Bu bir şehir efsanesi mi, fısıltı gazetesinin dedikodusu mu ya da 
gerçek mi henüz bilinmiyor!.. Gerçek olan bir tarafı var ki, AKP 
hükümeti Suriyelilere "geçici kimlik" adı altında nüfus kâğıdı dağıtıyor
 ve bu da çok ciddi şaibelere yola açıyor!..
Zaten İçişleri Bakanı Muammer Güler, 30 bin 106 Suriyeliye ikamet 
izni ve "yabancılara mahsus kimlik numarası" verildiğini daha önce 
açıklamıştı...
Asıl kuşkuları işte bu kimlikler ortaya çıkartıyor; diyorlar ki AKP 
iktidarı sayıları 600 bini geçen Suriyelilerin tamamına kimlik numarası 
verecek ve 2014'ün Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde oy 
kullandıracak?..
Nitekim CHP Mersin Milletvekili Vahap Seçer de oy kullandırma meselesini geçtiğimiz günlerde Meclis gündemine taşımıştı...
Suriyeli sığınmacıların, önümüzdeki seçimlerde oy kullandırılmak 
amacıyla Türk vatandaşlığına geçirildiklerine ilişkin şikâyet 
aldıklarını belirten Seçer, İçişleri Bakanı Muammer Güler'in yanıtlaması
 istemiyle TBMM'ye şu soru önergesini vermişti:
"Suriye'deki iç çatışmalardan kaçarak Türkiye gelen Suriyeli 
sığınmacıların sayısı nedir? Suriyeli sığınmacılardan kaçı Türk 
vatandaşlığına geçmiştir? Türk vatandaşlığına geçen Suriyelilerin 
gelecek yerel ve genel seçimlerde oy kullanacağı iddiaları doğru mudur?"
Suriyeliler üzerinden gerçekten seçmen oyunu yaşanabilir mi?.. AKP, 
sığınmacı meselesini siyasi ranta dönüştürebilir mi?.. Bu, yasal olarak 
mümkün mü acaba?..
Doğrusu sahte seçmen, mükerrer ve hileli oy, ölülere oy kullandırma, 
oy pusulalarını değiştirme gibi seçim sandığı numaralarının yaşandığı 
bir ülkede her şey olasıdır!..
Eğer böyle sinsi bir plan devredeyse AKP, 600 bin Suriyeliden oy kullanabileceklerin desteğini alacak demektir...
Bakalım CHP ve MHP bu işin peşine düşebilecek mi?..
TSK'nın asıl nifakı!..
"TSK içinde ayrımcılık yapma, nifak sokma ve huzur bozmaya yönelik girişimleri kınıyorum..."
"Balyoz" davası kararının açıklanmasından sonra askerin tepkisini 
çeken Genelkurmay Başkanı Necdet Özel aynen böyle demiş işte...
Aslında Özel'in söylediklerinde doğruluk payı da yok değil!.. Yani, 
birileri ta 2006'daki ilk "Ergenekon" operasyonundan itibaren TSK'nın 
içine nifak sokuyor ama bu konudaki kuşkulular öyle Özel'in ima ettiği 
eleştiren kesimler değil...
Özel, nifak sokanların, huzur bozanların kendisinin suskunluğunu 
sorgulayanlar olduğunu iddia ediyorsa gerçekten büyük yanılgı içinde... 
Hatta bu konuda medyayı suçluyorsa bu da çok vahim...
"Ergenekon" ve "Balyoz" tertiplerinin arkasında kimler varsa, işte 
nifak sokanlar da onlar... Hani şu uyduruk bilgi yüklemelerden, "sehven"
 yapılan kuşkulu işlerden ve tuhaf delil toplama yöntemlerinden sorumlu 
tutulan gizemli çevreler!..
Genelkurmay Başkanı Özel, keşke bir devlet memuru gibi yuvarlak 
sözcüklerle konuşmak yerine daha net konuşabilseydi... İşte o zaman hem 
asıl nifakçıları deşifre ederdi hem de cumhuriyetten rövanş alınması 
için zindanda tutulanlara hukuk açısından yardımcı olurdu...
Ahmet Hakan'ın Sarıgül'ü...
Ahmet Hakan birkaç gün önce "Sarıgül'e vurma sezonu açıldı" diye komik bir yazı yazmıştı.
Ona göre bir zamanlar Tayyip Erdoğan da aynı yöntemle yıpratılmış ve 
şimdi sıra Sarıgül'deymiş!.. O da herhalde Sarıgül'ün Erdoğan gibi 
başkanlıktan başbakanlığa zıplayacağı hayalini görüyor!.. Bakınız ne 
yazmıştı Hakan:
"Bu devrin egemenleri Sarıgül'e de aynısını yapacak galiba. Görmezden
 gelme, yok sayma, küçümseme, şans vermeme dönemini kapatıp sıkıştırma, 
didikleme, yolma, vurma, tırtıklama dönemine başladılar bile..."
Anladık; Ahmet Hakan, Sarıgül'e şans verme niyetinde!.. Bunun için 
her şeyi de yapıyor!.. Sarıgül'ü komik anketlerle pohpohlayan 
anketörleri, bu yazısından önce televizyonlara çıkartıp konuşturması da 
zaten bunu kanıtlamıştı!..
Hürriyet yazarı da belli ki Sarıgül hayranı birçok kalemşor gibi, 
CASA uçakları skandalıyla ilgili vahim iddiaları da, Şişli'de yolların 
satılmasını da, şaibeli imar numaralarını da, Sarıgül'ün arazi 
oyunlarıyla zengin ettiği "Başarılı" arkadaşlarını da pek önemsemiyor!..
 O yüzden Sarıgül'ü "sıkıştırma" niyetinde de değil!..
Ahmet Hakan birilerinin, Sarıgül'den "vurduğu, yolduğu ve 
tırtıkladığı" meselesinde çok haklı!.. Keşke Şişli Belediyesi'nden ihale
 alan yazarcıkların "kardeş"lerini, "radikal" geçinen CHP düşmanı sözde 
araştırmacıların gizli anlaşmalarını ve kimi gazetecilerin Sarıgül'le 
duygusal ilişkilerini de yazabilseydi... Hep beraber öğrenirdik değil mi
 asıl "tırtıkçı"ları?..
Konu gazeteci-siyaset-rant ilişkilerine gelmişken bir kez daha 
soralım: Sabah muhabiri Erhan Öztürk'ün herhangi bir yakını Ataşehir 
Belediyesi'nden sık sık ihale alıyor mu?.. Bu muhabirle Habertürk'teki 
bir arkadaşının Battal İlgezdi'yle samimiyeti nereden geliyor acaba?..
Konumuz tabii ki Sabah'ın tüm yazarları değil.. Ancak gazete yönetimi
 bile bu iddiaları araştırırken, şaibeler yüzünden CHP'yi Ataşehir'de 
iyice tüketen Battal İlgezdi aylardır niçin susuyor acaba!..
En büyük düşman!..
Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı,
okulu olmayan 507 nüfuslu Osmaniye Köyü'ne 5'inci cami 
yapılacakmış!.. İlçe Müftüsü Hasan Ersöz, cami talebi geldiğini 
doğrularken, "Evet, vatandaş istiyor,
arsa bakıyor. Arsa bulurlarsa cami yaparız" diye konuşmuş.
Köyde bir duvarda yazılı olan Atatürk'ün, "Cehalet, yenilmesi gereken
 en büyük düşmandır" yazısının önünde poz veren Osmaniye Köyü Muhtarı 
Hasan Hüseyin Aydın, "1990'lı yılların başlarına kadar köyde 2 ilkokul, 2
 de cami vardı. Okulların 2'si de kapandı, cami sayısı 4'e çıktı. Camiye
 değil okula ihtiyacımız var" demiş...
"İlim Çin'de de olsa gidip alınız" hadisi zihinlerdeyken, "Bana bir 
harf öğretenin kırk yıl kölesi olurdum" sözü ortadayken, Muğla'nın 
Marmaris'inde okulsuz köy olmasını kim, nasıl açıklayacak acaba?..
Ne yapıyor Osmaniyeli çocuklar, okumayı yazmayı cami cemaatinin arasında mı öğreniyor, yoksa cahil mi bırakılıyor?..
Hadi diyelim ki köylüler okullaşma ve eğitimin önemi konusunda
dünyadan bihaber, peki Muğla'da Vali ya da Milli Eğitim Müdürü yok mu
 acaba?.. O köyde yaşanan bu çelişkilerden ve cami savurganlığından 
haberleri yok mu acaba?..
 

Yorum Gönder