İşte; Ankara Valisi’nin dövmeyi aklına koyduğu bazı anarşistlerin listesi!


Ankara Valisi, bazı derneklerin ve sendikaların 29 Ekim’de Birinci Meclis önünde toplanıp, Cumhuriyet Yürüyüşü yapmasına yasak koydu. Uymayanları, polise dövdürmekle tehdit etti!
Hem de bunu Anayasa’nın, “Dileyen, istediği her yerde toplanıp yürüyebilir” şeklindeki 34’üncü maddesini çiğneyerek yaptı.
Biz tam devlet büyüklerinin devreye girip Vali Bey’i ikna etmesini ve bu büyük gerilimi aşmasını umuyorduk ki; “en büyük devlet büyüğü” dünkü açıklamasıyla adeta ateşe körükle gitti!
Bayramı Cumhuriyet’in ilan edildiği Birinci Meclis’in önünde kutlamak isteyenleri kastederek, “Valiliğimiz gerekenleri yapacaktır. Biz Anıtkabir ziyaretini gerçekleştireceğiz ve Hipodrom’da kutlamalar olacak. Buyursun gelsinler. Ayrıca bir programa hazırlık yapmak bana göre anlamsız” dedi...
Yani; o da kendi programını dayattı, Anayasa’nın 34’üncü maddesini yok saydı!

***

Buradan açıkça yazıyorum:
Eğer devletin bu inatlaşması sürerse; 29 Ekim’de hiç kimsenin istemeyeceği tatsız manzaralara tanık olabiliriz...
Bayram sevinci yerini kavgaya, gürültüye, acıya bırakabilir...
Nereden mi biliyorum?
Yurdun dört bir yanından gelen mesajlardan!
Binlerce okur, eline Türk bayrağı alıp Ankara’ya koşacağını yazıyor...
Bazıları yazmakla kalmıyor, bu konuda ne kadar kararlı olduğunu anlatmak için yemin bile ediyor!

***

91 yaşındaki Nezahat Teyze, tam 25 yıl aradan sonra pazar gecesi İstanbul’dan Ankara’ya gidiyor... “Polis gözümüze biber gazı sıkarsa yanımdakilere dağıtırım” diye iki kilo limon almış marketten! Vasiyet mektubunu da sütyeninin içine koyacakmış!

***

Veli Yolcu, “Eşim, ben ve biri 1 diğeri 9 yaşındaki iki oğlumla oradayız” diyor mesajında...

***

İzmirli okur ablam Gülseren’i yazılarımdan hatırlarsınız: Kendisini hâlâ 35’lik sanıyor ama 70’ini geçti. Yüksek tansiyonu var... Telefon edip, “Sen gelme” dedim, dediğime diyeceğime pişman oldum!
“Gideceğim. Bu belki de benim son bayramım... Cumhuriyet Bayramımı istediğim yerde istediğim şekilde kutlamama kimse engel olamaz” diye bir başladı ki bağırmaya; telefonu zor kapattım!

***

Seyfi, doğuştan yürüme engelli okurum, Bursa’da yaşıyor. “Tekerlekli sandalyemi süsledim, gidiyorum Mustafa Abi” diye mesaj atmış. Yanında bir de gülücük işareti...

***

Kıymet Hanım var bir de; nerede yaşadığını, kaç yaşında olduğunu bilmiyorum. Sadece adının önünde “Doç. Dr.” yazıyor... Ankara için özel kıyafet almış kendisine: Beyaz pantolon, kırmızı tişört...
Tişörtün üstüne de “Biz sana vali olamazsın demedik, mani olamazsın dedik” sözlerini yazdırmış.

***

Eskişehirli Efe, 13 yaşında... Bayram harçlığı almamış evdekilerden; “Beni Ankara’ya götürün” diye tutturmuş. Benden, annesini ikna etmem için yardım istiyor!

***

Daha bine yakın kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı... Hepsi o gün Birinci Meclis’te olacaklarını yazıyor. Bu insanlar bölücü değil, din tüccarı değil, anarşist hiç değil...
Zaten öyle olanlarla derdi yok devletin!
Hepsi Cumhuriyet’e ve Atatürk devrimlerine sahip çıkma derdinde...
Bu ülkeyi din devletine dönüştürmeyi ya da bölmeyi düşünenlere, “Biz buradayız, haddinizi bilin” demek için orada olmak istiyorlar.
Ve yaman çelişkiye bakın ki...
Cumhuriyet devletini temsil eden Vali Alâaddin Yüksel, bu insanları başının üstünde ağırlayacağına; polise dövdürmekle, gözlerine biber gazı püskürtmekle tehdit ediyor...

***

Vali Bey:
Bu insanların birinin bile burnu kanarsa, bunun hesabını veremezsiniz!

*****

VALİLER!
Valiler eskiden hükümetlerden ayrı tutulur ve onların hükümeti değil, devleti temsil ettikleri söylenirdi. Son on yılda bu anlayış değişti; vali beylerin tamamına yakını “devlet adamı” olmaktan çıkıp, “hükümet adamı” oldu...
Çok merak ediyorum acaba bir gün vali beyler, “halkın adamı” olmanın ayrıcalığını da keşfedebilecekler mi?

*****

GÜNÜN SORUSU
Amasya Valisi Abdil Celil Öz, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’nun kentteki bir pastanede yapılacak olmasına gösterilen tepkiler karşısında, “Bunu niye bu kadar büyütüyorsunuz anlamıyorum” demiş... Yine anlamayacak biliyorum ama sorum kendisine:
Acaba siz ‘bu kadar küçülttüğünüz’ için olabilir mi?

*****

ABD’li general ne diyor; nereyi tahliye edeceğiz?
Amerika’nın Avrupa’daki silahlı kuvvetlerinden sorumlu komutanı Mark Hertling, Washington’da bir açıklama yapmış...
Ayrıntı da vermiş:
“Türkiye’ye asker gönderdik... Onların görevi, istihbarat faaliyetlerinde bulunmak... Ayrıca Türkiye’nin ‘tahliyeye’ ihtiyaç duyması hâlinde asker, helikopter ve benzeri lojistik destekte de bulunacağız...”
Hâlimize bakın:
Ülkemize Amerikan askeri gelmiş; bunu ABD’li bir generalden öğreniyoruz...
Ayrıca her an “tahliye” desteğine ihtiyaç duyabilirmişiz...

***

Genelkurmay Başkanı Sayın Necdet Özel:
N’oluyoruz? Ülkemizde neden istihbaratçı ABD askerleri cirit atıyor?
Ne olacak da “tahliye”ye gerek duyacağız?
Nereyi “tahliye” edeceğiz? Yoksa savaş çıkacak da ülkemizin bir bölgesi işgal mi edilecek?
Ne diyor bu adam, Sayın Özel... Ve eğer dedikleri doğruysa; biz “neler olduğunu” neden sizden değil de, ABD’li generalden öğreniyoruz?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget