Şeytan pislikleri! - Eren Erdem


Onlar, Allah’ı bırakıp rahip ve din adamlarını rabler edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de.. Oysa onlar, tek olan bir ilah’a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir. (Tevbe Suresi 31)
Kur’an’ın Maide Suresi’nin 90. Ayeti’nde geçen “rics’ül şeytan-şeytan pisliği” kavramı, müşrikleri tanımlar. Müşrikler, şeytan pisliğidir. Hatta daha da ağır, “rics, deve dışkısı demektir.” Şeytan dışkısı.
Şeytanın yeryüzünde ki görünür dışkısı olarak tanımlanan müşriklerin en belirgin özelliklerinden birisi Tevbe Suresi’nin 31. Ayeti’nde çok belirgin kılınır.
Ayeti dikkatli okuyunuz. Tevbe suresinin ilgili ayetinde müşriklik nasıl tanımlanır?
“Allah’ı bırakıp, rahip ve din adamlarını RABBler edinmek.”
“Allah’ın elçisi Hz.İsa’yı (ve diğer tüm peygamberleri) RABB’ler edinmek.”
Fakihlerin “şirk-i hafi” dediği, gizli şirk diye bilinen bu şirk, en yaygın şirktir. Çünkü; insana “iman ve ihlas maskesiyle tebelleş olur.”
Yukarıdaki iki madde iç içe geçmiştir. Hıristiyanlığın eleştirilme nedeni bu ikisinin bir arada bulunmasıdır. Peki, “rabb edinmek ne demektir?”
Rabb kelimesi “sözlüklerde” Türkçesi “efendi” İngilizcesi “lord” olarak çevrilen bir kavramdır. Yalnız bizim kullanım alanımızda, “Ahmet efendi” dediğimizde oluşan anlam ile bir ilgisi yoktur. Daha çok “efendi hazretleri” derken, kasıt edilen anlama işaret edilir.
Ben sizin Rabbinizim/ Ben sizin efendinizim.
Hristiyanlar Hz.İsa’ya “lord/ efendimiz/ Rabbimiz” derler. Tanrı’ya, din adamları aracılığıyla ulaşırlar. Günah çıkartırlar, din adamlarının Tanrı’ya ulaşma aracı olduğu inancı hakimdir.
Bu durum, İslam’a da bu şekliyle sokulmuştur. Hz.Muhammed’in olması gerekenden çok daha fazla bir yere koyulması ve din adamları sınıfının ortaya çıkmasıyla, Allah’a yaklaştırıcılar güruhunun türemesi. İşte bu bariz aynılaşma, vahim bir durum halini almıştır.
“Efendi hazretleri, hoca efendi, efendimiz...”
Arapçaya çevirirsek, “Rabb hazretleri, rabbünnas, rabbimiz..”
De ki: “Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da (algılanamayanı da) bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben bana vahyedilenden başkasına uymam.”(Enam Suresi 50)
Allah Resulü Hz.Muhammed, başında “De ki” ibaresiyle bu ayeti deklare etti. Yani Allah tarafından Peygamberin duruşu, tavrı ilan edildi. Peygamberimiz “kendisine vahyedilenden başkasına uymaz” gaybı da bilemez.
Uydurma hadislerle peygamber profili
O bir insandır. Dolayısı ile, Kur’an’ın dışında kalan bir takım mistik imgelemeler üzerinden, Allah elçisinin Kur’an’da ima dahi edilmeyen birtakım şeyleri insanlara anlattığı iddiası çürüktür. Bu peygambere iftiradır.
Klasik İslam anlayışı, temelde bundan beslenir. Allah elçisine atfedilmiş tonlarca uydurma hadis üzerinden, Kur’an’ın çizgisinden sapan bir peygamber profili üretmeye çalışıyorlar. Akabinde, şeyhlerini, hocaefendilerini Rabb’ler edinerek, insanlığı şirk bataklığına çekiyorlar. Haşa, Allah ve Elçisi bu iftiralardan münezzehtir.
Peygamberimizin saç kılına tapmak yerine, simsiyah saçlarını beyazlatan o çetin mücadeleyi anlamaya çalışmak gerekir. Şekilci putperestlik, peygamberimizi yalanlar ile farklı bir imgeye dönüştürüyor.
Bir şahsı, imgeyi, taşı, tahtayı, mezarı hatta Peygamberi Allah’a şirk koşmak mümkündür. İsevilerin durumu bu nedenle örneklik teşkil eder. Peygamberleri “putlaştırmaya çabalayanlar” ne tesadüftür ki “din alimlerini Rabb’ler edinenler” olarak çıkıyor karşımıza.
Dolayısı ile Tevbe suresi 31. Ayet, bugün İslam dünyasına da hitap ediyor. İçimizdeki “şirki” deşifre ediyor...
Uyanık olmak lazım.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget