'Siz kimsiniz' diye başladı "Hangi ülkenin yurtseverisiniz" diye devam etti

Her yıl, Hazreti Muhammed’in Hicret’in 10. Yılında Hazreti Ali’ye hilafeti vermesiyle ilgili Gadir Hum bayramına bu yıl CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan davet edildi.
Ehli Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı’nın ev sahipliği yaptığı Hatay’daki kutlamalarda bir konuşma yapan Tarhan, önemli mesajlar verdi.
Konuşmasında iktidara çatarak, halk istemediği halde zorla kendi markalarını taşıyan fabrikasyon cemevi yapmaya kalkışanlar olduğunu söyledi. Adaletin gösterişli adliye saraylarından ibaret olmadığı gibi, inancın da sadece inşaattan ibaret olmadığını belirten Tarhan, “Çoğunluk gücü ne kadar yobazca kullanırsa, azınlık o kadar masumlaşır ve dostlarım, masumiyet mahşeridir,” diye konuştu.
15 binden fazla insanın katıldığı bayramda halka hitaben konuşan Tarhan, inanç anlayışının renk değiştirdiğini savundu. Sapkın dış politika tercihleriyle yüz yıla yakın süredir cumhuriyetin barışa ve işbirliğine dayalı deneyiminin bir kenara itildiğini belirten Tarhan, sığ bölge siyasetinin iktidarın elinde patladığını söyledi.
"İSLAM'DA MUAVİYECİ-EMEVİ YORUMUNU ESAS ALDILAR"
Konuşmasında Ehl-i Beyt anlayışı üzerinde duran Emine Ülker Tarhan, “Atatürk sayesinde ülkemizde dev bir Ehl-i Beyt anlayışı tarihe damgasını vurdu. Önemli olan, bu topraklarda buluşup kaynaşmaya gelmiş insanların ayrı tutulmadan bir hanenin halkı olmasıydı. Birlikte yaşamayı sürdürme iradesiydi bizi bir arada tutan ve çok önemliydi. O zor zamanlarda, her kopan toprak içimizden birinin ata toprağıydı; evleri, aile büyüklerinin mezarları, köyleri ve hepsinden önemlisi anıları o kopan parçalarla gidiyordu ellerinden. Her birinin canından bir parça can kopuyordu. Bu ister Balkanlar’da, ister Kuzey Afrika’da, Kafkaslar’da olsun ne fark ederdi ki, her kopan parçadan, bin bir acıyla yollara düşüp Anadolu’ya sığınanlar bu ülke toprağını ‘son kale’ olarak görmüşlerdi, İşte bu yüzden, onca acının ardından, düşünüle düşünüle, kurgulana kurgulana taammüden ‘ırkçılığın’ hedeflenildiğini düşünmek kabul edilemez,” şeklinde konuştu.
İslam’ın en Muaviyeci-Emevi yorumunu esas alarak Orta Doğu’nun gerici mihraklarıyla bir gelecek kurgulandığını kaydeden Tarhan, dinin acımasızca, tüm süreci meşrulaştırmak ve insanları kutuplaştırmak için kullanıldığını belirtti.
"BİZİ YÖNETENLER HANGİ ÜLKENİN YURTSEVERİ"
Tarhan şöyle devam etti:
“Dün kendini ‘statükoya karşı savaşan mücahit yenilikçiler’ olarak tanıtıp Batı’yı ve ”Yetmez Ama Evet”çileri kadıranlar, bugün çoktan ‘gericiliğin statükosunu’ oluşturmuşlardır. Ama hiçbir statüko toplumsal yaşamın dinamiğine karşı direnemez. ‘Gerici statüko’ mutlaka çatırdayıp dağılacaktır. Değişim ve ilerleme, ilerici kadrolar ve politikalarla gerçekleşebilir ancak. İşte bu yüzden sizler dünyayı algılayışınız, bin yıldan süzülmüş deneyimleriniz, hoşgörü ve insan odaklı bakış açınızla geleceğe umutla bakmamızı sağlıyorsunuz.”
İktidarın, Türkiye sınırları içinde mağduriyet kalmayınca Mısır’dan ve Suriye’den mağduriyet ithal edip savaş istediğini söyleyen Tarhan, “Neden bizi Suriye, Irak, İran’la düşman etmeye çalışıyorlar, onun da cevabını CIA’nın eski Ortadoğu Bölge Şefi veriyor: ‘Sünni-Şii savaşını tetikleyelim. Biz Amerikalılar niye ölelim ki? Bırakalım Müslümanlar birbirlerini öldürsünler,’ dedi mi? Şimdi bizi yönetenlerin hangi ülkenin yurtseverleri olduğunu bulun bakalım,” dedi.
Vatan savunması dışında savaşın cinayet olduğunu belirten Tarhan, “Siz kimsiniz ki, emperyalizme karşı yazdığımız destanla, Çanakkale ile komşu ülkeye müdahaleyi aynı kefeye koyarsınız?” diye konuştu.
“DEMOKRASİ PAKETİNİN GELİŞİ ÜÇÜNCÜ KÖPRÜNÜN İSMİNDEN BELLİ”
Tarhan, Ortadoğu bölgesinde bir savaşın acımasızlığından söz ederek, AKP ile El Kaide ittifak kuvvetlerinin başını çektiği bir savaşta kadınların perişan olacağını vurguladı. Savaş ekonomisini göze alan Başbakan’ın Gezi direnişinin ekonomiye zarar verdiğini söylemesine değinerek, “Zarar mı dediniz? Can alınmasıdır zarar, zarar o yiten genç canlardır ve netice şu; biz, Anadolu’nun kadınları, kızlarımızı da oğullarımızı da koruyacağız, onların başkalarının güç ve servet savaşına kurban edilmelerine izin vermeyeceğiz. Muazzam bir kötülükle ancak cesaretle ve mütevazı ahalinin iyiliğiyle başa çıkılabilir ve özellikle de kadınlar, biz onlarla başa çıkabiliriz,” şeklinde konuştu.
Demokrasi paketinin gelişinin 3. Köprü isminden belli olduğunu kaydeden Tarhan, paketin şiddeti meşrulaştırma, totaliterleşme, Türk ulusunu yok etme paketi olduğunu savundu.
Tarhan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bakın, o hangi ekmeği yiyeceğimizden, kaç çocuğun nasıl dünyaya getirileceğine kadar, tüm konuların sahibi o. Ama diğerlerine konuşmak, söylemek yasak. İnanılmaz bir düşünce derinliği ve kavrayış zenginliği yaratmış bu topraklarda gençlerden kadük bir ‘iletiş dili’ isteniyordu. Hem kindar hem dindar olmaları, kızların evlilik, erkeklerin ise sadece emeklilik hayalleri kurmaları isteniyordu. Ellerinde bir ahlak metre kızlı erkekli oturanların mesafesini, etek boyunu ölçüyorlardı. Hem çok çocuk istiyor hem hamile kadınları sevmiyor, sokağa çıkmasını istemiyorlardı. Göğe yaklaşmayı gökdelen dikmek sanıyorlardı.
Gezi direnişine de değinen Tarhan, polislerin gazlamaktan, coplamaktan yorgun düştüklerini, halka neredeyse polise yardımcı olun, kendi işkencenizi kendiniz yapın demeye kadar işi vardırdıklarını söyledi. Ali İsmail Kormaz’ın ayağına takılan çelmenin insanlığa atılan bir çelme olduğunu belirten Tarhan, “O çelme olmasaydı Ali İsmail oradan koşarak uzaklaşacak ve belki ertesi gün annesine sarılabilecekti,” dedi.
“BİZE HALÂ KEFEN EDEBİYATI YAPIYORLAR”
Tarhan sözlerini şöyle tamamladı: “Evet, bunca ölüme, organ kaybına, kaç yerden kırılmış bacaklara karşın, bize hala kefen edebiyatı yapıyorlar. Oysa bakar mısınız, asıl eli sopalı adamların çocuklarımızı döverek öldürdüğü sokaklarda, istihbaratın üzerimize salındığı, karanlık adamlar tarafından fişlendiğimiz, gençlerin zarar görmemesi için TOMA’nın önünde oturmaktan soruşturmaya uğradığımız bugünlerde asıl kefeni giyip yola çıkan onlar değil, sizsiniz, biziz, çocuklarımız. Onların kefeni olsa olsa zırhlıdır, muhtemel ki kurşungeçirmez, hatta cebi bile vardır. Bizimki üçbeş metre bez, Anadolu’da bildik türden. Ve asıl biz bu basit kefenle doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz, bedeli ne olursa olsun, kaç kişi kalırsak kalalım. Çünkü siz de gayet iyi bilirsiniz ki, biz ölülerimizi sadece gömmeyiz, elleriyle diktiği ağaçlara göz koysalar da, arkasından yalanlar söyleseler de, biz ölülerimizi sadece gömmeyiz, yaşatırız da ve onların yadigarları için anıları için gerektiğinde mücadele de ederiz.”
Antakya’daki Bayram Kutlamalarına Tarhan’ın yanı sıra İP Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey, CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, CHP Hatay Milletvekilleri Mevlut Dudu, Hasan Akgöl, Refik Eryılmaz, Mehmet Ali Ediboğlu katıldı.
Odatv.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget