Bir milletin ruhu ele geçirilmedikçe, bir milletin azmi ve iradesi kırılmadıkça, o millete egemen olmanın imkânı yoktur. Mustafa Kemal Atatürk (1924-Dumlupınar)
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizin 15. Yıldönümünde çok istediği halde rahatsızlığından ötürü Ankara’ya gidememiş, törenlere katılamamıştı. 29 Ekim 1938'de Türk Ordusu’na bir mesaj yollamıştı. Zamanın başbakanı olan Celal Bayar tarafından okunan mesajda Atatürk:
"Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!
"Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inanç ve itimadımız vardır.” Diyordu.
Bu sözleri ile Türk Ordusunun önemini ve ona olan güvenini belirtiyordu.
****
Atatürk, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesi olan ordumuzun ve vatanımızın bu günkü halini iyi ki görmedi. Kahrından ölürdü.
Şimdi diyeceksiniz ki Atatürk yaşasaydı zaten ne bu iktidar olabilirdi ne de Türkiye böylesine utanç dolu karanlık günleri yaşardı.
Atatürk’te her fani gibi ölümü tadacak ve hakkın rahmetine kavuşacaktı. O büyük deha bunu bilerekten;
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Demişti.
Emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı vermiş, ordusuna ve halkına güveni sonsuzdu.
Bizlerin şansı onun gibi bir dünya liderine, askeri bir dehaya sahip olmamızdı. Ne yazık ki onun bize açtığı ufkun kıymetini bilemedik, emanet ettiği cumhuriyetimizin içinin oyulmasına, devrimlerinin yok edilmesine karşı koyamayarak bize olan sevgisine, düşüncelerine ihanet ettik. Ona layık evlatlar olamadık. Üzerimize ölü toprak dökülmüşçesine hep uyuduk.
Nereye kadar? 29 Ekim2012 ye kadar. 29.Ekim.2012 de bir dev gibi uyandık ve onun bizlere emanetlerini korumaya ant içtik.
Mustafa Kemal’in Ordusu O yıllardan günümüze döndüğümüzde, onun güvendiği ordusu bugün esir durumuna getirilmiştir. Onlar birer vatan haini gibi zindanlara kapatılmışlardır.
Bu güne değin AKP dışında tüm iktidarların ve hatta hepimizin vebali vardır bu durumda. Tehlikenin farkına varamamıştık.
Ergenekon, Kafes, Balyoz çeşitli başlıklarla, düzmece kanıtlar ve gizli tanıklarla Kemal’in ordusu bugün demir parmaklıklar ardındadır.
Dünyanın hangi ülkesinde gizli tanık vardır? Sorarım.Öyle gizli tanıklar ki bunlar, ırz düşmanları, kadın satıcıları, küçük çocuklara musallat olan sapıklar, katiller ve askerlerimizin, komutanlarımızın yıllarını çarpışarak geçirdikleri hain PKK lılar.
Bu satılık güruhun ifadeleri neticesinde, yandaş hukuk sayesinde vatanlarını karşılıksız seven askerlerimiz, aydınlarımız sanık, hainler tanık oldular.Gelelim gizlenen tanıklara; teker teker meydana çıkmaya başladılar.
Kim bilir? Belki bu da oyunun bir bölümüdür..
(9.Kasım.2012) 274 sanıklı ''Ergenekon'' davasının 258. Duruşmasında yine bir PKK lı gizli tanık olarak ifade verirken Mahkeme Heyeti Başkanı Özese'nin, emniyet ifadesinde ''PKK'nın Marmara bölge sorumlusu olarak faaliyet gösterdim'' dediğini anımsatması üzerine gizli tanık, ''Bu çok ağır bir durum oldu. Bu olmamalıydı. Galiba teknik bir arıza oldu. Bunu böyle söylememeliydiniz. Artık neyi saklayacağız'' dediği meydana çıktı.
Kahraman askerlerimizin canları pahasına dağlarda kovaladığı, çarpıştığı düşmana, intikam alma fırsatı verilircesine gizli tanıklık oyunu oynanmaya başlanmış, halktan bu tanıklar saklanmıştı.
Bin kere, on bin kere, milyon kere lanet olsun inşallah!
Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti yıkmak, Türk Milli Kimliğini yok etmek ve Türkiye’yi parçalamak, kendi sultanlığını kurmak isteyen bir başbakan ve hükümetten her şey beklenebilir bundan böyle. OSLO anlaşmalarının su yüzüne çıkması ile anlaşmaya harfiyen uyulduğu anlaşılmaktadır. (Buna izin vermeyeceğiz)
Türkiye’yi parçalamak isteyen emperyalistler ile iş birliği içerisinde olanların olabileceğini büyük Atatürk yıllar önce düşünerek şöyle demişti.
'Subaylar fedakâr sınıfının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler. Çünkü düşmanlarımız herkesten evvel onları öldürürler. Onları aşağılar ve hor görürler.İşte başımızdaki iktidar emperyalizme boyun eğmiş, iş birliği içerisine girerek Ergenekon ile başlayan tüm oyunlar la orduyu parçalamış ve sonra da kansız bir darbe yapmıştır.
Evet, AKP iktidarı darbeye teşebbüs değil, resmen darbe yapmıştır ama henüz tamamen başarılı olamamıştır. Onu başarısız kılmak cumhuriyetimizi yeniden inşa etmek Atatürk’ün henüz tutuklanıp zindanlara atılmamış biz askerlerine düşmektedir. Bunda başarılı olacağımıza inanıyorum zira damarlarımızda Atamızın kanını taşımaktayız.
Tayyip sultanlık provası için Brunei Sultanlığı'na gitti.Hiç duymadığım bilmediğim İngiltere’den bağımsızlığını 1 Ocak 1984’te alabilmiş Brunei’nin şimdiki sultanı Hassanal Bolkiah’ın daveti elbette bahane. Bu geziyi 10 Kasım’a getirmesi kendi tabiriyle Ata’nın huzurunda sap gibi durmak istememesindendir.
Türkiye’ye kötü ilkleri yaşatan bu iktidarın başbakanı sayesinde yine bir ilk yaşandı ve 1938'den bu yana ilk kez bir 10 Kasım töreni başbakan olmadan yapılacak.
İçinde kin ve o korkunç nefretle bence Atatürk’e sahte saygı göstermesindense, gitmemesi daha evladır. Eşi, kızı ve maiyeti ile dünyada ayak basmadık, gezmedik yer bırakmayan Tayyip Erdoğan Bey keyfi âlemde sefa sürüyor. AKP ‘in Anayasa platformuna davetli olarak İstanbul’da katılmış ve diğer yazılarımda anlatmaya çalışmıştım. Başkanlık ve eyalet sistemine hazırlık lastikli sözlerle halka anlatılıyordu. Erdoğan hazırlattığı anayasada tıpkı Sultan Bolkiah gibi tüm gücü elinde tutmak istiyordu.
Hassanal Bolkiah hem Sultan aynı zamanda Başbakan, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanı görevini yapmaktadır. Tıpkı bizim başbakanın istediği gibi. Yakından izlemek, sanırım başbakanın hayallerini daha çok süsleyecek ve Sultan demeyelim de, çakma padişahlığını ilk fırsatta tescillemek için acele edecek.
Türk Milleti buna asla izin vermeyecektir. Seferberlik başlamıştır. Bugün Ankara’da bereketli bir yağmur var bunlar şehitlerimizin sevinç gözyaşlarıdır bence. Çünkü bir ulus uyanmış Atatürk ve onun emanetine sahip çıkmaya başlamıştır artık.
Bugün 74 yıl önce ebediyete gönderip kalplerimize gömdüğümüz Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve sevgiyle anıyoruz. Ne ondan vaz geçeceğiz ne de onun eserlerinden.
*****
Atatürk’ün esir komutanlarından bir amiralimizden, Ulusal Kanal’a ulaşan mektubu sizlerle paylaşıyorum. TGB li gençlerle hepimiz gurur duyuyoruz…
Değerli TGB’li gençler,
Bir devletin en büyük gücü, ekonomisi ya da silahlı kuvvetleri değildir. En büyük gücü gençleridir. Zira o devletin Sürekliliği, gençliğinin idealizm ve kararlılığının bir sonucudur.
19 Mayıs 2012 ve 29 Ekim 2012 tarihlerinde Türk gençliği, hepimize geleceği gösterdi, sadece göstermedi, yaşattı.
Aydınlık, kararlı ve sade bir enerji önce tünelden, Dolmabahçe’ye; daha sonra Ulustan Anıtkabir'e aktı. Şüphesiz akan bu enerji 2023 ün Türkiye’sinin gerçek sahiplerinin kimler olacağını aklımıza ve kalbimize kazıdı.
Bu 10 Kasım Ata’dan sonsuza dek ayrılmanın burukluğunu; ama onun ölümsüz ruhunun Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiç bir döneminde yaşanmadığı kadar, gençlerle yekvücut bütünleştiğini görmenin tarifsiz mutluluğunu yasıyorum.
Türkiye cumhuriyetinin artık milyonlarca Mustafa Kemal’i var. Amiral Cem Gürdeniz
Silivri 5 Nolu cezaevi C 10
Yorum Gönder