Tedirgin edici bir süreç yaşıyoruz. Son basamağında Öcalan’a özgürlük olan bir
merdiven çıkıyoruz sanki.
Her basamak, güvenlik ve istikrar istiyorsak
Öcalan’ın yardımına gitgide daha muhtaç hâle geldiğimizi bize
anlatıyor.
Açlık grevlerini can kaybetmeden aştık.
Şükür kimseye
bir şey olmadı.
Ama karşılığında daha az değerli olmayan bir şeyi riske
soktuk.
Milli egemenlik tartışma konusu olacaktır...
Devlet adına
siyasi iktidarın durdurmayı başaramadığı açlık grevleri İmralı’dan çıkan bir
direktifle bıçak gibi kesilmiştir.
Kürt vatandaşların siyasi temsilcisi
iddiasını taşıyan BDP’nin de bir hiç olduğu acıklı ve komik bir şekilde ortaya
çıkmıştır.
BDP milletvekilleri İmralı öyle istiyor diye katılımcı rol
üstlenecek kadar destekledikleri grevleri, “bırakın” talimatı gelince bayram
sevinciyle bitirmişlerdir.
PKK, BDP ve KCK, açlık grevleri zemininde
“çözüme giden tek yolun Öcalan’la yürünecek yol” olduğunu kendilerini onur
kırıcı bir şekilde yok eden bir kabulle ortaya koymuşlardır.
Hükümetin de
bu gerçeği değiştirecek güçte politikalar ürettiğini görmüyoruz.
PKK
açlık greviyle de ülkedeki istikrarı bozma yeteneğine sahip bulunduğunu
gösterdi. Barışın tek anahtarının Öcalan olduğunu da kendi dilinde
ispatladı.
PKK ve yan örgütlerinin sık başvurdukları tehdit ve şantajlar
bir sürü benzer şartlar içerir.
Son tecrübe “Öcalan’a özgürlük dışında
hepsi teferruat” gerçeğinin ilânıdır.
MİT’le İmralı’da yapacağı
görüşmelerin bundan sonra Öcalan’a yetmeyeceğini tahmin etmek zor
değildir.
Başbakan ne diyecek?
İktidar kritik konularda iki
yöne açık siyasetler üretmenin tedbirini gözetiyor.
Mesela haber
kameramanı Cüneyt Ünal’ın Suriye’ye giden CHP’li milletvekilleri tarafından
kurtarılıp yurda getirilmesi olayı...
Normal olarak her demokratik
toplumun övgü ve şükranla karşılayacağı bir başarı vardır ortada.
Ama
onun karşısında da muhalefetin oyunu üç-beş artırma ihtimali söz konusu ise bunu
önlemek için her silâhı kullanan bir iktidar vardır.
Bugün
salı..
Meclis’te sözlü düello günü..
Başbakan ne şekilde
değerlendirecek olayı; merak etmiyor musunuz?
Bu merak bir iddianın
konusu olsaydı Başbakan’ın CHP’yi takdir veya tenkit etmesi ihtimalleri elliye
elli olurdu.
Çünkü kameraman Ünal’ın kurtarılması başta Cumhurbaşkanı Gül
ve Başbakan Yardımcısı Arınç olmak üzere, AKP örgütünden geniş çapta övgü
almıştır.
Buna rağmen parti sözcüsü Hüseyin Çelik, CHP’ye yönelik Baasçı
iftiralarını “gollük pas” olarak Başbakan için hazır etmek niyetiyle olmalı,
CHP’nin kurtarma operasyonundaki başarısını “manidar” diye
nitelemiştir.
Başbakan’a alan yaratmıştır.
Son kararı bugün
verecek olan Başbakan umarız hayat kurtaran bir çabayı akıl dışı bir iftiraya
feda etmez!
Yorum Gönder