Siyaset gündemini son derece ciddi meseleler dolduruyor ama siyasetçiler sıkıldılar galiba.
Dün gündemin en meraklı konusu magazincilerin alanına giren türden atışmalar oldu.
Hakkındaki
gensoru görüşülürken Başbakan Yardımcısı Arınç ile CHP’li Muharrem İnce
arasında başlayan ağız dalaşı pek çok önemli meseleyi örttü.
Olay,
parti üyesi bir kadına Muharrem İnce’nin telefonla cinsel tacizde
bulunduğu iddiasını içeren bir fezlekeyi Arınç’ın Meclis kürsüsüne
getirmesi ile başladı.
Evet, kamu parasını harcayan siyasetçi temiz olmalıdır. O temizliği denetim yoluyla sağlamanın aracıdır gensoru.
Ama hesap soran da temiz olmalı.
Arınç kendisinin temiz, hesap soran İnce’nin temiz olmadığını iddia etti.
Adalete sığınmak imkânsız
İnce, iddianın eski bir tertip ve şantaj olduğunu öne sürerek din, iman, ahlâk üstünden Arınç’a yüklendi.
Masum olduğunu kanıtlayacak yargılamanın önünü açması için Meclis genel kurulundan dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi.
Arınç bunun üzerine soğukkanlı ve masum görüntüsü altına gizlenmiş cinleri birer birer salmaya başladı.
Önce “Meclis’in çok istedi diye milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmayacağını” bunu İnce’nin de bildiğini söyledi.
Doğru ama hep böyle mi gidecek?
Dokunulmazlık bugünkü hâliyle Meclis’i de milletvekilini de korumuyor.
Tam tersine, üstüne titrendiği söylenen namus, şeref gibi değerlere saldırmak isteyenlere cesaret veriyor.
Yargılanmak isteyen bir parlamenterin dileğini reddetmek ne demektir?
Korumak mı denir buna, yoksa “pislik üstünde yapışık kalsın” kötü niyetini desteklemek mi?
Bülent Arınç’ın nasihatleri
Arınç,
parlamenter tecrübesini kötüye kullanıyor. Ama bilmeli ki her dediğini
alkışlayan yandaşları dışında şu söyledikleri kimseyi ikna etmez,
etmemiştir.
Dokunulmazlığı iftiraları sigorta eden bir kötülük silâhı olarak savunmak ayıptır ve bu ayıba ortak olmuştur.
Kılıçdaroğlu ile CHP’li kadın vekillere nasihat vermesi komik kaçmıştır.
Neymiş; Kılıçdaroğlu’nu aile hayatına bağlı, mazbut bir insan bilirmiş.
Böyle biri, cinsel tacizle suçlanan kişiyi Grup Başkanvekili tutmazmış..
CHP’nin kadın milletvekilleri de bundan sonra Muharrem İnce’nin yanında oturmamalı, onunla selâmı sabahı kesmeliymiş. Yoksa?..
Yoksa sözünü dinlemeyenlere de bulaşacaktır aynı suçlama, aynı yağlı çamur...
Bunun için iddianın ispatlanması da gerekmiyor. Bir ihbar yeter!
Olay Türkiye’deki siyasetin hüzün verici hâlini apaçık sergiliyor.
Bir gensoru tersine dönmüş, hesap soran ile hesap vermesi gereken taraflar yine birbirine karışmıştır.
Yorum Gönder