Biz, Cumhuriyetin 89. yıldönümünü böyle kutlamıştık
89 yıl önce, o taş duvarlı ilk TBMM binasından “Yaşasın Cumhuriyet” diyen milletvekillerinin sevinçlerine karışan gözyaşları vardı…Ankara halkı binanın çevresine toplanmış, “Cumhuriyet çok yaşa” diye bağırıyordu. Onlara ne engel olan, ne su sıkan, ne jopla, sopayla vuran vardı. O coşkulu günde halk bir aşağı bir yukarı gidiyor daha ne olduğunu bile çok bilmedikleri Cumhuriyet için “yaşasın” diyorlardı.
Çünkü onlar, Atatürk ve arkadaşlarının iyi şeyler yaptığına inanıyorlardı. Cumhuriyete gönülden destek verildi, bayraklar sallandı. Atatürk ve arkadaşlarının TBMM binası önünden halkı selamlamaları ise unutulmayan fotoğraf karesi olarak belleklere kazıldı.
Yine aynı slogan: Yaşasın Cumhuriyet
Ulusal bayramlarda Atatürk anıtına hangi kuruluş çelenk koymuş kimsenin haberi bile olmaz, tartışması yapılmazdı. “Bayramlar, soğuk savaş döneminde olduğu gibi insanları statlara doldurarak kutlanmaz” diyenler ve buna destek olanların niyetinin aslında bu bayramları tamamen kutlanamaz hale getirmek olduğu anlaşıldı.
Türkiye’nin değişik illerinden gelen haberler birbirinin aynısı. “Atatürk anıtına çelenk konulması sırasında yaşanan arbedede, polis çelenk koymak isteyenleri gaz ve su sıkarak dağıtmaya çalıştı.”, “Atatürk anıtına zorla çelenk koymak isteyenlere polis engel oldu. Olaydan sonra gözaltına alınanlar oldu.”
Hükümet, öyle bir yönetmelik çıkardı ki, halk bayramını kutlayamıyor, Atatürk heykeli ve büstlerinin yanına yanaşamıyor. Yanaşmaya kalkışana gaz, tazyikli su… Biber gazı öyle etkili ki, üçüncü aşama olan jop kullanmaya gerek bile kalmıyor.
Böyle bayram kutlanır mı? Böyle bayram mı olur? Toplumdaki genel kanaat, yönetmelik değişikliğinin amacı bayramın coşkuyla kutlanması değil, bayramın içini boşaltmak olduğudur. İşte, o yüzdendir ki, 89 yıl önce Ulus meydanında toplananlar gibi, ellerinde bayraklarıyla gidenler yine “Yaşasın Cumhuriyet” diyorlardı…
Gaz, su sıktırdınız da ne oldu?
Hükümet, 5 Mayıs 2012’de tarihinde “Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Törenler ve Kutlamalar Yönetmeliği”ni değiştirdi. Atatürk anıtına çelenk konulmasını bile yasaklayan yönetmeliğe göre Cumhuriyet Bayramı şöyle kutlanması gerekiyor:
“Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim günü ulusal bayramdır. Türkiye’nin içinde ve dışında Devlet adına yalnız 29 Ekim günü tören yapılır. Bayram 28 Ekim günü saat 13.00’te Başkentte yapılan yirmibir pâre top atışı ile başlar ve 29 Ekim günü saat 24.00’te son bulur.”
Yönetmelikte kimin çelenginin nereye konulacağına kadar tüm ayrıntılar bu yönetmelikte belirtiliyor. Bir tek valilerin vereceği resepsiyonun pastanede olacağı eksik!
Ankara Valisi Alaattin Yüksel, bu yönetmeliğe dayanarak Cumhuriyetin ilan edildiği ilk TBMM binası önünde halkın buluşmasını engellemek istedi. Aslında, bu valinin koyduğu ilk yasak da değildi. Atatürk’ün Ankara’ya geldiği 27 Aralık’ta, Atatürk Koşusu, Seymen yürüyüşü, garnizon koşuları yapılırdı. Vali, trafiği engelliyor gerekçesiyle ana artellerde bu yürüyüşü yasakladı… Dün de, Anıtkabire gitmek isteyenlerin üzerine gaz sıktırdı, su sıktırdı…Böylece, Cumhuriyet kutlamalarına engel olan vali olarak Ankara tarihinde yerini almış oldu… Ama, o yazılarda Yüksel’in değil, mutlaka vali yardımcısı Fahri Aykırı’nın imzası vardır. Hesap sorulduğunda, sorumlu vali yardımcısı olacaktır…
Şimdi o valiye sormak gerekiyor: Önce Ulus meydanında toplanmayı yasakladınız. İnsanlar akın akın geldi. Sonra Anıtkabire yürüyüş yapmalarını engellediniz. Bunun için aralarında bebeklerin, yaşlıların bulunduğu insanların üzerine gaz sıktırdınız, su sıktırdınız ne oldu? Barikatlar yıkıldı, insanlar akın akın Anıtkabire yürüdü. İyi mi yaptınız vali bey? Üstelik de gülünç yasaklama gerekçeleri ortaya koyarak…
Sizin de anlatacaklarınız olacaktır
Tazyikli suya, “organik” diye dalga geçtiğiniz biber gazına rağmen insanlar Cumhuriyetin kuruluş yıldönümünü kutladı. Bu kutlamalara kimse engel olamaz. Olamadığını da dün hep birlikte gördük… Hükümetin yapması gereken sözde “kutlama yönetmeliği”ni bir an önce değiştirmek, halkın bayramını özgürce, coşku içinde kutlanmasının yolunu açmak olmalıdır.
Kadınlı-erkekli yoksul köylülerin elinde “Cumhuriyeti biz böyle kurduk” pankartının yer aldığı fotoğraf hep belleklerdedir. Dün, Ulus’ta ki kutlamalara katılan onbinlerinde çocuklarına, torunlarına fotoğrafları gösterip “Biz de Cumhuriyetin 89. yılını böyle kutlamıştık” diyecektir. Anıtkabire gitmelerini engellemek için kendilerine nasıl tazyikli su, biber gazı sıkıldığını, bunlara rağmen barikatları yarıp nasıl yürüdüklerini, “Biz Cumhuriyete böyle sahip çıktık” sözleriyle anlatacaklardır. Tıpkı, “Cumhuriyeti biz böyle kurduk” yazılı pankartı taşıyanlar gibi…
Yaşasın Cumhuriyet…
Yorum Gönder