Başbakan Erdoğan, "Terör örgütünün topu, bir tek şehidimizin tırnağı etmez." dedi.
O terör örgütünün başı ile aleni "müzakereye" oturulduğu günlerde tuhaf bir kıyaslama ve değer biçme!..
Peki şehitlerimizin tırnağa etmeyenler karşısında diri askerlerimizin, aydınlarımızın da değeri ölçüldü mü?
Bu sorunun sebebi şu;
Kamuoyu da Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’dekiler de yüzlerce asker, aydın, gazeteci ve milletvekilinin İmralı’daki teröristbaşının "özgürleştirilebilmesi" için tutulduğunu kabullenmiş, hatta hazmetmiş görünüyor.
Eğer bu doğruysa, terazinin bir kefesine yüzlerce insan, diğer kefesine ise bırakın terör örgütünün topu, sadece teröristbaşı konmuş demektir.
O zaman biz de soralım;
"Bir bebek katili, bu kadar insanın saçının tek bir teli eder mi?"
Erdoğan, İmralı ile “müzakere” sürecini başlatıyor. Gül, hemen peşinden AKP yöneticileri BDP/PKK’lılarla görüşüyor. İmralı’nın, Kandil’in, BDP’nin, Avrupa’daki teröristlerin ve bunları destekleyen iç-dış güçlerin koro halinde dillendirdiği “ön şart” Öcalan’ın "dört duvar arasından" çıkartılması.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş son temaslar için açıkça: "Başbakan’ı çözüme zorlayacak girişimlerin içindeyiz." diyor.
O "zorlama"nın ilk maddesinin Öcalan’ın İmralı’dan çıkartılması olduğu belli.
"Erdoğan da dünden razı" denebilir. Doğru, ama daha 20 gün önce şunları söyleyen Başbakan Erdoğan değil miydi?
"Şimdi ne deniyor: 'ev hapsi'… Biz böyle bir vebalin altına asla giremeyiz. Kimden gelirse gelsin."
Gidişat hiç de böyle olmadığına göre, bakalım o "vebalin" altına nasıl girecekler?
İster misiniz, "biz sadece ev hapsinin vebal olduğunu söylemiştik. Ama milli birlik ve kardeşlik için serbest bırakılmasında vebal yoktur" desinler?!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler...
Müyesser YILDIZ
21 Ekim 2012
Yorum Gönder