Bu kez 10 Kasım’da Anıtkabir’e - Emin Çölaşan


Sevgili okuyucularım, Ankara’da protokol tarafından değil, milletimiz tarafından gerçekleştirilen Cumhuriyet Bayramı kutlaması gerçekten görkemli oldu. Onbinlerce insanımız katıldı. Yaşlı, genç, kadın, erkek, her kesimden yurtsever insanlarımız. Ancak bu muhteşem katılımın yine de bir eksiği, dezavantajı vardı. Kurban Bayramı ile Cumhuriyet Bayramı arka arkaya gelince, ortaya beş günlük bir tatil çıkmıştı.
Ankara’nın neredeyse yarısı tatilde idi. Bu tatil boyunca Ankara’da idim. Yollar
bomboştu, trafik sıfırlanmıştı. Dükkanlar da boştu. Dolayısıyla, bu 29 Ekim  kutlamasına Ankara’dan eksik katılım olduğunu itiraf etmek gerekiyor. Tatil olmasaydı, toplanan kitleler bunun en az iki katı olacaktı. Başkente çeşitli il ve ilçelerden miting için gelecek kafileler, daha terminal çıkış noktalarında polis ve jandarma tarafından durduruldu. Otobüslere ve yolculara emir (!) iletildi. Belgeyi özetliyorum:
“İçişleri Bakanlığı’nın 27 Ekim tarihli yazısı ve Ankara Valiliği’nin yasaklama kararı ile, Ankara’da gerçekleştirilmek istenen eylemle ilgili alınan yasaklama kararı doğrultusunda, bahse konu grupların illerden çıkışlarına izin verilmemesi talimatı verilmiş olup, bu talimatın ve yasaklama kararının tarafınıza tebliğ ve tebellüğ edildiğine dair işbu tutanak okunarak, birlikte imza altına alınmıştır.”
Yolculara, otobüs şoförlerine ve sahiplerine imza ettirilmek istenen tutanağın son bölümü böyleydi.
Yolcular bunu imzalamayı reddetti.
Yola çıkmayı başaran otobüsleri bu kez trafik polisi durdurdu. Ceset torbası, ecza dolabı, şoförün sigorta kartı ve daha bir sürü şey soruluyor, biri bile olmayınca yola izin verilmiyordu. Üstelik, Ankara’ya ulaşmayı başaran otobüsler başkent girişinde durduruldu ve giriş izni verilmedi.
Yaşananlar tam bir faşizan uygulamalar silsilesi, diktatörlük özentisi idi.
Bu durumda olan onbinlerce kişi Ankara’ya gelemedi, gelse bile giremedi.
Bunlar, o görkemli kutlamanın bir anlamda eksik kalan bölümleriydi.
Milletten korkan iktidar, milletin bayramına rağbetin az olmasını sağlamak için elinden geleni yaptı, yine de başaramadı.
* * *
Sevgili okuyucularım, önümüz 10 Kasım. Bu yıl 10 Kasım, cumartesi gününe denk geliyor. Yani yine bir tatil günü ama bu kez insanlar uzun bir tatilde olmayacak.
Şimdi ben diyorum ki, “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın eksik kalan bölümleri, 10 Kasım Cumartesi günü Anıtkabir’de tamamlanmalıdır.”
Değil Tayyip hükümeti, hiçbir hükümet, o gün kitlelerin Anıtkabir’de olmasını yasaklayamaz, 29 Ekim’de olduğu gibi baskı uygulayamaz.
Anıtkabir’e gelmek üzere Türkiye’nin dört bir yanından yola çıkacak otobüsleri hiçbir güç engelleyemez. Anıtkabir’e insanların girmesi yasaklanamaz. 10 Kasım Cumartesi günü belli bir saatte oraya en az 200 bin yurtsever insanımız gelir, Atatürk’ün manevi huzurunda saygı duruşunda bulunur. Kimileri çiçek bırakır, kimileri ruhuna bir Fatiha okur.
Şimdi ben burada, Türkiye’nin dört bir yanındaki o görkemli 29 Ekim kutlamalarını örgütlemeyi başaran sivil toplum kuruluşlarına bir çağrıda bulunuyorum:
“Artık sıra geldi 10 Kasım gününe… Bay Abdullah Gül, Tayyip, Necdet Bey falan o göstermelik protokol ziyaretlerini yapsınlar. Siz örneğin saat 13.00 için yine örgütlenin, kitlelerin o gün Anıtkabir’de buluşmasına önderlik edin.
Bu kez hiçbir güç yasak koyamaz, kısıtlama getiremez, insanların üzerine su ve biber gazı sıkamaz.
