Başbakanın talimatı: Daha sert davranın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yapacağını yaptı ve 37 legal kuruluşu “yasadışı terör örgütü” olarak niteledi. Aslında o günün bilinmeyen bazı gerçekleri de var. Kutlamayı düzenleyenler polis tarafından alınıp götürülebileceklerini, nezarette tutulacaklarını dikkate almış rahatsızlıkları olanlar yanlarına ilaçlarını, giyeceklerini de almışlardı.
Muğla’dan Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen Kadir Ay, bayram sabahı saat 05.00’de binlerce polisi görevlendirmişti. Ulus’tan Anıtkabire yürümek isteyenleri tazyikli su ve biber gazıyla durdurmak isteyenler polis barikatını yıktı.
Yürüyüş başlayınca “Başbakan barikatların kaldırılmasına izin verdi” iddiası ortaya atıldı. Başbakanın “barikatı kaldırın” emri kesinlikle olmadı. Cumhurbaşkanın da “barikatı kaldırın” emri olamaz. Olan, halkın barikatları yıkmasından başka bir şey değildi.
Bayrakla anıtkabire gitmeyi engellemek ne kadar üzücü bir durumsa, aralarında Emniyet Müdür Yardımcısı Mahmut Azmaz’ın da bulunduğu10 polisin, bazı vatandaşlarımızın yaralanması da o kadar üzücüydü.
“Yasaklanan yürüyüş” başbakana rağmen yapılınca, ilin asayiş ve güvenliğinden sorumlu Ankara Valisi Alaattin Yüksel ve Emniyet müdürü Kadir Ay’ın zor durumda kaldığı Başbakanın “polis görevini yapmamıştır, yapamamıştır” sözleriyle ortadır. Başbakanın sözleri, bundan böyle polisin daha sert davranacağının da işareti oldu.
Gaz yiyenler, Cumhurbaşkanlığı’nda
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetine önce “unutulan” sonra ilave edilenler arasında Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker ve genel sekreter Hasan Erçelebi de vardı. Onları, Ulus’ta görmüştüm. Masum Bey, “çok gaz yedim ama fazla etkilenmedim” diyor ve bunun sırrını da “Biber gazı sıkılınca yüzünüzü yıkamanın yanında en çok yapmanız gereken sık sık burnunuzu silmek olmalıdır” sözleriyle açıklıyor.
Masum Türker bunları anlatırken hemen önümüzde “Asrın bağış yolsuzluğu”ndan yargılamasına başlanacak kişinin, Cumhurbaşkanının eşinin elini sıkmadan geçişine, o kişinin eşinin de Cumhurbaşkanının elini sıkmadan, sadece bayan Gül’ün elini sıkıp yürüdüğüne tanık oluyoruz.
“Toplum Yararına Çalışma Programı” kapsamında Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ve Suruç ilçelerinde işe alımların kura ile değil, AKP il ve ilçe teşkilatının onayladığı listelerdeki kişiler olduğunu bu köşede açıklamıştık. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i görünce sordum. Bakan, “Suruç ve Ceylanpınar’da işe alımları iptal ettim. Valiye, iş başvurusunda bulunanlardan kur’a ile alımların yapılması talimatını verdim” dedi. Dileriz, benzer haksızlıklar Devletin başka kurumlarında da yapılmaz…
Adalet Bakanı: Niyet önemli
66 cezaevinde 667 PKK’lı tutuklu ve hükümlünün açlık grevi devam ediyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in tek başına açlık grevini bitirmesi mümkün değil. Çünkü, açlık grevlerinin nedeni cezaevi koşulları değil, PKK’lıların siyasi taleplerinden kaynaklanıyor. İ
Açlık grevlerinin bitirilmesi konusunda Bakan Ergin, “Karşı tarafın niyeti önemli. Niyet iyi olursa çözülmesi de kolay olur” görüşünde. Şu anda, açlık grevlerine müdahale pek düşünülmüyor. AKP Milletvekili Nabi Avcı’ya göre “müdahale hakkı” doğdu. Avcı, sohbetimizde açlık grevinde bulunanların “canlı kalkan” olarak kullanıldığına dikkat çekiyor.
Başbakan “ne açlık grevi, onlar yiyip-içiyorlar” diyor. Cumhurbaşkanı, “Grev ciddi konu, Bir an önce sonuçlanmalıdır” diyor. Yani, Cumhurbaşkanıyla, Başbakan yine farklı düşünüyor, farklı konuşuyorlar.
Köşk davetine katılanlar arasında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekilleri Sırrı Sakık, Ahmet Türk, Hasip Kaplan da bulunuyordu. Resepsiyonda garsonlar Gölbaşı Otelcilik Okulu öğrencileriydi. Onların ikram ettikleri leziz yiyecekler, tatlılar eşliğinde açlık grevleri konuşuluyordu. Ortak kanı: İstenilenlerin yerine getirilmesinin ise çok zor hatta imkansız …
Bahçeli: İyi gözükmüyor
CHP milletvekillerinin katılmadığı köşk davetine, MHP’liler büyük ilgi gösterdi. Genel Başkan Devlet Bahçeli, milletvekilleri Mehmet Şandır, Faruk Bal, Lütfü Türkkan, Oktay Öztürk, Ruhsar Demirel, İsmet Büyükataman, Haluk Ayan da, Bahçeli’yi yalnız bırakmadılar.
Bahçeli’ye, “Türkiye’nin gidişatı nasıl?” diye sorduğumda “İyi gözükmüyor. Her gündemi kaosa, krize dönüştürme çabası var” diyor. Söz kutlamalara geldiğinde şunları söylüyor:
“Köşk davetine CHP Genel Başkanı da katılmalıydı. Cumhuriyet, hepimizin cumhuriyetidir. Törenlere gölge düşürülmemeliydi. Anıtkabir yürüyüşünü yakından takip etmedik. Ancak yürüyüş yapmak isteyenlere karşı hoşgörülü olunmalıydı.”
4 Kasım’da MHP kongresi var. Çok adaylı MHP cephesinin hayli hareketli olduğunu belirtelim. Adayların birbirlerini “cemaatçilikle”, “AKP ile işbirliği yapmakla” suçlaması da artık olağan hale geldi…
Evet, Cumhuriyetin 89. yıldönümünde AKP açısından “ilk”ler yaşandı. Bakalım 90. yılında neler göreceğiz…
Yorum Gönder