Yarın “Türkiye Cumhuriyeti”nin kuruluşunun 89’uncu yılını kutlayacağız... “Ulusal onur”umuz, kuşaktan kuşağa “varlık güvencemiz cumhuriyetimiz”i, bağımsızlığımıza ve çağdaş uygarlık hedeflerimize duyduğumuz “özlem” ve“coşku”yla kucaklıyoruz.
Aynı özlem, hiç kuşkusuz “28 Ekim 1923”te doruklardaydı.
Bağımsızlığımızı destansı Kurtuluş Savaşımızla kazanmış; ancak “kurumsal kimliği”ni pekiştir(e)memiş; çağdaş uygarlığa “devrimci” adımları atacak bir yönetim yapısına henüz kavuş(a)mamıştık.
Mustafa Kemal, bu yeni düzeni “Neue Freie Presse” muhabirine bir ay önceden şöyle açıklamıştı: “Yeni Türkiye Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun ilk maddelerini tekrar edeyim. Hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir. İcra kudreti, teşriî salâhiyeti milletin yegâne hakikî temsilcisi olan mecliste tecelli ve temerküz etmiştir. Bu iki kelimeyi bir kelimede hulâsa etmek kabildir: Cumhuriyet.” (27 Eylül 1923)
Derken haberler Türk basınına da yansıdı. Atatürk’ün 7 Mayıs 1924’te “Cumhuriyet” adını koyduğu “Yeni Gün” gazetesinin sahibi ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Yunus Nadi, 8 Ekim’deki yazısında diyordu ki: “Cumhuriyet idaremiz tasrih ve yakında ilân olunacaktır.”
Nitekim 28 Ekim’de kurmaylarını Çankaya’ya davet eden Gazi, yeni rejim için “vaktin geldiği”ni söyledi. İsmet İnönü’yle hazırladıkları anayasa teklifinin 1’inci maddesi “Türkiye Devletinin hükümet biçimi Cumhuriyettir” şeklindeydi.
VE 29 EKİM GÜNÜ
29 Ekim’de saat 10.00’’da toplanan “Halk Fırkası” teklifi uygun buldu; TBMM’nin 18.00’deki oturumunda ise “Kanun-u Esasi Encümeni”nin oya sunulan mazbatası şöyleydi: “Hâkimiyetin bilâkaydüşart millete aidiyeti ve idare usulünün mukadderat-ı milleti bizzat ve bilfiil idare etmek esasına müstenit bulunması zaten ‘Cumhuriyet’ demektir. Saltanat-ı ferdiyeyi kat’iyyen dâfi olan bu kelimenin istimali ve Türkiye Devletinin şekli hükümet-i cumhurî olması hakkında Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun tavzih edilmesi hukuken ve maslahaten münasip görülmüştür.”
Açıklamanın ardından Kanun-u Esasi Encümeni Başkanı Yunus Nadi özetle diyordu ki: “Meclis egemenliği kayıtsız şartsız ulusal bir hükümet şekli kabul etmiştir; adı Cumhuriyettir.”
O gece 20.30’da birkaç çekimserin dışında 158 oyla cumhuriyet kabul edildi; 20.45’te de Mustafa Kemal ilk Cumhurbaşkanımız olarak seçildi. Gece yarısı hemen tüm kentlerde yankılanan top atışları da artık yeni bir dönemin başladığını ilan ediyordu.
Cumhuriyet Bayramımızı, Osmanlı Devleti’nde de bakanlık yapmış tarihçi Abdurrahman Şeref’in, TBMM Başkanı olarak 89 yıl önceki konuşmasını anarak kutluyorum. Meclis’in en yaşlı üyesi 29 Ekim 1923’te kürsüden diyordu ki: “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Kime sorarsanız sorunuz, bu, Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin...”
Yorum Gönder