Terörü bitirmek için kaynaklarını iyi saptamak gerekir.
Önce kırk defa yazdığım, seksen kez söylediğim bir gerçeği yineleyerek başlayayım:
Etnik kimlik, milliyetçilik, din, mezhep gibi tutarlı bir kimlik ideolojisi varsa, uluslararası toplumdan, hele hele komşu ülkelerden de destek alıyorsa, hiçbir terör hiçbir zaman bitmez!
Bu genel saptamadan sonra Türkiye’deki terörün arkasındaki kaynaklara bakalım:
Önce genel uluslararası nedenler:
1) Mikromilliyetçilik ve mikrodincilik.
Sovyetler’in çöküşünden sonra ortaya çıkan Küresel dönemde, mikromilliyetçi ve mikrodinci akımların ve bu akımların siyasal özerklik isteklerinin desteklenmesi.
2) Ortadoğu savaşı.
İsrail (ABD)-Arap (İran) savaşı ve bu savaşın taktik ve stratejik sonuçlarının doğurduğu sonuçlar.
Stratejik olarak İsrail’in güvenliği için, Ortadoğu’da Arap-İran etkisinin dışında bir Kürt devletinin kurulması, taktik olarak da savaşan tarafların Türkiye üzerinden bu savaşı etkilemeye çalışması.
3) Terör örgütünün, AB’nin ve ABD’nin Kürt kimliğine verdiği destekle bağlantılı olarak kimi zaman müsamaha ile karşılanması, gerekli önlemlerin yeterince hızlı ve kararlı bir biçimde alınmayışı.
4) Terör üssünün hemen sınır ötesinde, komşu ve müttefik bir ülkede (hem Irak Devleti, hem Özerk Kürt Bölgesi, hem ABD işgali ve kontrolü) yer alması.
***
Bu dört uluslararası faktör (ki bunlar üzerinde Türkiye’nin etkisi ne kadar olabilir, o da ayrı bir konu) yetmiyormuş gibi bir de Türkiye’den, tarihten, siyasetten ve toplumdan kaynaklanan öğeler var.
Önce yine en genel iç nedenler:
1) İşleyen çağdaş bir demokrasinin olmayışı.
Örneğin her görüşün Meclis’e yansımasını engelleyen yüzde 10 seçim barajı.
2) Çağdaş bir hukuk devletinin yokluğu.
Yaygın insan hakları ihlalleri, geç işleyen ve artık tümüyle siyasal iktidarın etkisine girmiş olan adalet mekanizması.
3) Fırsat eşitliğini ve sosyal adaleti sağlayacak sosyal devletin yokluğu.
Bunun sonunda, ortaya çıkan büyük sınıfsal ve bölgesel eşitsizlikler.
Şimdi daha özel iç nedenler:
1) Güneydoğu ve Doğu bölgelerinin ekonomik, siyasal, toplumsal geri kalmışlığı, adaletsizlik, yoksulluk ve eğitimsizlik ve bunların arkasındaki devlet politikaları.
Feodal yapının, toprak ağalığının, aşiret yapısının tasfiye edilememiş olması.
2) Kürt kimliğinin yıllarca baskı altına alınmış olması.
3) Kürt politikasındaki tutarsızlıklar.
4) Terör örgütü ile bölge halkının ve meşru örgütlerin arasındaki çizgilerin belli olmaması.
5) Kürtlerin siyasal temsilcileri ile terör örgütünün liderliği arasındaki belirsizlik.
6) Terörle mücadelede görülen tutarsızlıklar.
***
Görüldüğü gibi bu sorunlar herhangi bir hükümetin, tek başına altından kalkabileceği sorunlar değil.
Evet, AKP iktidarı bu sorunu çözemedi, hatta daha da büyüttü denebilir…
Ama yılların birikimi ve “Soğuk Savaş sonrası” değişen uluslararası ilişkilerin etkisiyle ortaya çıkan ve devam eden bir sorunun faturasını da sadece ona kesmek insafla bağdaşmaz.
Aynı biçimde, AKP iktidarının bu sorunu tek başına çözmesini de beklemek en azından fazla safdilliktir.
Ayrıca sorunun çözüm yeri de sadece Ankara değildir.
Çözüm Washington, Tel Aviv, Brüksel, Bağdat, Erbil, Diyarbakır, Ankara ekseninde oluşturulmak ve Türkiye’nin demokratik ve laik, sosyal hukuk devleti yapısını güçlendirmek zorundadır.
Emre Kongar/Cumhuriyet
Yorum Gönder