Güray Öz: Karanlıkta Gelirler

Güray Öz: Karanlıkta Gelirler
Öyledir; hep karanlıkta gelirler. Çünkü yaptıkları aydınlıkta yapılacak işler değildir. İnsanların uyuduğu, kendilerini güvende saydıkları, evlerine çekildikleri saatleri seçerler. Tam o saatlerde ağaçların da yalnız, korunmasız olduğunu düşünürler. Yol yapmanın, orman kırmanın tam zamanıdır; kırarlar. Yalnız da gelmezler; TOMA’ları, tutulmuş bekçileri, kandırılmış işçileriyle gelirler.
Kinlerini, hınçlarını çıkarmak için çok uygun zamanları, sembol günleri seçtiklerini düşünürüm hep. Örneğin kendilerine kök söktürmüş Oktay Ekinci’nin cenazesinin kalkmasını beklemiş de olabilirler. Büyük bir engelin ortadan kalktığına sevindiklerini göstermek istemişlerdir.

***

İşte ODTÜ ormanına da öyle geldiler. Karanlık basmıştı; “orduları”, ağaç kesme makineleri, hazır kuvvet işçileri, TOMA’ları, olası direnişe karşı biber gazıyla “mücehhez”, -Türkçeye büyük saygıyla bağlı okurlarım beni hoş görsün, onların silahlanmasına bu kelimeler yakışıyor- her türden “kuvvetlerini” ve helikopterlerini de getirdiler.
Gecenin karanlığında kopan cayırtıya koşan öğretim üyeleri neye uğradıklarını şaşırdılar. Ne olduğunu anlamak için toplandıkları Vişnelik’te üzerlerine biber gazı sıkılınca anladılar ne olduğunu. Atılan gaz fişeklerinden bir arkadaşları yaralandı. Gene gelmişlerdi. Gene karanlıkta, gene ağaç kesmek, ODTÜ’yü ortasından bölecek yolu kazmak için oradaydılar.
Uzaklardaydım, Mert Taşçılar’ın haberinden dün okudum bütün bunları. Sonrasını daha bilmiyorum. Olacakları tahmin ediyorum sadece. Sevinç içinde olabilirler. Öğrencileri, halkı gaza boğmuş olabilirler, zaferlerini kutluyor, sonunda öğrencisiyle, öğretim üyesiyle, rektörü, dekanıyla Türkiye’nin övünç kaynağı ODTÜ’yü yendik diye şerbet içiyorlardır belki de.

***

Oktay’ı yitirmenin derin kederiyle kararan ruhum bir kere daha karardı. Beynimde uçuşan kelimelerle boğuşur, düşünmeye çalışırken, bundan böyle meydan boş mu kalacak diye geçti içimden. İnsanların Gezi’de neden direndiklerini bildiğim, güç sahiplerinin sokağa çıkan milyonlara bu nedenle hırsla ve biraz da korkuyla saldırdıklarını, kibirleri güçleriyle birleşince neler yapabileceklerini gördüğüm, herkes de benim gördüğümü gördüğü için korktum.
Korktum çünkü hep karanlıkta geliyorlar. Yaptıklarını, yapacaklarını hep karanlıkta planlıyor, herkesten gizli hazırlıyor, sonra harekete geçiyor, “böyle uygun gördük, işte paket budur, işte orman budur, işte yol budur, işte politika budur, işte gündem budur” diye ortaya çıkıyorlar.
Yakında seçimler var ve seçimler için neler hazırladıklarını tam bilmiyoruz. Karanlıkta hazırladıklarından hiç kuşku duymuyorum. Duyduklarımızdan, ortaya çıkan paketlerde kendini gösteren cinliklerden anladığımız, geride başka ve karanlık planların olduğudur.

***

Uzayan bıktıran ve gittikçe kararan iktidarlarını sürdürebilmek için ülkemizi Tolkien’in fantastik romanındaki Mordor ülkesine benzetmeye çalışıyorlar. Ülkemizi karanlıktan kurtarmak, birazcık ışık olsun diye uğraşabilmek, korkuyu yenmek, Yaşar Kemal ustanın dediği gibi “korkudan korkmamak” için ağaçları ormanları kurtarmanın önemini anlamamız gerekiyor. Ağacı, ormanı kurtarmaya koşmayanın, çabalamayanın ülkeyi kurtaramayacağını biliyoruz artık.

***

Hep karanlıkta gelirler. Ya akşamın karanlığında, ya sabaha karşı gelirler. Ağaç kırma makineleriyle, kelepçeleriyle gelirler. Ormanı talan eder, kitapları yerlere savurur, bilgisayarları altüst ederler.
Işığı hiç sevmediler, zamanları gecedir onların.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget