Albümdeki İranlılar
Umut operasyonunun kamuoyunca pek bilinmeyen yönlerinden biri de sanıkların ifadeli fotoğraf teşhis ve yüzleştirme tutanakları ve kriminal raporlarıydı. Bu yüzleştirmeler ve raporlar Umut operasyonunun adli sürecinin temel dayanaklarından olmuştu. Bu teşhis ve yüzleştirmelerde bazı sanıkların, diğer sanıklarla ve Hizbullah’ın lider kadrosuyla ilişkisi de somut bir biçimde ortaya çıkıyordu. Ancak bu sürecin en önemlisi hiç şüphe yok ki, İranlılarla ilgili bölümdü. Sanıklar, kendilerine gösterilen fotoğraf albümünde aralarında İran Büyükelçilik görevlisi olarak bulunan İranlıların isimlerini, ilişkilerini ve ne görev yaptıklarını anlatacaklardı. Savama’nın Türkiye sorumlusu Syrous Habibi Hefzabad (Sadiki), İstanbul organizatörü Mohsen Kargarazad (Muhsir Karger), ajanlar Esmail Gharajeh Dağhi (İsmail Karacadağlı), Ankara’da görev yapan Majid Shadkar (Mecit), Ankara’yla bağlantılı Mohammed Reza Behreuzmanesh (Rıza), Kudüs Ordusu en üst düzey sorumlusu Vahidi, İran Kudüs Ordusu’yla bağlantıyı sağlayan Yusuf Mohammed Tahiri (Muhammed Tahiri) gibi isimlerle diğer isimler de tutanaklarla belirlenecekti. Teşhiste, Savama’nın Türkiye sorumlusu olarak belirlenen Sadiki kod isimli ajanın çok iyi Türkçe konuştuğu ve örgütle bağlantısını Tahran’da Selahattin Eş’in sağladığı da belirleniyordu. Mecit kod isimli ajanınsa Hizbullah/İlim grubunu organize ettiği de kayıtlara geçiyordu. Kayıtlara geçen ve örgütle bağlantıları olduğu belirlenen diğer İranlılarsa, o dönem İran Kültür Ataşeliği ve İstanbul’da konsoloslukta çalışan Mohammad Hasain Monssavi (Muhammed Musevi), konsolosluk görevlisi Mohammed Reza Rashed (Raşid) ile Zakarya Tarzami (Terzemi), Kültür Ataşeliği’nde görevli Feizollah Arap Sorky Mishabi (Arap) ile Mohammood Nas Esfahani, Hajatollah Joudeki (Judeki).Kriminal raporda Mumcu’nun katil zanlısı olarak yakalanan Özmen’in bomba uzmanı olduğu vurgulandı:
Ciddi bomba eğitimi almış
Ekspertiz ve kriminal raporları, aslında Umut operasyonu sürecinde kamuoyunda pek bilinmedi. Böyle olunca da bu raporların Umut operasyonu ve davasında ne kadar önemli olduğunun farkına varılmadı.
Uğur Mumcu’ya suikast düzenlenen yerde delillerin süpürülerek toplanması uzun süre haklı tartışmalara neden olmuştu. O dönemde poliste uzman olay yeri inceleme ekipleri henüz oluşturulmamıştı ama kriminal incelemeler çok titiz yapılacaktı. Mumcu’nun paramparça olan ve çevreye dağılan gözlüğünün camları bile ne
redeyse eksiksiz biçimde tamamlanacaktı. Bu raporların tümü çok önemliydi. Bazıları da çok ilginçti. DGM Savcılığı, Mumcu’nun katil zanlısı olarak yakalanan Ferhan Özmen’in bomba yapım tekniği ve bilgisi hakkında kriminal incelemeye tabi tutulmasını ve bilirkişi mütalaasını
istiyordu. Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanlığı Bomba Yapım İncelemeleri
Şubesi, 7 Temmuz 2000 tarihinde altı sayfalık bilirkişi raporunu hazırlayacaktı.
‘Özmen bomba uzmanı’
Raporda, Özmen’in nasıl bir bomba uzmanı olduğu şöyle anlatılacaktı: “Bütün bu değerlendirmeler ve tespitler neticesinde sanık Özmen’in devlet güvenlik mahkemesi savcısı huzurunda, Emniyet’te ve olay yeri inceleme gösterme ve tespit tutanağındaki anlatımlarıyla üstlenmiş olduğu bombalı eylemler sonrasında uzmanlarca hazırlanan ekspertiz raporlarındaki değerlendirme ve kanaatlerin ele geçen parçaların çok büyük
oranda birbiriyle tuttuğu anlaşılmıştır. Hatta ekspertiz raporları ve kamuoyuna yansıyan bilgilerden bu olaylar hakkında bilgi sahibi olmuş
bilgilerin yer aldığı görülmektedir. Bu itibarla, sanık Özmen’in
ifadelerinde üstlenmiş olduğu olaylar ile ilgili anlatımları ve bu olayların gerçekleşme şekli ve olaylardan sonraki bulgular kullandığı terim ve ifadeler bu konuda uzman kişilerin konuşma ve ifade etme literatürüne uygun olduğundan bu konuda ciddi bir bomba eğitimi aldığı, bu olayların sanık tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği veya kullanılan bombaları sanığın yapabilecek teknik kapasite ve altyapıya sahip olduğu kanaatine varılmıştır.”
Özmen’e ait 5 parmak izi
Aynı raporda, aralarında Mumcu suikastının nasıl gerçekleştirildiğini ortaya çıkaran tespitlerin de bulunduğu çok önemli bilimsel veriler de kayda geçirilmişti. “Ele geçirilen malzemeler üzerinde Ankara Emniyet Müdürlüğü Kimlik Tespit ve Olay yeri İnceleme Şube Müdürlüğü görevlilerince yapılan parmak izin incelemeleri neticesinde; ‘technisport led version’ ibaresi yazılı uzaktan kumanda cihaz kullanım kılavuzu üzerinde sanık Ferhan Özmen’in sol el başparmak izi, C-4 plastik patlayıcı bulunan karton kutu içerisinde bulunan gazetelerden 19 Aralık 1999 tarihli Hürriyet gazetesi üzerinde Özmen’in sol başparmak izi, uzaktan kumanda cihazı kumanda kullanım kılavuzu iç sayfalarında Özmen’in sol başparmak izi, sol işaret parmak izi ve sağ işaret parmak izi olmak üzere beş adet parmak izi bulunmuştur. Bu itibarla yapılan operasyonlar neticesinde ele geçirilen ve yukarıda ayrıntıları verilen bomba yapım malzemeleri ve patlayıcı maddelerin sanık Özmen’e ait olduğu veya sanık tarafından kullanıldığı, üzerinde tadilat ve çalışmalar yapılarak bombada kullanılacak hale getirildiği kanaati oluşmaktadır.”ÜÇOK SUİKASTINI ANLATTI
Sanığın DGM Savcısı Hamza Keleş huzurunda vermiş olduğu ifadelerde üstlenmiş olduğu olaylar arasında bulunan Doç. Dr. Bahriye Üçok’un bombalı saldırı neticesinde öldürülmesiyle ilgili anlatımlarında, ‘…Bir kitabın içini oydum ve bombayı kitabın içine yerleştirdim… Bomba içinde patlayıcı olarak C-4’ü kullandım. Kurtulma sistemini mandal ile sağladım. Kitap açıldığında patlayacak şekilde mandalı ayarlamıştım’ demektedir. Söz konusu olayın akabinde olay ile ilgili olay yerinden toplanan parçalar, hazırlanan ekspertiz raporu ve bu raporda uzmanların belirtmiş oldukları, olayın oluş şekliyle ilgili kanaatleri, sanığın anlattıklarıyla büyük oranda örtüşmektedir.
‘Bombayı Oğuz Demir yerleştirdi’
Sanık Özmen’in olay yeri tespit ve yer gösterme tutanağında Uğur Mumcu olayıyla ilgili anlatımlarında; ‘…bombada patlayıcı olarak C-4 kullandım. Ateşlemesini elektrikli fünye ile bubi kısmında da plastik mandal (çamaşır mandalı) kullandım. Güç kaynağı olarak pil kullandım. Ama kaç voltluk olduğunu şimdi hatırlamıyorum. Bombada bağlantı sisteminde ince akımı kolay geçiren krokodil kablosu kullandım. Bombada yaklaşık iki bin üç yüz gram patlayıcı madde kullandık, patlayıcıyı bir mukavva kartonun üzerine hazırladım, çepeçevre paket bantı sardım. Hazırladığımız bu bombayı naylon poşetin içine koyduk, ancak mandaldan kurtulma sistemini de misinaya bağlı mıknatısla sağladım. Mıknatıs arabaya alttan yapıştırılacak, bomba yere arabanın altına konulacak, arabada bir hareket olduğunda mıknatıs misinayı çekecek, misinaya bağlı olan mandal ağızlar kapanmak suretiyle ateşleme sağlanacak… Olayın kritiğini yaptık. Oğuz (Demir) arabanın altı çok çamur ve pas olduğu için mıknatısı yapıştıramamış ve mıknatısa bağlı misinayı kopartmış ve bu kopan misinayı eliyle arabanın altındaki bir yere bağlamış…’ demektedir.
Olay neticesinde olay yerinde inceleme yapan uzman ekiplerce hazırlanan ekspertiz raporunda bombada kullanılan mıknatıs ve misina ile patlayacak madde tespit edilmiş, bombanın arabanın hareketiyle patlayacak, harekete duyarlı bubi tuzaklı bir bomba olduğu tespit edilmiş, çamaşır mandalı kullanılmış olabileceği kanaati bildirilmiştir. Ancak arabanın yerinden hareket etmediği varsayılarak harekete duyarlı bombanın patlayabilmesi için gerekli olan hareketin arabanın o anda hareket eden bir parçası üzerinde durulmuş ve maktulün arabaya bindikten sonra yaptığı hareketler düşünülerek ve bombanın konulduğu arabanın altındaki yer kesin olarak tespit edildiğinden, bu yere en yakın hareketli parçanın vites kolu levyesi olduğu düşünülerek bombanın vites kolu levyesinin harekete geçmesiyle patladığı kanaati oluşmuştur. Sanığın olay ile ilgili anlatımları incelendiğinde ve gerçekleşen olay ile karşılaştırıldığında bombanın arabanın altında yere konması, misinanın arabanın herhangi bir yerine bağlanması, maktulün arabaya bindikten sonra vitese takılı arabayı çalıştırmak maksadıyla debriyaj pedalına basın, vites kolunu boşa alması sırasında arabanın bulunduğu yerin özellikleri ve maktulün frene tam olarak basıp basmadığı gibi nedenlere dayalı olarak arabanın 2-3 cm. kadar dahi hareket etmesi bu bombanın patlaması için gerekli hareketi sağlayacaktır. Bu itibarla sanığın anlatımları ile olayla ilgili uzmanların belirtmiş olduğu kanaatlerin çok büyük oranda birbiriyle uyuştuğu görülmüştür.
Adnan Gerger/Cumhuriyet
Yorum Gönder