Anıtkabir’e yasak koymak ve gaz sıkmak biraz sıkar!”
Önümüzdeki günlerde sizleri bu konudaki gelişmelerden haberdar ederim.
Herkes 10 Kasım için Ankara’da olmaya, Atatürk’ün huzurunda düzenlenecek görkemli şölene katılmaya şimdiden hazırlansın.
* * *
Emin Çölaşan’ın bu bölüm için kısa notu: Eğer 10 Kasım Anıtkabir yürüyüşü için endişe edenler varsa, birileri milletin üzerine yine gaz ve su sıkılacağını
düşünüyorsa, yapılması gereken şey basittir! Ellerinizde Türk Bayrakları ve
Atatürk posterleri yerine “Sayın (!)” Abdullah Öcalan posterleri ve Kürdistan paçavraları olsun!
İşte o zaman size hiç kimse dokunmaz!
Hayrünisanım-Eminanım
Hipodromda protokol için düzenlenen Cumhuriyet Bayramı törenlerinde, Tayyip’in yanında türbanlı eşi Eminanım nedense yoktu ama, örtünme görevini Hayrünisanım ve ötekiler üstlenmişti.
Şeref tribününde ilk kez türbanlılar yer almıştı.
Aynı saatlerde Ulus Meydanı’nda bayram kutlaması yapan kitlelerin üzerine biber gazı ve su sıkılırken, kulaklarında sorun olan Abdullah Bey’in rahatsızlığı artmasın diye jetler yüksekten uçuyor, marşlar kısık hoparlörden çalınıyordu.
Hey gidi günler, nerelerden nerelere gelmişiz!
Beyefendiye alınmış olan son model özel makam aracını da ekranlarda gördük. Böylesinin Obama’da bile olduğunu sanmıyorum. Eee, devlet malı deniz!..
Aynı gece Çankaya Köşkü’nde Bay Abdullah Gül tarafından düzenlenen resepsiyonda, beyefendinin türbanlı eşi Hayrünisanım da kutlamaları kabul ediyordu.
Onun önünden geçip tebriklerini sunanlar arasında Genelkurmay Başkanı Necdet Bey ve öteki komutanları görünce nasıl sevindim bilemezsiniz!
Artık devir değişmiş,
Genelkurmay bile başarıyla devşirilmişti!
* * *
Ancak beni mutlu eden bir başka gelişme daha vardı. Hayrünisanım ile Eminanım’ın el ele, kol kola fotoğraflarını gördüm. Biliyorsunuz, araları pek iyi değildir. Birbirlerinden hoşlanmazlar. Aralarında rekabet vardır. Bu yüzden de, birinin
olduğu yere öbürü gelmez. Örneğin hipodrom töreninde ev sahibi olan Hayrünisanım’dı ve Eminanım orada yine yoktu.Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’na da katılmazsa çok ayıp olacak, kahrolası dedikoducular yine
piyasaya çıkacaktı! Mecburiyetten gelmek zorunda kaldı.
Aralarındaki kara kedinin yok edilmiş olmasını dilerim!
Düşmanlar çatlasın da patlasın!
Hayrünisanım-Eminanım ikilisi yeniden küsmedikçe, araları iyi oldukça, Türkiye’nin sırtı yere gelmez!
Ekonomi düze çıkar, maaşlara zam gelir, borsa zıplar, Esad rejimi çöker, terör biter, PKK bile AKP’ye katılır!
Cumhuriyet, Hayrünisanım ve Eminanım sayesinde her geçen gün ileri gider!..
Karşımızda ne ABD kalır, ne Esad, ne de Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılanlar, İstanbul’da uluslararası tenis turnuvası final maçı sonrasında Tayyip’in bakanlarını yuhalayan (Tayyip’in dünkü deyimiyle) “Terörist ve holiganlar!”
* * *
Çankaya Köşkü’nde, Mustafa Kemal Atatürk’ün makamında önceki gece kutlamalarını ilk kez türbanla yapmayı başardılar.
Tarihi bir gün oldu!
Başta Genelkurmay Başkanı Necdet Bey olmak üzere onların önünden geçip “Cumhuriyet kutlaması (!)” yapan tüm komutanlar, sergilenen bu siyasi oyunun acaba farkında mıydı, değil miydi?
Olanları içlerine sindirdiler mi?
Komutanlarımızı ben de kutluyorum, daha nice başarılar diliyorum!

http://sozcu.com.tr/bu-kez-10-kasimda-anitkabire.html

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget