En büyük bayram bu bayram... Ne vali tanır, ne mani!


AKP Valisi (Ay affedersiniz kalemim sürçtü, Ankara olacaktı ) Alâaddin Yüksel, sözüm ona “bazı istihbari bilgiler”e dayanarak, Birinci Meclis önünde yapılacağı açıklanan Cumhuriyet Buluşması’nı yasaklamıştı.
Ve her fırsatta özgürlüklerden dem vuran “en büyük devlet büyüğü” de bu yasağa açıkça destek vermişti.
Sadece o mu? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de resmi bayramların halka kapatılmasını protesto edeceğine, bayram kutlamak isteyen milyonları “bölücü” ilan edivermişti!
Ama milyonlar kararlıydı. Bunu gelen binlerce mesajdan görmüştüm.
İnsanlar dayak yemeyi, tazyikli suyla ıslanmayı hatta tutuklanmayı göze almıştı.
“Biz sana vali olamazsın demedik, mani olamazsın dedik” diye koyuldular yola...
Ama bu “yasak” sadece AKP Valisi’nin (Ay yine pardon, Ankara olacaktı) kişisel kararı değildi.
Öyle olmadığı da 28 Ekim gecesi çok net bir şekilde ortaya çıktı.

***

Bütün Anadolu’dan akın akın Ankara’ya gitmeye hazırlanan yurttaşların bindiği otobüslerin bazıları hareket etmeden, bazıları kent dışına çıkmadan durduruldu.
Hem de ne gerekçelerle?
Örneğin İzmir polisi, bazı otobüsleri, “cenaze torbası olmadan yola çıktıkları” gerekçesiyle seferden alıkoydu...
Mersin’den yola çıkan on otobüs ve iki minibüs otoban girişinde durduruldu. Çevik kuvvet tüm yolcuları kamera kaydı ile fişledi. Yetmedi; polis, çoğunluğunu ADD ve ÇYDD üyesi kadınların oluşturduğu yolculara biber gazıyla müdahale etti.
Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi’nden yola çıkan otobüslerdeki yolculara polis yolda tam beş kez GBT (Genel Bilgi Tarama) kontrolü yaptı. Ve hepsi saatlerce sürdü!
Sakarya’da polisin otobüs şoförünü tehdit etmesi sonucu şoför kaçtı.
Bursa’dan, Afyon’dan, Yalova’dan, Zonguldak’tan, Çorum’dan, Gaziantep’ten, Hatay’dan, Antalya’dan, Ordu’dan kalkan otobüsler engellendi.
Isparta ADD tarafından kiralanan araçlara ise Isparta Emniyet Müdürlüğü tarafından el konuldu!

***

Bunca engellemeye karşın, otuzu aşkın sivil toplum örgütünün düzenlediği o müthiş buluşmaya, bir milyona yakın yurttaş katıldı.
Hem de Ankara’ya diğer illerden gidebilen otobüs sayısının yirmilerde kalmasına rağmen ulaşıldı bu sayıya...
AKP Valisi (ne diyeceğimi artık biliyorsunuz) yine de dediğini yaptı ve Birinci Meclis’in önünde buluştuktan sonra Anıtkabir’e yürümek isteyen her yaştan vatandaşımızın üzerine tazyikli su sıktırdı, biber gazıyla müdahale ettirdi.

***

Ancak cumhuriyet sevdalıları hem o kadar kalabalık ve hem de öylesine kararlıydılar ki; engel tanımadılar:
Vali’nin on bine yakın polisle kestiği yollardaki barikatları tutup kenara fırlattılar ve yürümeye başladılar.
Ve en hazin olay tam bu anda yaşandı:
Cumhuriyet’in polisi, elinde Türk bayrağı taşıyan kim varsa, bayrağıyla birlikte tekmeledi.
Kalabalığın öfkelendiğini ve çığ gibi büyüdüğünü görünce de birdenbire yok oluverdi!

***

Sonuçta, günlerdir yazdığım o slogan hayata geçti:
Başkente vali olan Alâaddin Yüksel, Cumhuriyet Buluşması’na mani olamadı!
Başta Ankara’daki yürüyüşe katılanlar ve katılmak için yollara dökülenler olmak üzere dün yurdun bir dört yanında bayram sevincini paylaşan herkesi tek tek alınlarından öpüyorum!

*****

TELEVİZYONLAR!
Dünkü tarihi Ankara buluşmasında milyonlar tam barikatları aşmış, Anıtkabir’e akmaya başlamıştı ki; o anlı şanlı “haber kanalları” (bir iki muhalif kanal hariç) yayını kesiverdi.
Saat başındaki haber bültenlerinde ise birer ikişer dakikalık notlarla yetindiler.
Teröristlerin Habur’dan girişini günler süren canlı yayınlarla aktaran bu kanallar; başkent Ankara’nın göbeğindeki Cumhuriyet Buluşması’nı yayınlamaktan korktu.
Eeee; gazetecilik tüzük değil, büzük ister!
Bu ayıp da onlara yeter!

*****

GÜNÜN SORUSU
Sorum, koyduğu yasakla Cumhuriyet tarihine geçmeyi garantileyen AKP Valisi’ne:
Sizin bugün yaptıklarınızı bir gün kitaplardan okuyacak olan torunlarınız acaba ne hissedecek; hiç düşündünüz mü?

*****

Benim ‘anarşistler’den notlar...
Birkaç gün önce, Vali Bey’in yasağına karşın Ankara’ya koşmaya hazırlanan bazı “anarşist okurlarım”ın listesini yayınlamıştım. Eminim, çoğunuz, “Acaba onlar ne yaptı” diye merak ediyorsunuz...
Sırayla yazayım:
91 yaşındaki Nezahat Teyze, tam 25 yıl aradan sonra Ankara’ya gitti... Damadı onu arabayla götürdüğü için polis engeline takılmadılar. Beş saat boyunca bir dakika bile oturmadı ve Ulus’tan Anıtkabir’e kadar “genç kız” gibi yürüdü. Hem de bayrak sallayarak!
İzmirli okur ablam Gülseren, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden torunlarıyla katıldı buluşmaya... En son konuştuğumda, “Sağ olsunlar hava ısınınca polis evlatlar bizi birazcık ıslattılar da serinledik. Şimdi iyiyiz, Atamız’a gidiyoruz” diyordu.
Bursa’da yaşayan yürüme engelli okurum Seyfi’den fotoğraf geldi... Altına not düşmüş, “Hayatımdaki tek eylemim ve en mutlu günüm” diyor.
Diğerlerinden haber alamadım; umarım iyilerdir!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget