Sırat Köprüsü’nde - Mümtaz Soysal

Sırat Köprüsü’nde - Mümtaz Soysal
İNANÇLARA göre, dün evlerin en değerli sandıklarından çıkarılmış bembeyaz tülbentlerle gözleri bağlanıp dualarla kurban edilen koyunlar yine inançların mukadder bildiği yolculukta hepimizi sırtlarına bindirip “sırat köprüsü”nden geçireceklerdir. O köprü günahsızların cennet yolu üzerindedir; ama altında günahkârlar cehenneminin iblisleri kaynar su kazanlarını fokurdatırlar.
“Dini” dediğimiz bayramlar gibi “milli denen bayramların da, sevinçleriyle dinlencelerine eklenen dersleri ve uyarıları vardır.
Rastlantıya bakın ki, bu yıl iki bayram da yan yana, hatta tam uç uca kutlanıyor. Sözcüğe alışmamış kulaklara tuhaf gelebilir ama bunda bir “keramet” olsa gerek. Kurban Bayramı’ndan Cumhuriyet Bayramı’na doğru giderken, her ikisinin de temelinde yatan inanç ya da iman kavramının rolü üzerinde mutlaka durmalıyız.
Gerçi, böyle bir kavramın açıklanmasını ince eleyip sık dokuyucu bir yaklaşımla teorik, teolojik ve semantik açılardan ikiye, hatta daha da çok fasıllara bölerek aralarındaki farkları ayrı ayrı irdelemek de olabilir ama halkımızın davranışlarını çözümlemede en azından “uhrevi” ve “ulusalcı” yaklaşımlar arasında derin bir kaynaşma bulmak mümkündür. Harb-i Umumi’nin Çanakkalesi’nde ve İstiklal Harbi’nin Sakaryası’nda aynı tutumlar, iliklere işlemiş aynı bağımsızlık inadı ve istilacıyı yenmeden asla yaşanılamayacağının inancı yatmıyor mu? Örneğin, acaba başka hangi toplumda “şehitlik” kavramı bizde olduğu kadar anlam ve özveri yüklüdür? O kavram, din kardeşi saydığımız başka halkların hangisinde bunca tarihsel ve aynı zamanda çağdaş yükle bu ölçüde içselleştirilmiştir?
Şöyle bir düşünürseniz iyi ki öyle olmuş. Çünkü, başkalarıyla kıyasladığımızda bizlere özgüymüş gibi gelen bu “tek” sayılabilecek türden niteliklerimizin olduğuna inanmak, hem kendi aramızda birbirimizle şimdi geçinebildiğimizden daha iyi geçinmeye hem de çeşitli alanlarda şimdiye kadar başardıklarımızdan fazlasını başarmaya doğru çekebilir belki bizi. Keşke çekse. O zaman başarısızlığı benliğimizle çelişkili bulur ve bunca övünüşten sonra kendi gözümüzde yok sayılmamak için daha çok çalışırız.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget