Çapkınlıktan olmasa bile politikadan zorla emekli ettiği yaşlı kurt Roland Dumas ise, geçen ay “Darbeler ve Yaralar” başlıklı bir anılar kitabı yayımladı. Ne tuhaftır ki Dumas’nın becerilerini sergilemek için yazdığı anıları, Dışişleri Bakanı olarak kazandığı “efsane”yi hiç de hak etmediği gibi yarı cahil bir oportünistten ibaret olduğunu ortaya koyuyor.
Ama kitabın daha da aydınlatıcı yanı, “çapkınlığın” politikacılar nezdinde, salt ulusal değil, uluslararası politikayı belirleyecek bir ağırlığı olduğu. En azından Fransa’da böyle, ama saptamanın pek çok ülke için de geçerli olduğunu düşünüyorum.
Roland Dumas’nın anılarından, Cumhurbaşkanı Mitterrand’ın metresiyle görüşmeyip eşi Danielle ile ahbap olduğu, kendisinin de dışişleri bakanlığı sırasında Danielle Mitterrand’ın etkisinde kaldığı için Türkiye’ye düşman bir politika izlediği anlaşılıyor. Danielle Mitterrand niye Kürtlere dost, Türklere düşmandı derseniz, onun da yanıtı sevgililerinden birinin adı bende saklı bir Kürt yönderi olup, kendisine yatay sohbetlerde Türkiye nefreti aşılamasıydı, derim.
“Madam” Danielle Mitterrand, Türk gazetecileri yıllarca peşinden koşturduktan sonra 1995 yılında Türk basınından ilk kez bana röportaj vermek gafletinde bulundu. Gururla söyleyebilirim ki, pişman oldu! Yetmedi, 1999 yılında Abdullah Öcalan’ın yakalanması çerçevesinde bizi karşı karşıya getiren Fransız televizyonlarında, kendisini öylesine madara ettim ki, o günden öteye Türkiye hakkında söyledikleri kimse tarafından ciddiye alınmaz hale geldi.
***
Ama bugün madem çarşamba, Türkiye düşmanlığından emekli “Madam”, Danielle Mitterrand’ın evinde besleyip ücretini cumhurbaşkanı kocasına ödettiği bir âşığını, Roland Dumas’nın kaleminden okuyalım:
“Danielle’in çok uzun süreden beri özel bir Cimnastik öğretmeni vardı. Jean, evde her işe yarardı. Kapıyı açar, alışverişi yapar, arabayı yıkar ve Nievre milletvekili, müstakbel cumhurbaşkanını istasyona götürüp getirirdi. Tatillerini de ailenin Latche’deki yazlık köşkünde geçirirdi. Mitterrand’ların iki oğlunun amcası gibiydi, onlara kayak öğretir, dağ gezintileri yaptırır, patırtı kopacak toplantılarda da ‘ağabeyi’ Mitterrand’ın yakın korumalığını üstlenirdi. Danielle, ‘Jean, kocama göz kulak olunca içim rahat ediyor,’ derdi.
Zaten Jean da hanımını sevdiği kadar Mitterrand’ın da hayranıydı. Onu rakip politikacılara karşı uyarır, hangi mitingde kimin muhalefetiyle karşılaşacak, önceden haber verirdi. Asla ‘rakip âşık’ konumuna oturmadı ve talip olmadı.
Bievre Sokağı’ndaki evde, herkesin ayrı odası vardı. Danielle birinci katta, François (Mitterrand) çatı katında, Jean da müştemilatta uyurdu. Zaten Mitterrand, bu konuda gayet kalender olup, ‘Kendime izin verdiğim bir eylemi, karıma yasaklamaya hakkım yok!’ derdi, açık açık. Olaya bu zarif yaklaşımı, Mitterrand çiftine öylesine geniş bir özgürlük tanıyordu ki, durumdan bir Claude Sautet filmine senaryo çıkabilirdi!
***
Çoğu sabah, Mitterrand’la kahvaltı ederdim. Danielle benim geldiğimi öğrenince hemen iner, bize katılır, bana Türkiye’deki Kürtler hakkında bitmez tükenmez öğütlerini sıralardı. Danielle, Kürtlerden söz ederken coşar, kocası ‘Sakin ol,’ diye uyarmak zorunda kalırdı. Evlilik dışı öteki ailesinin varlığı, resmi eşinin siyasete karışmasına tahammülünü gerektiriyordu…”
Nasıl sevgili okurlar? Çapkınlığın politika belirleyici ağırlığından söz ederken, haksız mıyım?
‘G’ NOKTASI
“Danielle, France-Libertes Vakfı’na para toplamak için kocasına yakın tüm bakanları ve işadamlarını, haraca bağlamıştı. Cumhurbaşkanı Mitterrand da hem karısı oyalanıp başımıza bela kesilmesin, hem de vakıf bir işe yarasın diye desteklediği haraç parası için dostça baskı yapardı. Danielle’in isteği üzerine Dışişleri Bakanlığı’nda insan hakları konulu basın toplantıları düzenlerdim*. Gönülsüz değildim, çünkü Danielle benimle çok tatlıydı. Ben de bu toplantılarda ona Dışişleri’nin söyleyemediklerini söyletiyor, sonra da ‘Bakanlık’ın resmi görüşü değildir’ deyip işin içinden çıkıyordum.”
*Ç.N.: Roland Dumas’nın sözünü ettiği toplantıların dörtte üçü, Türkiye’yi yerin dibine batırıp Avrupa’da Kürt ayrılıkçılığına kamuoyu desteği oluşturmaya yarıyordu!
“Karısına inanan aldanır, inanmayan aldatılır.”
FRANSIZ ATASÖZÜ
Mine Kırıkkanat/Cumhuriyet
FRANSIZ ATASÖZÜ
Mine Kırıkkanat/Cumhuriyet
Yorum Gönder