öte yandan gazete oku, olayları izle ve durmadan sinirlen... Önündeki rakamlar, veriler, derecelendirmeler, listeler... insani gelişmişlikmiş... küresel barışmış... demokrasi ve basın özgürlüğü imiş... miş miş miş.. Yüzde 50’nin sürekli altında, dünya barış göstergelerinde kırmızı listede bir ülkede yaşadıklarımızı açıklamak, zor olmasa gerek..
İşçi Partisi’ne, Aydınlık’a, Ulusal Kanal’a yine baskın yapmışlar... yayınlanacak ses kasetleri var mı diye arama kararı çıkartmışlar! Akademik hayatın içindeki Mehmet Perinçek’i, Doğu-Şule Perinçeklerin oğlu diye tutukluyorlar! Turan Özlü, Ulusal Kanal’ın Yayın Yönetmeni! Kaçıncı baskın bu kanala, gazetelerine, partilerine?!
İktidara ve okyanus ötesindeki birleşik güçlere keskin muhalefet eden siyasi ekip.
Bir zulüm ki diz boyu kaplamış ülkeyi!
Gazetecilikmiş...
Basın özgürlüğü imiş..
Siyasi hak ve özgürlüklermiş..
Medeni haklarmış..
Hepsi batık bu ülkede!
Çizmeyle bile dolaşamazsınız, öylesine derin bataklık!
***
Mustafa Balbay ile başladı basın özgürlüğünün içine yapmalar..
OdaTV ile sürdü, Soner Yalçın ve iki arkadaşı uydurulan sahte bir belge ile aylardır içeride... İmamın Ordusu kitabının yazan Ahmet Şık ve sevgili Nedim Şener...
Din ve tanrı tüccarlığı iktidarının, boyunduruklarının altında..
Ne utanmak kaldı ne hak ve adalet duygusu..
Hepsi, politik dincilerde sıfırı tüketmiş.
İnansalar, cehennemde yanacaksınız, diyeceğim!
Şimdi, bize daha ne kadar tahammül edebileceklerini tartışıyorlar aralarında!
Tahammül edemedikleri herşeyi yakıp yıkıyorlar!
***
Sahi, o fotoğrafı anımsıyor musunuz?
Hani bu gazetede yazan o büyük Atatürkçü Toktamış Ateş ile dinci başların el ele “hoşgörü” sarmaş dolaşmışlıklarını!
Sonra, Cemaatin yıllardır estirdiği hoşgörü rüzgarı...
Hoşgörü çiftetellisi oynamadıkları kaldı!
Ama doğrusu ortalıktaki bir dizi insanı teslim aldılar!
Onlar, Cumhuriyet’e de gelmek istediler “hoşgörü” adına!
İlhan Selçuk kapıları sıkı tuttu!
Ama, Cumhuriyettekilerden bazıları onlara gitti!
Hoşgörü süreci tamamlandı..
Gelinen aşama, tahammül...
Tahammül edebilmenin sonuna geldiklerinde de.....
***
Yok hayır, bunu ensenizi karartmanız için yazmıyorum!
Ülkenin çoğunluğu sessiz ama sağlam!
İktidar olanlar hiç bir zaman bu ülkenin üzerinden zulmü eksik etmemişlerdir!
Şimdi ulus ötesi-ulus içi bu koalisyonun zulüm zamanı!
Bunlar da sıralarını savacaklar!
Bakalım nasıl ve ne zaman..
***
Balyoz zulmü de sürüyor, geleni tutuklayıp içeri atıyorlar!
İsyan ki isyan, mahkemede, “İddianamayi reddediyorum” diye haykırıyor, içlerinden bir general..
Kabul edilebilecek bir yanı yok...
Bir şeye kalkışmış olsalar, hesabını veriyorlar diyeceğim...
Merak etmeyin, öyle olsaydı onlar da, hesabını veriyoruz, derlerdi!
Vicdanları rahat olurdu!
Ama ortalıktaki hangi vicdan?
Adalet dağıtıcıları arasında sadece bir tek vicdanın sesi yükseliyor, kararlara koyduğu şerhle!
***
Başladık, merhaba diyelim, bakalım nasıl sürdüreceğiz...
Orhan Bursalı/Cumhuriyet
Yorum Gönder