Şu balyoz sözünü ilk kez nerede duydum?
Başbakan Tayyip Bey’in arabasının kapıları kilitlenmişti. Ne içerden, ne dışardan bir türlü açılmıyordu. Ne kadar uğraşsalar boşuna! Başbakan içerde kalmış, sıcaktan boğuluyordu. Dakikalar geçti, yapamadılar. Camları, kapıları kırmak gerekiyordu. Çare neydi, bir balyozla kapıları kırıp Başbakan’ı mahkûmluktan kurtarmak!..
Başbakan’ın durumunu gören bir koruma polisi koştu gitti, ilerdeki inşaattan bir balyoz kaptı getirdi. Balyozla arabanın camını parçalayarak kilidi açtı, Başbakan’ı kurtardı.
Balyoz sözü günlerdir, aylardır gündemde!.. İnsanların bir araya gelerek bir çeşit balyoz olmaları mı? Doğrusu bu tür balyozlar gerçektekilerden daha güçlü, daha etkileyicidir. Mahkemeler dolusu balyoz sesleri, yargılamaları!
Balyoz adında bir örgüt kurmuşlar, iktidarı silah zoruyla devirmeyi planlamışlar! Şöyle bir olayın yaratılması şüphesi varmış. Kuşku, gerçekten daha önemli midir? Hiçbir delile, belgeye, söze, konuşmaya dayanmayan şüphe varmış!.. O zaman duruşmalar, mahkemeler, ağır cezalar, on yıl, yirmi yıl...
***
Koskoca bir kitap yazmış, emekli Orgeneral Ergin Saygun:
“Türk Ordusuna Balyoz”...
İnecek yeri bulmuş balyozcular, Türk subayı, Türk generali!.. Bir indirdiler mi soluğu hücrelerde alırsın! Aylar yıllar geçer, seni orda unuturlar. İstediğin kadar bağır, ‘ben ne yaptım’ de dur...
Sayın Saygun kitabında şöyle bir ayrım yapmış: Komplo düzeni, suç ve suçlu yaratmak, balyozun yaratılması, yeni ihbarlar, yeni dalgalar, yeni suçlar, asimetrik savaşın şiddetlendirilmesi, TSK’ye ve cumhuriyete balyoz, ABD’nin TSK’yi hizaya getirme planı, Türkiye’nin AB hülyası, terörle mücadelede yanlışlar ve doğrular, ABD ve AB; vb. vb. vb...
“Bu notlar bir hatırat veya otobiyografi değildir. Edebi bir eser hiç değildir. Aslında yayımlanmak için de yazılmamıştır.” Ama yayımlanmıştır işte. Kitabın yazarı Orgeneral Ergin Saygun “Bazı şeyleri henüz ‘zaman varken’ bir an önce kâğıda dökmeye karar verdim” diyor. Bu notları hastanede tedavi görürken yazmış, çoğu zaman kalem tutacak durumda da değilmiş. “Kalkıp oturacak hale gelince kendim de yazmaya başladım... Yazdıklarım olayların ve gelişmelerin benim bildiğim, hatırladığım şekliyle takdimidir. Hiçbir şeyi tahrif etmedim, değiştirmedim, kendiliğinden uydurmadım. Hiç kimseyle hesaplaşmak, hiçbir kimseyi kötülemek veya korumak gibi bir amacım da yoktur.”
Orgeneral Saygun’un “Balyoz” kitabı bir belge değerindedir. Yaşanmış bir acıdan, çok daha önemli, çok daha tarihsel bir değeri olan...
Yorum Gönder