Cumhuriyet'e Sahip Çıkmak
AKP’nin Cumhuriyet yönetimine ve onun kuruluş felsefesine samimi olarak bağlı olmadığı biliniyordu. Ancak hangimiz, AKP’nin giderek Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos bayram kutlamalarını adım adım yasaklamaya cesaret edebileceğini düşünebilirdik; hangimiz bu bayramlarda Atatürk’ün heykeline çelenk konmanın yasaklanacağını aklımızdan geçirebilirdik? Cumhuriyet ve Atatatürk karşıtlığının bu kadarı, eminim ki çoğumuzun aklına gelmemiştir.
Türkiye Cumuriyeti’nin kuruluş bayramı olan 29 Ekim’de, Türk halkının bu büyük bayramını, sevincini coşkuyla kutlaması ve yaşamasından daha doğal bir hak olabilir mi? Bu kutlama, tabii ki bu mutlu günü bize yaşatan başta Mustafa Kemal Atatürk’e ve bu devrimin başarılmasında emeği geçen herkese duyulan şükran ve yurtseverlik görevi değil midir?
Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlarının işbirliği
Dünya yüzünde, kendi ulusal değerlerine ve bayramlarına karşı çıkan, bunları yok etmek isteyen bir başka ülke yönetimi olduğunu bilenimiz, duyanımız var mıdır? Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’daki tüm bağımsız ülkelerin, kendine özgü ulusal bağımsızlık, ulusal kurtuluş, cumhuriyetin ilanı gibi ulusal bayramları vardır ve bunlar çok yönlü etkinliklerle kutlanırlar.
Atatürk’e, onun önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine, temel ilkelerine ve öncelikle de ulusal devlete öteden beri karşı olanlar, başta ayrılıkçı güçlerdir. Bunlar, ülkemizde, PKK ve yandaşlarıdır. Her fırsatta “ulus devletin” yanlış olduğunu, buna son verilmesi gerektiğini vurgularlar. Peki günümüzde ulus devlet olmayan tek bir ülke var mıdır, biçiminde bir soru yöneltseniz, yanıt veremezler.
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve onu bir bütün olarak bir arada tutan ulus devlet felsefesinin simgesidir, çimentosudur. Hedef, bu simgeyi zedelemek ve hatta olanak elverdiğince yok etmektir. Ayrılıkçı Kürtçülerle, temelde hâlâ hilafet yanlısı ve bu nedenle de Cumhuriyet karşıtı olanlar, bu ortak hedefte bir olmakta ve farklı iki cephede ortak tavır sergilemektedirler.
Bu iki kesim de, Cumhuriyet yönetiminin temel ilkelerine, onun temel taşıyıcı unsurlarına ve onun kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk’e özde düşmandırlar. Bir farkla, PKK ve yandaşları bunu çok açıkca dillendirdikleri halde, Cumhuriyet karşıtı din tüccarları bu amaçlarını olabildiğince saklamaktadırlar. Hatta açıklamalarını utanmadan Atatürk’ün posterlerinin ve resimlerinin önünde yapmaktadırlar.
Ancak, AKP aldığı yüzde elliye varan oya güvenerek adım adım Cumhuriyetin bayramlarını yasaklamaya, bu kutlamaları yasadışı etkinlik durumuna sokmaya, giderek unutturmaya çalışmaktadır. Böylece de, AKP’ye muhalif olanların birlikte güçlü tepki gösterebilmeleri engellenmektedir.
CHP artık güçlü bir muhalefet olduğunu kanıtlamalıdır!
CHP, Ankara’da Cumhuriyet yürüyüşüne getirilmek istenen yasağa karşı nihayet gerçek bir muhalefet partisi tavrını ortaya koyarak 29 Ekim günü Ankara’da eski Meclis binası önünde, Cumhuriyet yürüyüşüne başlanacağını resmen ilan etmiştir. Böylece Atatürk’ün bizzat tanımladığı bu en büyük bayramın, halkla birlikte kutlanmasının engellenemeyeceğini kesin bir dille vurgulamıştır.
CHP artık Cumhuriyet düzenini ve onun temel ilkelerini adım adım yok etme, ulusal bayramları yasaklama ve Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan saldırılara kesin bir politikayla karşı çıkmalıdır. Cumhuriyetçi, yurtsever ve Kemalist düşüncedeki halkımız ve örgütlerimiz, ana muhalefet partisi olarak özellikle CHP’den bu büyük potansiyelin mobilize edilmesini beklemektedir. CHP, muhalefetini yalnız parlamento içi çalışmalarla sınırlı tutmamalıdır. CHP, AKP politikalarından büyük ölçüde rahatsız olan kitlelerin yanında, gerekirse önünde yer alarak AKP’nin bu politikalarını, protesto yürüyüşleri, toplantılar, konferanslar ve değişik etkinliklerle deşifre etmelidir. CHP’nin halkla bütünleşmesi ve halkın gücünü yanında görmesi ancak bu etkinliklerle gerçekleşecektir.
Prof. Dr. Hakkı Keskin/Cumhuriyet
Yorum Gönder