Anadolu yollarına hele bir
düşün, ne güzellikler görecek, nelere tanık olacaksınız. Başarı öykülerini
dinleyecek, il ve ilçelerinin tanıtımı için çaba gösteren insanlara olan
saygınız daha da artacaktır. Bu ülkenin güzelliklerinin yalnız Antalya’dan,
Muğla’dan ve tanıtımını çok iyi yapan illerden ibaret olmadığını
göreceksiniz…
Önce Sinop’a gidelim. “Dışarıda deli dalgaları” hiç
eksik olmayan, duvarları yaladıkça Sabahattin Ali’ye ilham veren
cezaevindesiniz. 15 yıl öncesine kadar kullanılan cezaevinin ışık sızdırmayan
hücrelerini gördükçe “Allah kurtarsın, Allah düşürmesin” diyorsunuz. Yılda 80
bin ziyaretçisi olan o ünlü cezaevi, “Sinop dostu” olarak bilinen Kültür
Bakanlığı’ndaki üst düzey yetkilinin restorasyonu için “ihaleye
çıktık-çıkıyoruz” demesine rağmen gerçekleşmiyor. Cezaevi çöküşe geçmiş
durumda…
Sağlıkta övünenler duysun
“Sağlıkta reform” yaptıklarını belirten Sağlık Bakanlığı yetkilileri,
Sinop’ta tam teşekküllü bir hastane olmadığından acaba haberdar değil mi? Dernek
Başkanı Fahri Bortan, “Bize en yakın hastane 2,5 saatte ulaşabileceğimiz
Samsun’da” diyor. Hastanenin acil servisinin bulunduğu binanın kaymakta
olduğunu, bir felaket yaşanmadan bakanlık yetkililerinin ilden gelen seslere
kulak vermesi gerektiğini de hatırlatalım.
Sinop’a en büyük darbe
termik santral yapma girişimiydi. Halk eylem yapa yapa, direne direne termik
santral yapılmasını en azından şimdilik durdurmuş durumda… Bu da Sinop halkının
zaferidir.
Sinop’u deniz kucaklamış, sarmış-sarmalamış. El emeği,
göz nurunun ve bunun öneminin de herkes farkında. Emekli öğretmen Hüseyin
Özdemir de boş durmuyor, memleketini el işleriyle tanıtıyor. Yetinmiyor bununla,
geleneklerin sürmesi için köyünde 5 bin kişinin izlediği güreş karşılaşmaları
düzenliyor. Tek üzüntüsü, güreşleri izlemeye valinin gelmemesi olmuş.
Sıra Nuh’un Gemisi’nde
Sinop
vefalı bir kent… Kentin en önemli caddesinde Bülent Ecevit, tek meydanında Uğur
Mumcu tabelalarını görüyoruz. Geçmişine sıkı sıkıya bağlı olan ilde, seçim
yarışı da başlamış. Belediye Başkanı Baki Ergül’ün yeniden aday olması
bekleniyor.
Tarihi cezaevinde başlayan gemi maketçiliğini,
cezaevinden çıkanlardan öğrenenler, bugün kotracılık, gemicilikte uluslararası
üne sahip olmuşlar. Örneğin, öyle bir yaygınlaşmış, ahşap gemi maketçiliği öyle
bir gelişmiş ki, bunlar Sinop’la özdeşleşmiş durumda… 60 yıl önce başladıkları
tekne modelciliğini Ülgen Ailesi’nden Doğan Ülgen sürdürüyor. Eline aldığı
teknelerin öykülerini, özelliklerini büyük bir sevgiyle, coşkuyla anlatırken,
şimdi Nuh’un Gemisi’ni yapmaya başladıklarını belirtiyor.
Nuh’un
Gemisi diğerlerinden çok farklı. Nuh’un Gemisi’nin Şırnak’ın Cudi Dağı’nda
olduğu rivayet edilir. Ağrılılar ise bu geminin Ağrı Dağı’nda olduğunu söyler.
Bu yarış iki il arasında devam ederken, Doğan Ülgen’e iki valilik de Nuh’un
gemisi siparişleri vermişler.
Valla bir kanyondur
valla
Kastamonu’nun Pınarbaşı diye bir ilçesi
olduğunu bilenimiz azdır. Halil Sarımeşe, belediye başkanlığı döneminde bu
ilçeyi tanıtmak için uğraşıyordu, uğraşmaya da devam ediyor. Küre Dağları Milli
Parkı içinde gerçekten saklı cennetler, yaşayan gelenekler varmış…
Ormanların içinden geçiyor, Horma Kanyonu’na giriyorsunuz. Yürüyüş
yolu yapılmış ama yolsuzluklar burada da kendini gösterdiği için yarısının kenar
korkulukları yok. Suyun o aşılmaz kayaları nasıl aştığını, onlara ne şekiller
verdiğini görmeniz gerekiyor.
12 kilometre uzunluğundaki Valla
kanyonunu anlatamazsınız. Sadece oraya “vahşi cennet” diyebilirsiniz. Yan duvar
kayalarının yüksekliği bin 300 metreyi geçiyor. Yani girenin yana çıkması,
geriye dönmesi mümkün değil. Ne yapıp edip sağ kalıp kanyonunun sonuna kadar
gitmek zorunda…
Kanyonun bulunduğu Muratbaşı köyü halkı bu kadar mı
geleneklerine bağlı olur şaşırırsınız. Sanıyorsunuz az sonra bunlar folklor
oynayacak, o yüzden bu kıyafetleri giymişler. Öyle değil yöre kadını hep bu
kıyafetleri giyiyor. Yani günlük kıyafetleri hep böyle. Belki başka hiçbir yerde
göremeyeceğiniz bu kıyafetleri 7 yaşındaki çocukta da, 80 yaşındaki ninede de
görüyorsunuz.
Bu vahşi cennetten çıkıp hemen yakınında bulunan
Ilıca Şelalesi’nde suyun sesini dinliyor, dünyanın sayılı mağaralarından
Ilgarini’ye gidip gidemeyeceğinizi düşünüyorsunuz. Ama gidin mutlaka. Halil
Sarımeşe size her türlü kolaylığı mutlaka sağlar. Yeter ki siz Pınarbaşı’na
gidin…
Yorum Gönder