Bu ülkede iyi halk var!
Bekliyor, bekliyor.
Uyanıyor.
Duyarsızlığını atıyor.
Kayıtsızlığından sıyrılıyor.
Tazyikli suya, biber gazına, polis ittirmesine, vali korkutmasına, Başbakan öfkesine aldırmayarak “Anıtkabirdeki Adam”a gitti.
Gördüklerini şöyle anlattı.
Demokrat değilmiş. Rol yapıyormuş. Tek adam olmak istiyor. Aklına koydu. Bütün iktidarı tek elinde toplayacak. Meclis’e girecekleri yine o seçecek. Partiyi yönetecekleri yine o belirleyecek.
Başkan olacak.
Başbakanı o atayacak.
Bize yalan söylüyor.
Koltuğu bırakmıyor.
Hem Cumhurbaşkanı yetkisi ve hem Başbakan yetkisini kendinde toplayacak.
Güçler ayrılığını kaldıracak.
Yasama, yürütme, yargı, basın, ordu, sermaye, üniversite, tarikatlar, cami cemaati, gençler, kadınlar, kamu kurumları, işçi sendikaları, memur ve emekli örgütleri, mezhepler hepsi ona bağlı olacak.
Ülkeyi diktatörlüğe taşıyor.
Xxx
Bu ülkede iyi halk var.
Gönlünü boşaltmıyor.
Bekliyor, bekliyor.
Uyanıyor
29 Ekim günü vali yasak koymasına, şehirlerden yola çıkan otobüslerle “evrak eksik, ceset torbası yok” diye durdurulup engellenmesine rağmen “Anıtkabirdeki Adam” a giderek; 10 yıldır içine attıklarını dışa vurdu.
Bu yürüyüş bir dışa vurmaydı.
Anıtkabirdeki Adam’a dediler ki:
Cumhuriyet’i de sakatlıyor.
Özgür bir ses istemiyor.
Fikir çeşitliğine kızıyor.
Özgürlük artışından korkuyor.
Seçilmiş padişah olacak.
İslam’ı da değiştiriyor.
Kaba bir İslam yorumu var.
Dini kendine uyduruyor.
Kendi din yorumunu okullarda “seçmeli din eğitimi” adı altında öğrencilerin körpe beynine yerleştirecek. Dindar gençlik adı altında tek tip insan yaratmaya çalışıyor.
Xxx
Bu ülkede iyi halk var.
Beynini salata yapmıyor.
Bekliyor, bekliyor.
Uyanıyor
29 Ekim gününü bekledi.
Uyandığını gösterdi.
Anıtkabirdeki Adam’a gittiler.
Şunları da eklediler.
Biz izliyor, görüyoruz.
Türkiye 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na güney komşusunda Esad’ın “ Suriye yanarsa ben de Ortadoğu’yu yakarım” dediği… Doğu komşusu İran’ın “Suriye’ye müdahale edilirse onun yanda savaşa girerim” diye ilan ettiği… Kuzey komşusu Rusya’nın başkanı Putin’in de “Suriye uçağında bizim askeri malzememize el koyanlar bedelini öder” diye tehdit savurduğu bir ortamda girdi. Sanki Türkiye; “Lübnanlaşma ve Yugoslavyalaşma batağına benzer” bir büyük felakete sürükleniyor.
Yugoslavya bölündü.
Parçalandı.
Lübnan yandı kavruldu.
Aynısı Türkiye’nin başına gelebilir.
Xxx
Bu ülkede iyi halk var.
Olacakları görebiliyor.
Beynini salata yapmıyor.
Gönlünü boşaltmıyor.
Bekliyor, bekliyor.
Uyanıyor.
29 Ekim’de barikatlar aşıldı.
Anıtkabir’deki adama gidildi.
Emek isteyen dirilişi gösterdi. 29 Ekim yürüyüşünde yarım bırakıp söylemediklerini seçimde sandıkta söyleyecek.
(uyan borusu)
Namaz kılan eleman aranıyor!
Namaz kılmanın kötü bir yanı yok. Ruhen ve fiziki açıdan bir çok iyilik sunan faydası sayılabilir. Ancak bugünün Türkiye’sinde “namaz kılmanın iş ilanlarına girmesi” çok anlamlı. Okuyucum Taner Sağlam, iş ilanlarına bakarken rastlamış, kesip bana da göndermiş; “Kimlik sahibi, sigara içmeyen, namaz kılan güvenlik personeli aranmaktadır. 2 gündüz 2 gece, 2 tatil 1000 TL artı yemek…” diye uzayıp gidiyor iş ilanı… Bu arada dünkü gazetelerde; son 12 yılda “işsiz sayısının çığ olup büyüdüğünü” anlatan bir haber vardı. Çalışacak bir iş bulamadıkları için İşsizilik Sigortası Fonu’ndan “işsizlik maaşı alanların sayısı 2000 yılında 5 milyon kişi iken 2012 yılında bu sayı 12 milyon işsize” ulaştı.
Yorum Gönder