Güneydoğu sorunuyla ilgili “çözüm” konusunda ne zaman bir adım
atılsa, PKK içindeki kimi grupların şiddete başvurmasına birkaç kez bu
köşede dikkat çekmiştim...
Ancak Öcalan ve Hükümet cephesindeki
yakınlaşma, önümüzdeki süreçte karşımıza, yukarıdaki çelişkiyi de yok
edecek “yeni bir PKK”yı çıkaracak gibi görünüyor...
Bu PKK öyle
görünüyor ki, bir süre sonra özellikle yurt içindeki silahlı birimlerini
geri plana çekecek, aktif hücrelerini ise en azından Öcalan’a verilen
sözler yerine getirilene kadar şiddetten uzak tutacak...
Öcalan bu
dönemde, hazır yeni koster de İmralı limanına yanaştırıldığına ve MİT
mensuplarının trafiği yoğunlaştığına göre “çözüm”, “diyalog” ve
“müzakere” adına daha yapıcı ve uyarıcı bir söylem de geliştirecek...
Aynı
süreçte PKK’nın legal kanadı BDP de; tıpkı açlık grevinde olduğu gibi
yaşananların ve beklentilerin sonuçlanması için özellikle AKP cephesine
yönelik tutumunu yumuşatacak...
Yani PKK cephesi; son günlerde
“Öcalan’la yeniden görüşülebilir” ya da “Oslo yeniden başlayabilir”
şeklinde Kürt siyasetine zeytin dalı uzatan AKP’nin net tutumunu ve
samimiyetini görebilmek için şiddet ve baskı konusunda biraz frene
basacak!..
Medyanın bir kesimi de Hükümet’le PKK’yı yeniden masaya
oturtmak için zaten hazır olduğuna göre, “Yeni PKK”nın çatısı önümüzdeki
günlerde kendini şaşırtıcı biçimde belli edecek...
Diyeceksiniz ki; nereden çıkardın bunları, senaryo mu bunlar?..
Geçmişte
yaşananların sonuçları ve PKK hareketini yaklaşık 26 yıldır izleyen bir
gazetecinin öngörülerini dikkate almanızı öneririm!..
Çünkü PKK- AKP
yakınlaşmasının yeniden başladığı bir süreçte, yukarıda sıraladıklarım
yaşanmazsa, “Kürt meselesi”nde herkesin bir kez daha havanda su dövdüğü
ortaya çıkacak...
O yüzden hep inandığım gerçeği bir kez daha
vurgulamadan geçmeyeyim; Türkiye’nin özellikle Doğusu, olabildiğince
şiddet yorgunu!..
Ve yalnızca o coğrafya değil; şiddetin kanlı
yansımasına sahne olan tüm Batı kentleri de, artık bu yorgunluğun
yarattığı tahribatı kaldıracak sabırda değil!..
O yüzden “çözüm”,
ülkenin bölünmez bütünlüğü içinde huzursuzluk ve çatışma çıkarmadan
aransın... Ne bu ülke parçalansın ne de analar ağlasın...
Ve de en önemlisi siyaset, bu ülkenin her sorununda olduğu gibi “Güneydoğu” konusunda da artık oyun oynamaktan vazgeçsin!..
Organize işler bunlar!..
94 ton esrar... 8 bin 828 kilo eroin... 1943 kilo kokain... 1 milyon 472 bin 559 adet uyuşturucu hap...
Polis
güçleri, uyuşturucu işleri de yapan mafya ve çete gibi organize suç
örgütlerine yönelik, 1 Ocak 2011’den bu yana 187 operasyon yapmış ve 4
bin 800 kişiyi yakalamış.
Jandarma ekipleri ise 2012’nin Ekim ayına kadar 33 bin kadar kaçakçılık ve organize suç olayına müdahale etmiş. Aferin onlara...
