Po-lis ba-ba-nın bir çift-li-ği var! - Mustafa Mutlu

Bu 34 bin polisten 6 bini makam şoförüymüş... “Müdür beyler”i her sabah evlerinden alıp işe götürüyorlarmış... Daha sonra çocuklarını okula bırakıyorlarmış...


Po-lis ba-ba-nın bir çift-li-ği var! - Mustafa Mutlu
İstanbul’da 34 bin polis görev yapıyormuş... Gayet normal... Hatta 17 milyon nüfuslu bir kente az bile...
Gelelim, “normal olmayan”a:
Bu 34 bin polisten 6 bini makam şoförüymüş...
“Müdür beyler”i her sabah evlerinden alıp işe götürüyorlarmış...
Daha sonra çocuklarını okula bırakıyorlarmış...
Ardından eşlerinin çarşı-pazar işlerini hallediyorlarmış...
Akşam saatlerinde müdür beyi işten alıp, tekrar eve getiriyorlarmış...
Eğer Müdür Bey ve eşinin akşam bir programları varsa, mesaileri gece yarılarına kadar devam ediyormuş...
Bu yüzden her makam aracında vardiyalı olarak en az iki “polis şoför” görev yapıyormuş...
Yirmi dört saat çalışan ekip otolarına günde 8 litre benzin verilirken, makam araçlarına tahsis edilen benzin 20 litreyi buluyormuş...
Ayrıca:
Bu makam araçlarının “taşıt kartı” yokmuş...
Araçlar siyah camlıymış...
Ön kısımlarında çakar olarak bilinen kırmızı-mavi ışıklar bulunuyormuş...
Ve bu araçlar sürekli olarak emniyet şeridini kullanıyorlarmış... (Bunu yadırgamadım... Elbette polis müdürleri o şeridi kullanacak... Adı üstünde, ‘emniyet’ şeridi! ‘Ambulans ya da itfaiye şeridi’ değil ki...)

***

Her şey bir tarafa; demek ki İstanbul’u korumakla görevli polis sayısı sanıldığı gibi 34 bin falan değil...
Bu polis müdürlerinin birer de “polis sekreteri” olduğunu...
Ve en az 3 bin diğer polisin daha, sadece büro işleriyle uğraştığını varsayarsak...
İstanbul Emniyeti’nde polis olduğunu sandığımız ama gerçek anlamda polislik yapmayan 12 bin kişinin çalıştığını görürüz!
Düşün bu 12 bin kişiyi, 34 binden...
Tablo açık; İstanbul’daki asayişi en fazla 22 bin gerçek polis sağlıyor...
Diğer bir deyişle, her 772 İstanbullu’ya 1 polis düşüyor...
Ama İstanbul’da “müdür” olarak çalışan 3 bin polisin hizmetine, adam başı en az üç “polis” veriliyor!

***

Eminim bu yazıyı okuyan bazı polis müdürü arkadaşlar hemen bilgisayarlarının başına geçip, ne büyük haksızlık ettiğimi falan yazacaklar...
Onlar sızlanmadan, ben kendilerine çok basit bir soru sorayım:
Emniyet’te değil de büyük bir holdingde müdür olarak çalıştıklarını düşünsünler...
Hangi özel sektör işvereni, 34 bin kişilik kadrodan 12 binine, sırf “Müdür beyler rahat etsin” diye maaş verir?

***

İstanbul’a ilişkin bu sayıları Türkiye geneline uyarlarsak durumun korkunçluğu daha net ortaya çıkar...
Siz en az 35-40 bin kişiyi polis meslek yüksek okullarında veya akademilerinde eğiteceksiniz...
Bunun için yoksul halkın ödediği vergilerden, milyonlarca lira harcayacaksınız...
Zorlu sınavlardan geçirip, mezun edeceksiniz...
Sonra da polis müdürlerinin yanına şoför ya da sekreter olarak vereceksiniz...
Eşiniz de ona telefon edip, “Ahmeeeeettt... Eve gelirken markete uğra da tereyağı al... Bizim beyin sevdiği markadan olsuuuunn” diyecek...

***

Sahi; böyle bir “çiftlik düzeni” dünyanın neresinde olabilir?

*****

SİVAS’IN ÖTESİ!
AKP’liler daha iki yıl öncesine kadar buldukları her fırsatta, “Sivas’ın ötesine gidemiyorsunuz” diye CHP’ye laf sokuyorlardı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün Diyarbakır’a gitti; Büyükşehir Belediye Başkanı dâhil kentin ileri gelenleriyle ve halka görüştü. Bazı AKP’liler ve bağımlı medyadaki destekçileri hemen bağırmaya başladı:
“Orada ne işiniz var?”
Eee; siz de artık bir karar verin be kardeşim!
Ne istiyorsunuz?
CHP, Sivas’ın ötesine gitsin mi, gitmesin mi?

*****

GÜNÜN SORUSU
En büyük devlet büyüğümüz Ankara Valiliği’nin, Birinci Meclis önündeki “Cumhuriyet Buluşması”nı, aldığı bazı “istihbaratlar” nedeniyle yasakladığını söyledi ya... Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker bir e-posta göndermiş, soruyor:
Emniyet, diyelim ki havalimanlarında eylem yapılacağına dair istihbarat aldığında, valiler tüm havaalanlarını uçuşa mı kapatıyor; yoksa güvenlik tedbirlerini artırıp normal faaliyetlerine devam etmelerini mi sağlıyor?

*****

Helal olsun Vecdi Bey...
Eski Milli Savunma Bakanı ve Antalya Milletvekili Vecdi Gönül, partisinin Antalya İl Örgütü’nün düzenlediği bayramlaşma töreninde konuşmuş ve Cumhuriyet Bayramı’nın en büyük ulusal bayramımız olduğunu söylemiş...
“O Cumhuriyet sayesindedir ki bayrağımız dalgalanıyor, minarelerden ezan eksik olmuyor ve hepimiz bu hürriyet havasını teneffüs edebiliyoruz. Allah Cumhuriyet’i kuranlardan razı olsun. Tamamı aramızdan ayrıldı, rahmetle anıyoruz” demiş...
İşte bu...
Bu sözleri söyleyenler, ne yazık ki “darbeci” ilan ediliyor bu ülkede... “Statükocu” diye aşağılanıyor.
Ve tamamen bu duygulardan hareket ederek, Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak isteyen yurttaşlara yasaklar konuluyor!

***

İşin garibi; Cumhuriyet hükümetlerinin halkımızın ibadetini engellediğini...
Camileri ahıra çevirdiğini...
Kur’an-ı Kerim’in yasaklandığını söyleyenler de bu partinin çatısı altında, Vecdi Gönül de...
Yukarıda aktardığım görüşleri aynen savunduğumuz için yıllardır bize demediklerini bırakmayan yobaz kalemler, bakalım onu da hedef tahtalarına oturtmaya cesaret edebilecekler mi?
Vecdi Bey’in bu vefalı ve yurtsever çıkışının tüm AKP’lilere örnek olmasını diliyorum.
Amin!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget