Türkiye’de kaç çeşit Müslümanlık var?
Yıl: 2005.
Flash TV’de Program yapıyorum. Bir gün programa üç ilahiyatçı çağırdım. Bunlar Prof. Dr. Saim Yeprem, Prof. Dr. Salim Akdemir ve adını unuttuğum Ankara İlahiyat ‘tan üçüncü bir Profesör. Programda sordum: Borsa, cem evi, cariye
Borsa’da işlem yapmak İslam dinine göre haram mı?
Bir tanesi, tereddütsüz haram! İkincisi, haram da olabilir, helal de! Üçüncüsü: Tereddütsüz helal dedi. Aynı ekibe İslam’da cariyelik ve kölelik var mı sorusunu yönelttim. Bir tanesi, var! Ekinci olabilir!
Üçüncüsü, asla ve kata yok dedi!
Bir başka sorum Cem Evi İslam’da var mı idi. Cevabın biri yoktur, ikincisi, olabilir.
Üçüncüsü yine vardır şeklindeydi.
Bir başka sorum banka faizi helal mi?
Bir tanesi faizin zerresi haram!
İkincisi enflasyonun üstü olan miktar haram!
Üçüncüsü yok öyle bir şey tamamı helal
dedi. Sormaya devam. Kadınlar cenaze namazı kılabilir mi?
Birincisi asla kılamaz.
İkincisi kılsa da olur, kılmasa da!
Üçüncüsü kesinlikle kılar dedi.
Buna benzer daha pek çok soruma birbirinin zıddı karşılıklar aldım.
Muzaffer Özak ve müzik
Ve 1978′e gidelim…
Üniversite yıllarımda Beyazıt’taki sahaflar çarşısı bizim uğrak merkezimiz.
Bir gün tesadüfen Cerrahi Tarikatının ünlü Şeyhi Muzaffer Özak Hoca ile tanıştım ve sahaf dükkânında birkaç sohbetini dinledim.
Aşkı ve meşki anlatırken müziği kutsuyordu.
Bir ara müziğin haram olup olmayacağını sordum.
Cevap; müzik Allah için yapılırsa helaldi
Benzer bakışı bugün adına Kadiri denilen cemaat ehlileri de seslendiriyor.
Oysa Nakşilerin fıkıhta referans kitabı olan Saadet-i Ebediye’ye göre müzik ve teganninin zerresi bile büyük haramlar kategorisindedir.
Sadece Saadet-i Ebediyeciler değil, Çarşamba yani Mahmud Efendi Cemaatinden Süleymancılara kadar Nakşilerin tamamı aynı bakışta.
Hafıza turum devam ediyor.
1980′li yıllar.
O dönem Türkiye Gazetesi gibi sözde İslami gazeteler banka reklamlarını gazetelerine basmıyor.
Banka reklamı haram, banka kurmak helal!
Bu durumu bizzat Türkiye Gazetesinin sahibi olan Enver Ören’e sordum.
Cevap netti: “Bankalar faiz kurumlarıdır. Dolayısı ile onların reklamını yapmak haramın reklamını yapmaktır ve en büyük günahlardan biridir.”
Bu cevabı almamdan çok değil 5 yıl sonra Türkiye Gazetesi banka reklamlarını basmaya başladı.
Dahası, Egebank ile Yurtbank’ın sahibi ya da ortağı oldu.
Bu çelişkiyi bir gün Enver Ören’e sordum:
Değişen şartlara göre dinde içtihad dedi.
Yani avantaya dini uydurma!
Yine bir gün Memleketim Rize’ye gittiğimde Çayeli-Madenköy Belediye Başkanı Ahmet Tüylüoğlu ile karşılaştım.
Ahmet Hoca bölgede Süleymancı önderdi ve bana uzun uzadıya sigara içmenin alkol almakla aynı şey yani büyük haram olduğunu anlattı ki bu bakışı diğer Müslüman gruplar paylaşmıyor.
Yerim olmadığı için daha fazla örnek veremeyeceğim ama görüldüğü gibi Türkiye’deki Müslümanlar arasında fıkıh bağlamında çok temel ayrılıklar var.
Hazreti Muhammed’siz islam!
Gelelim İslam’da imanı sorgulatan ayrılıklara.
F Tipi Cemaatin üç kitaplı dini yani Hıristiyanlığı, Müslümanlığı ve Museviliği birleştirmeyi amaçlayan İbrahim’i Dinler projesi ortada.
Fethullah Gülen’in Fasıldan Fasıla isimli eserinde Kelime-i Şahadet’te Muhamedun Resulullah’a gerek yok hükmü yani Hazreti Muhammed’siz yeni İslam hedefi vakıa.
Dahası, bugün Çanakkale 18 Mart Üniversitesi rektörü olan Sedat Laçiner’in (TRT’deki programda) Hıristiyanlar cennete gidecek ama Şialarla Aleviler sapkın oldukları İçin kesin cehennemliktir beyanı üstünde durulması gereken bir başka garabet ifadedir.
Keza Dar-ül Harp kavramı yani laik bir ülkede devletten çalmanın helal ve cihad olduğu bizdeki sözde İslamcılar için kelime-i şahadet misalidir ve bu anlayışta olanlar siyaseten bugün iktidardadır.
Fıkhın ötesinde yine iman bağlamında Seyid Kutup ve İhvanın kurucusu Hasan El Benna gibilerin iman tanımı ise İslam’ı anayasa olarak benimsemek ve hayata geçirmek şeklindedir.
İslam’da anti-emperyalist bir içtihat ya da bakış pek öne çıkamamış, bu olgu sadece Mısır’da Nasır döneminde gözlenebilmiştir.
Osmanlı’nın bakışı malum ilahi kelimetullaha yani fütuhata dayalı bir İslamcılık.
Vehhabilik ile tekke ve zaviyeler
Emevi İslamcılığı ise Müslümanlıktaki bozulmanın ilk dönemidir ve Arapçılığı çağrıştırır.
Keza bugün Sünni kesimde İslamcılık mandacılık ya da Amerikancılık ile özdeşleştirilmiş. İslam adeta emperyalizmin yayılma ideolojisi haline getirilmiştir.
Aslında ideolojiye dönüştürülmeye çalışılan Sünnilikte bile büyük ayrılıklar mevcut mesela Sünni ama Vehhabi olan Suudi Arabistan’da kabir diye bir kavram yoktur.
Özetin özetinin bile asla bir yazıya sığmayacak bu konuda emin olun slogancı bir bakışla değil, inanan biri olarak hükmüm İslam’a yapılan büyük hizmetlerden biri de Türkiye’de Tekke ve Zaviyelerin kaldırılmasıdır. Eğer Atatürk onu yapmasaydı değil her bölge ya da şehirde, her mahalle ve caddede adına İslam denilen farklı inanışlar olacaktı. Mustafa Kemal o müthiş kararı ile aslında İslam’ın bozulmadan muhafazasını amaçlamıştır. Türkiye ne zaman Atatürk’ten uzaklaşmaya başladı, işte bu fitne-fücür yapılar ortaya çıktı ve İslam adı ile her biri yeni bir din uydurdu.
Yorum Gönder