Gecikmiş bir yazı ve ‘o’ fotoğraf... - Hasan Pulur

Her uzun izne, tatile çıkışta kendi kendimizle sözleşiriz: “Hiç ilgilenmeyeceğiz!”
Ne demek bu?
Olup biteni görmeyeceğiz, düşünmeyeceğiz; televizyon haberleri yeter!
Mümkün mü?
* * *
Düşünün, bir ülkenin Genelkurmay Başkanı, “savaşa gönderdiğimiz birliklerimize hâkim olamıyoruz” demişse...
Bunu söyleyen Türkiye Cumhuriyeti’nin, apoletlerinin izleri daha üniformasında olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ise, ilgilenmeyecek miyiz?
Mümkün mü?
* * *
Genelkurmay Başkanı “Emir komuta birliğini sağlayamıyoruz” demişse,
“Çatışma sırasında bazı komutanlarımız mevziye silahı bırakıp kaçıyorlar” demişse, “Eğitim eksikliği nedeniyle terörist diye masum erlerimizi vurduk” demişse, “Sınır karakollarımız hatalı yapılmış, kepazelik” demişse, “Balyoz’la ilgili her şey imha edilmişti, ne konuştuysak ellerinde” demişse...
Olup biteni görmemek mümkün mü?
* * *
Hele o son madde var ya, “Balyoz’la ilgili her şeyin imha edildiğini sanmak...”
İnsanın “ilahi paşam!” diyesi geliyor:
“Bırakın balyozu takozu, sizin şu konuşmanızın dahi elden ele, gazeteden gazeteye dolaşacağını hiç sanır mıydınız?...”
Düşünün bir Genelkurmay başkanı “Bazı komutanlar çatışma sırasında silahını mevziye bırakıp kaçıyor, emir komuta birliğini sağlayamıyoruz” diyor.
Eskiden Anadolu Ajansı’nın klasik bir haber klişesi vardı, bir tören haberini verirken “günün mana ve ehemmiyetini” belirten konuşmaları uzun uzun geçerdi.
* * *
Bu olayın da en uygun başlığı Doğan Heper’in yazısıydı:
“ORDUMUZU BÖYLE BİLMEZDİK”
Öğrendik, aslında bilenlerimiz vardı da...
Napolyon, muharebeyi kaybeden kumandana sormuş:
“Nasıl oldu?”
Adam sıralamaya başlamış:
“Birçok sebep vardı efendim, önce cephanemiz bitti...”
Der demez, Napolyon lafını kesmiş: “Gerisini söylemene gerek yok!”
Sayın Koşaner’in söylediklerini okuyunca aklınıza bu gelmez mi?
* * *
Yalnız bizim de ufak bir sorumuz var:
“Sayın Orgeneral, bunları Genelkurmay Başkanı olunca öğrenmiş olamazsınız... Kendileri en küçük rütbeden, en büyük rütbeye kadar ordunun her kademesinde görev yapmıştır. O rütbeleri alırken, bunları görmemiş midir, görmüşse ne yapmıştır?”
Bu soruyu sormaya bizim hakkımız var mı?
Niye olmasın?
Bu ülkenin vatandaşı değil miyiz?
Kitaplığımızın başköşesinde duran babamızın “İstiklal Madalyası” ile “berat”ına gözümüz her takılınca, bize demezler mi?
“Sor sor, babanın ruhu şad olur!”
Herhalde!
Onlar ki Kurtuluş Savaşı’nı yaptılar, onlar ki Cumhuriyet’i kurdular, sonra yağız atlarına binip dörtnala çekip gittiler.
* * *
Bitti mi?
Hiç biter mi, izinli olduğumuzu bile bile telefon çalışıyor:
“Gördün mü, baktın mı?”
Sordukları bir fotoğraf...
Sayın Genelkurmay Başkanı’nın, Sayın Başbakan’a saygılar sunan fotoğrafı...
Hiç görmez miyiz, hiç bakmaz mıyız, bir fotoğraf ki tam posterlik...
* * *
DİPNOT: Arda Turan’a,
Topa vururken de, ağzını açarken de dikkatli olacaksın!

Hasan Pulur/Milliyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget