'Ver Kurtul' a bir adım kaldı! - Necati Doğru

Öğrendik. Ezberledik. Hiç fırsatı kaçırmıyorlar. Karada, havada, denizde, camide, fabrikada, mecliste, parti grubu toplantısında “günün-gecenin-haftanın” yeni mağduriyetini buluyorlar.
Ona sarılıyorlar.
Mucize formül.
Taraftar çoğaltıyor.
Oy getiriyor.
İcabında şantaj silahı.
Gereğinde tehdit aracı.
Gündem değiştirici
Etkili narkoz.
Bu haftanın en etkili mağduriyeti “İsrail’in Gazze’de yeniden sivil öldürmeye başlaması” oldu.
Çıta da oldukça yükseldi.

ABD, Rusya, Çin, İngiltere’nin “İsrail’in Filistin’de bombalar ve ağır makineli tüfeklerle öldürdüğü çocukları” görmemezlikten gelmesi üzerine kuruldu.

Xxx

Ya dille müdahale edeceğiz.
Ya elle müdahale edeceğiz.
Ya kalpla buğz (nefret) edeceğiz.
Dünyanın egemeni; ABD, Rusya, Çin, İngiltere’yi “mağdur olmuş Filistin halkı adına” ateşkesi sağlamaya çağıracağız ve “Sizin insanlığınız yok mu?” diye bağıracağız. Başbakanımız, ABD’ye “diliyle ve kalbiyle“ insanlık adına  kafa tutuyor (!)
Gururlansın milletimiz!
Onur duysun halkımız!
Gündem de değişsin.
Çünkü gündem hiç de onur duyulacak, gurur yükseltilecek bir tablo sunmamıştı. Açlık grevini Öcalan sonlandırmıştı, “anaların ağlamasının bitmesi de” Öcalan’ın iki dudağı arasından çıkacak bir emre kaldığı ortaya çıkmıştı.
Kürt Mandelası olmak istiyordu.
Açlık grevi başlatıldı.
Apo’nun “Kürt Mandelası olduğu” ilan ediliverdi. Bitirin “ölüm oruçlarını” demiş, dediği aynen uygulanmıştı.

Xxx


Başbakan’ın “devlete şantaj yapıyorlar” iddiası boşa düşmüştü. Demek ki, açlık grevine başlayanları yönlendirip teşvik edenlerin yer sofrasında “kuzu kebabı ile ciğer kebabı” yediklerini gösteren sızdırma fotoğraflı gazete haberlerinin hiçbir hükmü olmamıştı.
Başbakan şunu söylüyordu:
Gerçekte açlık grevi yoktur.
Yapılan şantajdır.
O zaman Abdullah Öcalan’a  “ölüm oruçlarının bitirme emri vermesi” için niçin ricacı olundu?
Tükürdüğünü yalamak gibi…
İnsan şüpheleniyor:
Gerçekte bu tiyatro “Abdullah Öcalan’dan bir Kürt Mandelası yaratma” sürecinin son perdesi miydi?


Xxx

“Ver Kurtul”a yani “Türkiye’nin bölünmesine kabul etmeye” bir adım kaldı. Son 5 yılın hızlandırılmış çökertme girişimleri; Ergenekon, Balyoz davaları; “Ver Kurtul’a zemin hazırlamak” için kurgulandı.
Kafalarında verdiler.
Açıkça ilan edemiyor.
Oy kalbetmekten korkuyor.
Cumhurbaşkanı olamayacağını hesaplıyor. Abdullah Öcalan ile “vereyim ama vermemiş gibi görüneyim” anlaşması yaptılar. Gizliyorlar. Bu anlaşma; Habur’da seyyar mahkeme kurulduğu ve “Analar Ağlamasın” tiyatrosunun ilk perdesi sahneye konulduğu zaman yapılmıştı.
Adım adım gidiyor.
Apo’dan Mandela oldu.
Ver Kurtul’a bir adım kaldı.



(uyan borusu)

Bakan oğlunun Otel parasını ödeyen gizli zengin!


Dört defadır yazıyorum. Siz de ezberlediniz. Gümrük ve Tekel Bakanı Hayati Yazıcı’nın oğlu evlendikten sonra taşınacağı ev, (villa mı, lüks daire mi her neyse bilmiyorum, merak da etmiyorum) bitirilmediği için Swiss Otel’de aylığı 5 bin Euro’ya  kalıyor. Otel parasını vergi rekortmeni listelerinde adı olmayan bir gizli zengin; Abdullah Çeker’in ödediği söylendi. Bu ödemeden Bakan’ın haber yok muydu? Anlaşıldığına göre, Bakan’ın bu tip işlerden haberi olmuyor. İstanbul Karaköy’de Gümrük Bakanlığı’nın Bölge Müdürlüğü binası da 110 bin TL ödenerek tefriş edilmiş. Ve bu tefriş sırasında bakan için de bir oda, bitişiğinde lavabo ve wc yapılmış. Kendi açıkladı, Bakan’ın bundan da haberi olmamış!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget