Keşke gelseydi - Güngör Mengi

Ölüm yıldönümleri, inanç tazeleme ihtiyacı ile anılan tarihi şahsiyetlerin sonuncusu Atatürk’tür.
Onu aramızdan ayrılışının 74’üncü yıldönümünde artan bir özlem, sevgi ve minnet duyguları ile anıyoruz. 
Atatürk bizim kurtarıcı ve kurucu atamızdır. Ve geçen yüzyılın adamıdır.
Ama ayırıcı farkı şu ki, yaptıkları ve söyledikleri 21. Yüzyılda da kendisini anlayanların yolunu aydınlatmaya devam ediyor.
Yeniden güncelleşiyor, halkının özlem ve minnetini, yabancıların dahi saygı ve hayranlığını hak ediyor.
Bu yıldönümü anısına Tekfen Holding Atatürk’ün ilk biyografisi sayılan bir kitabı Türkçeye kazandırdı.
Kahire’de 1921’de yazılmaya başlayan kitap Suriyeli gazeteci tarihçi Amin Muhammed Said ve Mısırlı gazeteci eğitmen Karim Khalil Thabit’in imzasını taşıyor.

Din değil cehalet

Bu iki Arap yazar, İngiliz Başbakanı Lloyd George’un Çanakkale Savaşı sırasında keşfettiği “iki yüzyılda bir ancak görülebilen deha”yı 40 yaş sınırında anlatıyor.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı “Doğu’da yücelere, hürriyete ve bağımsızlığa ilerleme ve yükselmenin en büyük örneği ve en adil şahidi” olarak sunuyor.
Yurdunu düşman istilâsından kurtaran kahraman komutanın erdemini bütün Doğu’nun vurgulaması ve anısını yüceltmesini istiyorlar.
Atatürk hep anlaşılamamaktan zarar görmüştür. Ona muhafazakâr kesimden gelen bazı insanların düşmanlık ettiğini anlamak kolay değildir.
Açık ki Atatürk hiçbir zaman gerçek İslâm’a karşı olmadı. Savaştığı şey hep cehaletti; din değil.
Nitekim eski Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, geçen Cumhuriyet Bayramı’nda taşları yerine koydu:
“Cumhuriyet sayesinde bayrağımız dalgalanıyor, minarelerden ezan eksik olmuyor, hepimiz bu hürriyet havasını teneffüs edebiliyoruz. Cumhuriyeti kuranlardan Allah razı olsun.”

Çok iyi bir fırsattı

Kesin ki Atatürk olmasa Türkiye Cumhuriyeti de olmayacaktı.
Rahmetli Ahmet Taner Kışlalı’nın dediği gibi “Eğer Türkiye’de bir din devleti kurmak istiyorsanız Mustafa Kemal’e saldırmanız elbette tutarlıdır.”
Oysa bu ülkede yaşayan hiç kimsenin Atatürk’e düşman olması için sebep yoktur. Tehlike hâlinde birliği onaracak mucizenin ilhamını yine ondan alacağız.
Atatürk’e muhalif durmanın halk tabanında prim yaptığı inancına bağlı siyasetler, tehlikeli tamahkârlıklardır.
Brunei Sultanı’nın davetini kabul ettiği için Başbakan bugünkü törenlerde bulunamayacak.
Oysa “10 Kasım mutlaka ülkemde bulunmak zorunda olduğum bir gündür. Kusura bakmayın” dese büyürdü.
AKP bu alandaki hassasiyet eksiğini gidermelidir. Dün fırsat kaçırılmıştır.
Bugün Atatürk’e sevgi ve saygı gösterileri Cumhuriyet Bayramı’ndakine benzer hoyratlıkların hedefi olmasın.
Aman dikkat!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget