‘Meclis dışında kalmasın’ diye MHP’ye oy verenler Bahçeli’yi duydunuz mu?
Biliyorum; bazı MHP’li okurlar bu yazıya çok kızacak ve belki de bunun için bana küsecek... Ama gerçekleri, en azından hissettiklerimi söylemezsem, kendime ihanet etmiş olurum:
Her genel seçim öncesinde AKP karşıtları, “Aman MHP Meclis dışında kalmasın. En azından Cumhuriyet’in temel değerlerine bağlı, Atatürk ilkelerine duyarlı bir parti” diyerek bu partiye destek çıkarlar...
MHP’nin kadrolarını tanımadıkları ve dünya görüşünü paylaşmadıkları halde, “sırf daha kötüsünden korktukları için” oy verirler...
Devlet Bahçeli’nin liderliğindeki MHP de her zaman bu “destekçileri” pişman eder... Gider, en gerici yasaların çıkarılmasında ya da Anayasa değişikliklerinin yapılmasında iktidar partisine “stepne” olmaya soyunur!
Sözüm ona bir yandan muhalefet yapıyormuş gibi davranır, seçim meydanlarında esip gürler, hatta “ip” bile atar; ama Meclis’e girdiğinde “kuzuya” döner...
Niye mi anlatıyorum bunları?
Devlet Bahçeli, AKP iktidarına yine büyük bir “kıyak” yaptı da ondan...
Bazı sivil toplum örgütlerinin yarın yapacakları Cumhuriyet Yürüyüşü’nün Ankara Valiliği’nce iptal edilmesine açık destek verdi!
Hatta bu konuda Ankara Valisi’nden de “en büyük devlet büyüğü”nden de sert ifadeler kullandı.
Anayasa’nın, “İsteyen, istediği her yerde toplanabilir ve yürüyebilir” şeklinde özetlenebilecek 34’üncü maddesini “çöpe atarak”, yarınki buluşmayı düzenleyen Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi 30’a yakın sivil toplum örgütüne ağır suçlamalarda bulundu.
Onların Ortadoğu’daki bazı özentilere heveslendiklerini ve “Halk hareketi başlatıyoruz, halk yürüyüşü yapıyoruz” diyerek Türkiye’yi krize sokmaya çalıştıklarını iddia etti.
Resmi bayramlarımızda halkın Atatürk anıtlarına çiçek bırakmasını bile yasaklayanlara tek söz etmediği halde, bayramı coşkuyla kutlamak isteyen yurttaşları “bölücülükle” suçladı.
Yani; her zamanki gibi, tam da en muhtaç olduğu anda iktidarın ekmeğine yağ sürdü!
***
Birkaç gün sonra MHP Kurultayı var... Devlet Bey büyük olasılıkla yine seçilecek...
Oysa bu beyefendi; tam bir “kurt görünümlü kuzu...”
“Kurt” rolü oynuyor ama muhalif seçmenin oylarını toplayıp, iktidarın gizli ortağı olmaktan çekinmiyor...
Şimdi bir de utanıp sıkılmadan kendisine oy veren Cumhuriyet sevdalılarına hakaret ve haksızlık ediyor...
***
Devlet Bey...
Bu son icraatından sonra belki iktidardan, “üstün hizmet madalyası” bile alırsın...
Ama bugüne kadar kandırıp oylarını cukkaladığın insanlardan oy yerine nasihat alacağın kesin!
*****
LONGOZ!
Doğa dostlarına acı bir haber vermek zorundayım:
Karadeniz’deki HES felaketinden sonra, Trakya’da da korkulan oluyor.
2007’de milli park ilan edilen Kırklareli’nin İğneada Beldesi’ndeki “longoz ormanları”nın hemen bitişiğine, “ithal kömür yakan termik santral” kuruluyor...
EMBA Elektrik Üretim A.Ş. bu konudaki teklifini verdi ve santral için geri sayım başladı.
Eğer proje onaylanırsa hem bölgedeki tarım, hayvancılık, balıkçılık ve turizm bitecek; hem de büyük bir çevre felaketi yaşanacak...
Çünkü dünyadaki üç longoz ormanından biri olan İğneada Longoz Ormanları’na asit yağacak!
*****
GÜNÜN SORUSU
Devlet Bahçeli bayram kutlamalarının yasaklanmasına destek verdi ama göreceği tepkiden de çekindiği için, “Cumhuriyetin kazanımlarının bu iktidar tarafından nasıl tahrip edildiğinin, Meclis’te veya kamuoyunda aydınlar aracılığıyla gözler önüne serilmesi gerektiğini” söyledi... Yani; halka, “Siz anlamazsınız... Cumhuriyet’i savunmayı bize ve aydınlara bırakın” dedi. Sorum kendisine:
Bugüne kadar Cumhuriyet’in hangi kazanımı için, nasıl bir mücadele verdiniz?
*****
İsyan dolu bir mektup...
Bugün bayramın son günü... Meslektaşlarım başta olmak üzere cezaevlerindeki tüm aydınların ve yurtseverlerin bayramını kutluyorum.
Ve sözü Balyoz Davası’nın “en genç ve düşük rütbeli” tutuklusuna bırakıyorum. Özetlediğim bu mektubu, lütfen vicdan gözüyle okuyun:
“Ben bu davanın en genç ve küçük rütbeli mağduruyum.
Koca koca ordu ve kuvvet komutanlarıyla yani generallerle, amirallerle birlikte ben de yargılandım ve 16 yıla mahkum edildim.
Ben bir deprem mağduruyum. 1999’da göçük altında kaldım. Kendimi hiç bu kadar aciz ve çaresiz hissetmedim. Üstüme yıkılan bina bile canımı bu kadar acıtmadı.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni cebren ıskat etmeye teşebbüsten hüküm giydim.
İye de ben 23 yaşındayım. Mesleğimin en başındayım. En küçük rütbeli ordu personeliyim. Peki; deliller, tanıklar nerede? Nerede imzam var, telefonda bir tane bile olsun ses kaydım var mı? Ben hukuka aykırı bir şekilde suçsuzluğumu kanıtlamak zorunda bırakıldım. Ortaya 1500 delil koyduk, dikkate bile alınmadı.
Türk halkına soruyorum:
Doksan altı bin astsubayın görev yaptığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nde; biz farklı bölgelerde görev yapan ve daha önce hiç karşılaşmayan, tanışmayan 7 deniz astsubayı mı hükümeti ıskat etmeye teşebbüs etmişiz? Bize bunu anlatabilecek akıl ve irfan sahibi bir büyüğümüz var mı?
Ben iki kız çocuğu babası olarak, çocuklarımın ve ailemin bu yaşadıklarını hak etmediklerine inanıyorum.
Cafer Uyar, Maltepe Askeri Cezaevi, A Koğuşu Maltepe-İSTANBUL”
Yorum Gönder