Yüzbinlerce
kişiyi zehirleyecek, komaya sokacak ve bağımlı hale getirecek tüm bu
uyuşturucular ve toplum huzurunu bozacak çete üyeleri Kolombiya’da
değil, Türkiye’de ele geçirilmiş!..
Görüyorsunuz; ülkemizin yalnızca
terör sorunu yok... Bireyi vuran terörden, kitleyi hedef alan her çeşit
şiddetten çok daha tehlikeli gelişmeler yaşanıyor Türkiye’de...
Neyse ki polis olabildiğince göz açtırmıyor...
Gürkut Acar ne diyor?..
Polisin; çetelerin, mafyanın ve uyuşturucu tacirlerinin peşine
düşmesi, organize suç örgütlerini çökertmesi alkışlanacak bir hareket
ama sıradan yurttaşın fişlenmesi neyin nesidir acaba?..
Çünkü bu
ülkede artık yaşanan hiçbir olaya şaşırmıyorum... Baksanıza, “korku
imparatorluğu”nun sınırları o kadar büyüdü ki, toplum neredeyse yaşamın
her alanında takipte ve kıskaçta tutulmaya başlandı!..
CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, “mahalle polisi” uygulamaları ve “fişleme” iddialarını TBMM gündemine taşımış...
CHP’li Acar, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in yanıtlaması istemiyle Meclis’e verdiği önergede şu soruları yöneltmiş:
“Her
muhtarlığın bir polisi var mıdır? Bu polisler muhtarlardan, halkın tek
tek inançlarını, siyasal tercihlerini, kişisel temayüllerini sormakta
mıdır? Buna göre düzenlenmiş mahalle muhtarlığı polisi raporları var
mıdır? Bu raporları hangi amaçla kullanmayı planlıyorsunuz? Bu yeni bir
fişleme furyası değil midir? Bunu Anayasa’nın hak ve özgürlükler
ilkesiyle bağdaştırıyor musunuz?”
CHP’li vekilin yönelttiği bu sorular bile demokrasi açısından endişe verici değil mi?..
Baksanıza, herkesin “telefonlarım dinleniyor” kaygısını yaşadığı bu ülkede, artık yeni bir endişe daha topluma enjekte ediliyor:
“Ben de fişlendim mi acaba?..”
Toplum
her açıdan kuşatılmasınına rağmen “İleri demokrasi” fasaryasının peşine
düşenler acaba bu ülkede çok mu mutlular ki, bu tür olaylar karşısında
sessiz kalıyorlar?..
AKP’yi militanca savunan yandaşlar ile “Yetmez ama evet”çi dönek-liboşlarla Truva kısraklarına bir kez daha sormak istiyoruz;
Söyler misiniz; acaba nereye gidiyor bu ülke?..
Kadıköy’ün yolları-2
Önceki gün bu köşede, “Kadıköy’ün yolları” başlıklı bir yazı vardı...
İstanbul Kadıköy’de, daha bir ay önce asfaltlanan yolların delik deşik
edilmesinin gerekçesini sormuştuk...
Ve “yine bir müteahhit zengin
mi” ediliyor diye sormuş, İstanbul Büyükşehir ile Kadıköy Belediyesi’ni
yanıt vermeye çağırmıştık...
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk
yazının çıktığı gün aradı ve sokaklardaki kazıların kasım ayı içinde
bitirileceğini açıkladı.
Öztürk, Turkcell’in fiber kablo döşemek için
cadde ve sokaklarda iki koldan, baştan aşağı kanallar kazdığını ve
bunun karşılığında metre başı belediyeye para ödediğini de söyledi.
Bu ay sonuna kadar bölgeye 8 kilometre kablo döşenecekmiş... 50 kilometrelik çalışma ise gelecek yıl yapılacakmış.
Öztürk;
açık bırakıldığı için kazalara, sakatlanmalara ve çevre kirliliğine de
yolaçan kanalların en kısa sürede kapatılacağını, çevreye bırakılan
toprak yığınlarının da temizleneceği sözünü verdi.
Yorum Gönder