Bir Millet Uyanıyor, Korksunlar, Geliyoruz, Geleceğiz, Yakındır…


Cumhuriyet Bayramı yasal bir bayram mıdır?
Evet.
89 yıldan beri kutlanıyor mu?
Evet.
Kim kutluyor?
Halk.
Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?
Olamaz.
Peki, AKP iktidarında bu telaş niye?
Bu şaşkınlık.
Bu korku…
Neden Ankara’ya gitmek isteyen otobüsleri engellediler?
Neden Birinci Meclisin önünde, Ulus meydanında çoluk çocuğu, ailesi, yaşlısı genci ile coşku içerisinde bayramını kutlamak isteyenlere biber gazı, su sıktılar?
Terörist mi onlar?
Hayır.
Bölücülük mü yapıyorlar?
Askerlere mi saldırıyorlar?
PKK’lı mı onlar, bebek katili mi?
Hayır.
Peki, Habur’dan yurdumuza giriş yapıp, otobüslerle şehir turu atan PKK’lı militanlara gösterilen hoş görü, Arapça söylersek müsamaha, ya da Frenkçe söylersek tolerans neden halkımıza uygulanmıyor?
Neden Apo’nun otobüslerine izin veriliyor ve bir de üstüne üstlük onlara “eskort”luk (koruma) yapılıyor da Mustafa Kemal’in askerlerine izin verilmiyor?
Neden vatansız, bayraksız Suriyeli teröristlere gösterilen şefkatin, sevginin, saygının onda biri Türk ulusuna, Türk ulusunun bireylerine gösterilmiyor?
Neden?
Çünkü Ulus’ta toplananlar Amerikancı değil. Cumhuriyetten yana. Atatürkçü. Tam bağımsızlıktan yana.
Çünkü onlar halkın uyanmasından korkuyorlar.
Din sömürüsünün, sadaka ekonomisinin, korku imparatorluğunun artık işe yaramadığını, eskisi kadar etkili olmadığını, halkı uyutma görevini yerine getiremediğini görüyorlar.
Cumhuriyetin yıkılamayacağını, Türk ulusunun kanı, canı pahasına Cumhuriyetine, Ata’sına sahip çıkacağını, öyle kolay teslim alınamayacağını, geç de olsa Tayyipgiller de anladılar.
Telaşlandılar. Paniklediler.
Yıkılmaya mahkûm her faşist devlet gibi, çaresizlik içerisinde halka saldırdılar. “Acaba yüreklerine korku salıp, topluluğu dağıtabilir miyiz” diye düşündüler. Çocukça yöntemlere başvurdular.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, ülkemiz işgal altındayken, İstanbul’da düzenlenen mitinglere bile yapılmayan müdahaleleri Ankara Mitingine yaptılar.
Provokasyonlar birbirini izledi…
Ama halk onlardan daha soğukkanlıydı. Vakurdu. Dimdikti. Oynanan oyunların farkındaydı. Yerinden kıpırdamadı bile.
Cesaretini ve direncini yitirmedi. Onların bu çirkin oyununa karşılık vermeyerek, oyunlarını bozdu.
Bu kez, yurtseverlerin bir araya gelmesini, toplanmasını engellemek için barikatlar oluşturdular.
Halk barikatları da yıkmasını bildi.
Yani yasağı, masağı dinlemedi cumhur. Bayramını kutladı. Atasının huzuruna çıktı. Hem de binlerle, on binlerle değil, yüz binlerle, milyonlarla…
Devlet erkânı ise “Dostlar alışverişte görsün” örneğinde olduğu gibi, Cumhuriyet Bayramını “cumhur”suz kutladı. Halk onlara ilgi göstermedi. Tribünler bomboştu.
Ulusal bayramların halkla birlikte kutlanmasını isteyen AKP, halkın yanına bile yaklaşamadı. Onları havadan seyretti.
Ve tarihimizde ilk kez, biber gazlı, su fışkırtmalı, AKP kışkırtmalı bir Cumhuriyet Bayramı yaşandı…
Saflar iyice belirgin artık. Bir yanda Cumhuriyetle kavgası olanlar, cumhuriyete savaş açanlar, öte yanda yurtseverler. Bir yanda Cumhuriyet yıkıcılığı yapanlar, öte yanda ona sahip çıkanlar…
Şimdi, Diyarbakır’da BDP mitingi yapılmadı diye üzülen, “ah vah” eden, bildiriler yazan özgürlükçü, demokrasi hayranı, “Evet Ama Yetmez”ci liberal aydınlara soruyoruz: nerelerdesiniz?
Neden hiç sesiniz, soluğunuz çıkmıyor? Bu sıkılan gazları, suları görmüyor musunuz? Yoksa saldırıya uğrayanları halktan saymıyor musunuz?
Yoksa siz sadece miting yapamayan BDP’li vekillere mi destek verirsiniz? Üzülürsünüz? Ağlarsınız?
29 EKİM 2012 BİR MİLATTIR. KORKUNUN YENİLDİĞİ, KORKU İMPARATORLUĞUNUN ÇÖKTÜĞÜ BİR MİLATTIR. İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞININ BAŞLANGICIDIR.
Ama bu kutlamalarda otobüsleri durdurup, halkın ulusal bayramını yasaklamakla Valiler, İçişleri Bakanı, AKP İktidarı suç işlemiştir. Yasal, Anayasal bir hakkın kullanılmasını engellemiştir.
Bu, suçtur.
Bunun ergeç hesabı sorulur.
Sorulacaktır.
Ne diyordu marşta:
“GÜN DOĞDU. HEP UYANDIK
SİPERLERE DAYANDIK…”
Halk siperlere dayandı, ama onları da korku sardı.
Ne var ki korkunun ecele faydası yok.
Korku, bu güne değin, faşist iktidarların ölümünü durduramadı…
Ali Eralp

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget