İbadetlerin amacı nedir? - Eren Erdem
Binlerce yıllık pagan geleneği, Tanrıları memnun eden insanlar yarattı. Tanrıları memnun eden, bu uğurda memnuniyetsizliği mazur gören insan; aklın idrak sınırlarını aşan alışkanlıklar üretti.
İslam’ın direndiği Mekke dindarlarının inanış biçimi tıpkı böyleydi. Örnek verecek olursak, Hz.Muhammed’in babası doğduğunda, dedesi Abdülmuttalip’in ellerinde Mekke’nin tahta tanrılarının kanlı sunaklarına yatırılmıştı. Mekke’de, Allah’ı hoşnut etmek için ibadet etme alışkanlığı hakimdi. İşte, Hz.Muhammed tam olarak bununla savaştı. Tanrıları memnun etmek için yapılan ibadetler yerine, insanın kendisine yabancılaşmasını engelleyen, öze dönmesini sağlayan, olgunlaştıran ve rüşd basamaklarını tırmanmasını sağlayan devrimci ibadetleri yaşama ait kıldı.
Örnekleyecek olursak, Salat kelimesi bu noktada önemli bir yere koyulmalıdır. Kur’an çevirilerinde “salat” kelimesi görülen heryere “namaz” yazılır. Esasında bu hatalıdır. Bu yapıldığında, salat; sosyal bir kavram olmaktan ziyade bir tür tapınak ritüelline dönüşür.
Salat ve namaz ilişkisi
Kur’an’da namaz vardır. Fakat namaz, salat kelimesi; güneş hareketlerini içeren ayetlerde kullanıldığında ortaya çıkar. Hud Suresi’nin ilgili ayetleri, güneşin hareketlerinden bahsederken, salat kelimesi de kullanılır. İşte bu ayetlerde geçen salat, namaz olarak çevrilebilir. Bunun dışında kalan salat ise, “namazın sosyal boyutunu” teşhir eder. Bu yönüyle, Kur’an’da şöyle tanımlanır;
Hiç şüphesiz ki Ben, Allah’ın ta kendisiyim. İlâh diye bir şey yoktur, benden başka. O hâlde Bana kulluk et ve Beni anmak için salâtı ikâme et. (Tâ-Hâ/14)
Allah dışında bir belirleyicinin olmadığını idrak etmek için salatı uygula diyor ayette. Yani, Beyaz sarayın, doların, borsanın, altın ve gümüş paritelerinin, emperyalist yozlaşmanın insan hayatını belirlemesi karşısında, bu paradigmaya karşıt konumlanmak için salatı ikame etmekten bahsediyor. Bu nasıl bir salat’tır? Birçok meal bunu namaz olarak çevirir, lakin bu ayetin tefsiri başka bir ayette yapılmaktadır;
O, sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size salat edendir. O’nun melekleri de salat ederler. Ve O, mü’minlere çok merhametlidir. (Ahzâb/43)
Bize salat eden bir Allah ve O’nun melekleri...
Bu kısmı “geçiştirmek için” salavat getirme işi icad edilmiştir.” Salatı salavat yaparak, salat kelimesinin bu anlamı etkisizleştirilmiştir. Halbuki ayette ki salat “destek verme” manasına geliyor. Yani Allah bize salat ediyor/destek veriyor.
Salat ibadettir
O halde biz de Allah’a salat edeceğiz, yani destek vereceğiz. Nasıl mı? O’nun dışında ki tüm belirleyicileri yaşamımızdan çıkartarak. Yani devrimci olarak. Bu nedenle, tüm ibadetler; insanın devrimcileşmesini sağlamalıdır. Sağlamıyorsa, Kur’an’dan feyz alınmadan icra edilmiştir.
Namaz ve Salat arasında şöyle bir ilişki söz konusudur; Salat ibadettir. Yaşamın içinde icra edilir. Namaz ise nüsuktur. Mescidlerde icra edilir. Bu ikisi iç içe geçmiştir. Birini ötekinin önüne geçirmek doğru değildir. Namazı salat, salatı namaz yapmak hatalı olur. Biri eksik olduğunda problem doğar. Ama ekseriyetle salat, kişiyi olgunlaştırır. Namaz ise, disiplinize eder.
Yeryüzündeki cennet
Bugün ibadetlerin amacı “cennete girmek” halini almıştır. Çok doğru, insan cennete girmek için ibadet etmelidir. Ama evvela, yeryüzünde ki cennete girmek, akabinde ölüm ötesinde ki cennete girmek ülküsü olmalıdır. Yeryüzünde ki cenneti görmezden gelen, yeryüzünde sınıfsız ve sınırsız bir cennet inşa etme gayesi yüklemeyen bir namaz, salatsız bir namazdır. Ve maun suresinin eleştirilerine müstehak olmuştur.
Yeryüzünde cenneti inşa etmek için mücadele edenler, öldükten sonra cennet ile müjdelenmişlerdir. Etliye sütlüye dokunmayanlar mı? Zor...
Yorum Gönder