Huzurlarınızda Şemdin Sakık - Hikmet Çetinkaya

Ergenekon davasının dünkü oturumunda gizli tanık “Deniz” sesi ve görüntüsü bozularak verilmek için “gizli tanık” odasına alındı.
İşte tam bu sırada “gizli tanık” duruşmanın savcı ve yargıçlarına seslendi:
“Kimliğimi açıklamak istiyorum!”
Hayda!
İlk kez oluyordu bu Ergenekon davasında...
Gizli tanık kimliğini açıklamak isteyince duruşmaya ara verildi.
Duruşmayı izleyen sanıklar, yakınları ve gazeteciler şaşırdı.
Kimdi bu kimliğini açıklamak isteyen gizli tanık?..
Neyse kim olduğu anlaşıldı.
Şemdin Sakık!
28 Şubat sürecinde birinci andıcın mimarı olduğu öne sürülen, kimi meslektaşlarımızı hedef tahtasına koyup işlerinden eden Şemdin Sakık değil miydi?
Bir süre önce “malum gazeteye” mektup yazan, yine kimi meslektaşlarımızın PKK terör örgütüyle bağlantısı olduğunu öne süren aynı Şemdin Sakık’tı.
O gazete Sakık’ı önemsemiş, yazdıklarını manşetten yayımlamıştı.
***
Şemdin Sakık, şimdi de elma ve armutların aynı torbaya konulduğu Ergenekon duruşmasında “gizli tanık” olarak ortaya çıkmasına karşın “kimliğimi açıklamak istiyorum” diyordu.
Gerçekten kafam karışmıştı...
Neler oluyordu?
Türkiye’de yaşananlara aklım ermiyordu...
Bir dönem PKK terör örgütünün ikinci adamı olan eli kanlı bir cani, çok önemli davada “gizli tanık” olarak karşımıza çıkıyordu.
Bir dediği öbürüne uymayan, herkese çamur atmakla tanınan bu kişiye savcılar, yargıçlar nasıl inanırdı aklım ermiyor.
Galiba başkaları mı, ben mi bilmem ama bir akıl tutulmasından geçiyorduk.
Göğün durgun aynasında asılı güneşin çevresine salıvermiştik yaşamı.
William Stafford’un “Sonsuzluk boyunca çöken derin ve bol dinginliğini” yitirmiştik.
Zamanın gizi vız geliyordu bize...
Şehit cenazelerine, genç bedenlerin ölümüne alışmıştık.
***
Sabahın sisi içinde gazetelerin sayfalarını karıştırıyorum...
72 cezaevinde açlık grevi başlamıştı.
Ben onların ölmeye yatmalarına karşıyım...
O insanların anaları, babaları, eşleri, çocukları var!
İstemlerinin karşılığı açlık grevi değildir. Yaşamak, ayakta kalabilmektir.
Terör örgütü genç bedenleri ölüme götürmek isteyebilir.
Zindanda olsanız bile sağlığınızı korumanız gerekir.
Yaşam önemlidir!
Yaşam, özgüvenin perçinlenmesidir!
Bir kuşak değil, üç kuşak bunları yaşadı önceleri.
Onun için açlık grevlerini bırakın.
Yaşama dönün!
Buna kanmayın!
Çünkü yaşam hakkınızı yok edeceksiniz...
Bunlar daha önceleri yaşandı, çok acılar çekildi.
72 cezaevinde 10 bine yakın insan...
Biraz sağduyu!
***
Kanlı oyunlar, pusular, şehit cenazeleri, genç ölümler, faili meçhuller...
Ve şimdi de Şemdin Sakık çıkıyor ortaya...
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın cinayetinden Gaffar Okkan suikastına dek her konuyu biliyor Sakık.
Bir sözünün diğer sözüyle örtüşmediğini herkesin bildiği Sakık, Ergenekon davasında “gizli tanık” olarak karşımıza çıkıyor.
Bu adam önemsenir mi?
Ben önemsemem!
Hapisteyken bile dışarıdaki olayları, kanlı eylemleri bilen bu kişi benim gibi herkesi şaşırttı...
***
Karmakarışık duygular içindeyim yine...
Açlık grevleri elbet siyasidir...
Buna karşı devlet, ölüme yatan bedenleri “şantaja gelmeyiz” diyerek seyredemez.
Cezaevleri devletin sorumluluğunda...
Orada yatanlar suçları ne olursa olsun, devletin koruması altındadır.
Restleşmek devlete yakışmaz...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget