29 Ekim, yasakçılık ve AKP demokrasisi!
Demokrasi, sistemin önünüze koyduğu seçeneklerden birini tercih etme özgürlüğüdür. Bir ülkede “demokrasinin afyona dönüşmesi için gerekli olan en temel koşul, sermaye-medya erkinin belli ellerde toplanmasıdır.” Medya elinizdeyse, demokrasi; seçeneklerinizden birinin tercih edilebilmesi adına en ideal rejimdir. Bu yönüyle demokrasinin Türkiye’de ki şekillenişi; tümüyle “‘kapitalist üretim ilişkisi ekseninde gelişti.”
Lakin demokrasi gelişirken; insan hakları, hak ve hürriyetler, özgürlükler, otoriterizm eleştirisi yapıldı. Malum ‘liberallerin ekseriyetle hücum ettiği nokta burasıydı.” Ki haklı bir hücum idi.
Geldiğimiz noktada “29 Ekim’in yasaklanması, Ankara’da yapılacak yürüyüşün engellenmesi” demokrasinin hangi rüknü ile ifade ediliyor? Bunu anlamak çok güç…
29 Ekim, Cumhuriyet bayramıdır. Cumhuriyet, çok mühim bir kazanımdır. Nurjuvazi, 29 Ekim kutlamalarını yasaklıyor! Hangi aklın ürünüdür bu? Sormak lazım.
Yasakçı, engelleyici, şiddet yanlısı politikalarıyla AKP; diktatöryasını demokratik bir maskeyle meşrulaştırmaya çabalıyor.
Evet, halk ekmeğe muhtaç iken balolarda Fransız usulü kutlamalar eşliğinde “servet sahiplerinin eğlenmesini” ben de meşru görmüyorum. Fakat yasaklanan şey, halkın coşkusu- dur. Halkın yürüyüşüdür.
Ve cumhuriyet bir ideolojiyi temsil etmez. Cumhuriyet, ilerlemeyi temsil eder. Bir aşamayı, insanlığın tarihsel gelişim aşamalarından birini temsil eder. Efendilere kulluğun rafa kaldırılışını ve insanların kendi kaderlerini tayin hakkını temsil eder.
Bu yönüyle çok mühim bir aşamadır.
Yasaklanan şey “bu mudur ağalar?” kula kulluğu hortlatanlar, hangi hakikati yasaklıyorlar? Ne dersiniz?
Geçtiğimiz günler de OBAMA ile ROMNEY arasında bir TV düellosu yapıldı. Orada Obama aynen şunları söyledi;
“Suriye’li muhalifleri destekliyoruz, onlara daha feda ağır silah vermeliyiz. Suriye’li liderleri destekliyoruz. İsrail ve Türkiye ile tam koordinasyon halindeyiz…”
Yasakçı zihniyet, baskıcı-dayatmacı otoriter zihniyet ya da muhafazakâr tek parti rejimi; diktatörlüğünün temel prensiplerini basit bir Amerikan demokrasisi üzerinden geliştiriyor. Pentagon’un emirlerine Kur’an emri muamelesi yapan ”muhafazakâr tek parti rejimi” yasakçılığa karşıyız diyor, ama yasakçılığın en ileri eylemlerini sergiliyor.
Ne yani? 29 Ekim’de milyonlar yürürse, müdahale mi edeceksiniz? 29 Ekim’de yürüyecek insanların fikri, ideolojisi, görüşleri önemli değildir. Ne için yürüdükleri önemlidir. Uğruna yürüdükleri şey “cumhuriyet iken, duyulan rahatsızlık otoriter bir rejimin ürünü olabilir ancak!”
Muhafazakâr tek parti rejimi, “demokrasi adı altında, kendi dayattığı seçeneklerin dışında bir seçeneğin tercih edilmesi halinde, terörist, ergenekoncu gibi yaftalamalar üzerinden karşıtlarını tüketiyor. Kürdü “kek”, memleketperveri “Ergenekon” diyerek etkisizleştiriyor. Böylece, güç ve otoritesini tabana yaymaya çalışıyor.
Ne o? Padişahım, bu ne iştah!
29 Ekim’de Ankara’da olacak kimseler, hangi fikre tabi olurlarsa olsunlar; İslamcı, ülkücü, sosyalist… Muhafazakâr tek parti rejimine karşı, 29 Ekim yürüyüşüne katılmalıdırlar. Çünkü bu yürüyüş, çoktan “ideolojik olmanın dışına taşmıştır.” Çoktan bir namus meselesine dönüşmüştür…
Selametle.
Yorum Gönder