Irak’tan Suriye’ye geçmeye çalışan Aysel Tuğluk başkanlığındaki BDP heyetine, Kuzey Irak yönetimi izin vermedi! (gazetevatan.com, 8 Ekim 2013)
3 Ekim günü karayoluyla Türkiye’den Kuzey Irak’a giden BDP heyeti,
Erbil’de hükümet yetkilileriyle görüşmesine rağmen, Suriye’ye geçiş izni
alamadı. Heyet buna rağmen Irak’ın Peşhabur sınır kapısına gitti ve
geçiş için zorladı. Olmayınca 1 saatlik oturma eylemi yaptı.
Oldukça dikkat çeken bu gelişme, Tuğluk’un şu sözleriyle birlikte daha da anla kazanıyor: “Biz, Kürtler arasında kapıların olmaması gerektiğini göstermek için Irak üzerinden Suriye’ye geçmek istedik. Peşmergeler geçişimize izin vermedi. Bu tutum bizi üzdü.”
Peki, Barzani yönetimi neden bu çarpıcı kararı aldı ve Tuğluk’un “sınırları” zorlayan eylemine izin vermedi? Son bir aylık gelişmelere bakarak inceleyelim:
ERBİL BAĞDAT’A YANAŞMAYA BAŞLADI
1. Erbil’de yapılması planlanan Ulusal Kürt Konferansı bir türlü yapılamadı ve iki kez ertelendi. PKK ile Barzani arasında kuvvet mücadelesine dönüşen Konferans hazırlıkları sırasında, delege sayısı üzerinde bir türlü uzlaşılamadı.
2. AKP hükümeti ile Bağdat’a rağmen anlaşmalar yapan Barzani yönetimi, Maliki’nin Dicle Ordusu’nu kurarak birlik hedefli kararlılık ilan etmesi karşısında, mecburen Bağdat’a yakınlaşmaya başladı.
3. Kuzey Irak seçimlerinde KYB’nin güç kaybetmesi, GORAN’ın
seçenek olmaya başlaması ve İslamcı Kürt partilerinin sandalye sayısını
artırması, bölgenin kurulu düzenini sarstı ve ikili parti sistemine
dayanan yapıyı çatlattı. Bu durum öncelikle Bağdat’ın birlikçi
anlayışına yaradı.
SURİYE KÜRTLERİ BÖLÜNDÜ
4. Barzani’nin partisi KDP’nin Suriye kolu olan Suriye
Demokratik Kürt Partisi, Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi’nden ayrıldı!
(ANF, 26 Eylül 2013)
Suriye Demokratik Kürt Partisi Merkez Komitesi yaptığı yazılı
açıklamada, 15 partinin yer aldığı Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi’nin
Suriye muhalefetiyle yaptığı anlaşmasının Kürtlerin çıkarına ters
olduğunu, bu nedenle Meclis’ten ayrıldıklarını ilan etti.
Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi İstanbul’da 28 Ağustos’ta Suriye
Ulusal Konseyi ile anlaşmıştı. Yüksek Kürt Konseyi, anlaşmanın Kürtleri
bağlamadığını ilan etmişti.
5. İlginç olan bu süreçte çarpıcı bir ittifakın gelişmesiydi. Vladimir van Vilgenburg bu ittifakı Al-Monitor’da şöyle özetiyordu: “Kürtlerin en güçlü hareketlerinden ikisi, KYB ile PKK, Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’nin Suriye’deki nüfuzunu kırmak için güç birliğine gidiyor. Barzani,
bir süredir Türkiye’yle iş birliği halinde PKK’nin Suriye’deki
etkinliğini sınırlandırmaya çalışıyordu.” (Al-Monitor, 22 Eylül 2013)
PKK’DE ÇELİŞMELER BAŞLADI
6. Öcalan yerel seçimlere HDP ile girilmesini isterken, Selahattin Demirtaş
ve Kandil’in bir bölümü BDP’de ısrar etmişti. Sonuçta uzlaşılmış ve
doğuda BDP, batıda HDP ile seçime gidilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak
kavga bitmedi. Şimdi de adayları kimin belirleyeceği tartışması çıktı ve
iş Demirtaş’ın kongre toplama hamlesine, BDP’nin de bunu
reddetmesine kadar vardı. İstifaların konuşuluyor olması, çelişmenin
büyüklüğünü gösteriyor.
Kuşkusuz tüm bunlar, esas olan değil fakat esasın yansımalarıdır. Peki, esas sorun ne?
Öcalan’ın MİT’e ve Tayyip Erdoğan’a biat etmesi ve Kandil’in
çekincelerine rağmen “çözüm sürecine” devam etmesi, PKK içindeki
çelişmelerin derinleşmesine neden oldu. Kandil, sürecin son tahlilde AKP’ye yarayacağını düşünerek, karşılıklı ve eşzamanlı hamleler yapılmasında ısrar ediyor.
EMPERYALİZM ZAYIFLAR, BİRLİK GÜÇLENİR
Türkiye, Irak ve Suriye Kürt örgütleri arasında yaşanan bu sorunlar,
kuşkusuz emperyalizmin bölgedeki ağırlığının zayıflaması nedeniyledir.
ABD ne zaman bölgeye abansa bu kuvvetleri zorla “barıştırır” ve kendi
çıkarlarına uygun olarak namluya sürerdi.
Ancak şartlar artık değişiyor ve emperyalizm, bölge merkezli
çözümlere mecbur kalıyor. Bu durum öncelikle Kürtlere yansıyacak ve
ayrılıkçı Kürt örgütleri zayıflarken, Kürtlerin birlik eğilimi
güçlenecek!
Yorum Gönder