Döne Döne - Şükran Soner

Yaşamsal sorunlarımız... Demokrasimizin gidişi, hukuk devletinin işleyişi, ekonomik gidişat... Kürt açılımı, Suriye politikaları, İslam dünyası içindeki denge değişimleri, Türkiye’nin rol model oluşturma gücü üzerinden gelişmelerin masaya yatırılmadığı, tartışmaların yapılmadığı günümüz yok... Bir diğerini çürüten gelişmelere ilişkin çelişkili bilgilendirmeler, görüşlere, katlanarak bilgi kirliliği de eklendikçe... Döne döne başımız dönüyor... Aylar, haftalar, günler, bazen saatler içindeki haberler, gelişmelerle doğru bildiklerimiz, doğru sandıklarımız tersyüz oluveriyor...
Dün en çok konuşulan, tartışılan gündem üzerinden, Kürt açılımından verilen haberler, yapılan tartışmalara bir bakın hele... Bayram öncesine kadar sürekli altı çizilen ana görüş; “barış süreci olumlu gelişiyor, açılan paketin olumlu etkileri yaşanıyor..” iken, dün görüş alan haber sunucuları ile program yapımcılarının en çok yineledikleri sorular; “Barış sürecinde kırılmalar mı var? Çatışmalar yeniden gündeme gelebilir mi?” kaygılarını da içeriyordu... Bizi ilgilendiren Kürt açılımı, gelişmelerinin odağında bizdeki taraflar, belirleyiciler üzerinden gelişmelere bakılır, tartışılırken, aynı tarafların, aynı tez sahiplerinin sürecin yürümesine ilişkin gelişmelere dış odakları eklemenin ötesinde öne çıkarmaları dikkat çekiciydi...
Dikkatinizi çekmeliyim, bizim İktidarları ve Kürt cephelerinin daha önce hiç dillendirmedikleri, uzaktan, dışardan bakanlar arasında olarak bizlerin altını çizdiğimiz kimi gelişmeler şimdi zorunlu gündemde... Daha düne kadar Suriye’de iç savaş bağlantılı yaşanan önemli gelişmeler arasındaki Suriye Kürdistanı, Rojava olgusu ağızlara alınmazken bizdeki Kürt açılımına yansımaları artık iki tarafın da dilinde. Aynı günlerde Kuzey Irak yönetimi ile içli dışlı Merkez yönetimini tanımayan İktidarlarının, CHP’nin ziyaretini şiddetle eleştirmişken, şimdi diyaloğa yönelmesi kuşkusuz anlamlı bir gelişme. Kuzey Irak’ta aylar önce ilan edilmiş, bölgenin dört ülkesinin Kürt siyasal temsilcilerinin toplantısının sürekli ertelenmesinin anlamının ise bölgedeki çok önemli denge değişiklikleri olduğu kuşku götürmez.

***

Barış umudunun kırılmaması, çerçevesi, dün İktidarları iradesinde, istihbarat örgütleri ağırlıklı yürütülmüş uzlaşmalar, takvimlerin işletilmesinden çok, yaşanmış süreçte çatışmaların durmuş olması, insanların ölmemesi bağlantılı toplumda gelişen barış umudu, iradesine bağlanıyordu. Tarafların uzmanları pek çok noktadan barış sürecinin işletilmesi koşullarına uyulmadığını, suçu karşı tarafa yükleyerek çok önemli nedenleri ile sayıp durdular. Elbette odakta PKK’nin silahlı güçlerinin anlaşma koşullarına uyulmayarak çekilmemiş olması odağa oturtuluyor, sorumluluk, nedenleri üzerinde çok farklı, baş döndüren nedenler sayılıyordu. Doğrusu insanların ölmediği yaşanan süreçten sonra, yeniden kan dökülmesi sorumluluğunu üstlenmek barış isteyen çoğunluğun gönlündeki yerini kaybetmek ile de eşanlamlı olabilir. Siyasi partilerin anayasa komisyonundan siyaseten çekilen taraf olmak istememeleri gibi bir durum da, yeniden kan dökülmesi sorumluluğunu üstlenmeden korkmada da geçerli, umut kaynağı olabilir.
Dünyada, hele de bölgede siyasal güç dengeleri üzerinden öylesine kısa zaman dilimleri içinde öylesine büyük değişiklikler yaşanıyor ki... Medyatik vitrindeki gelişmelerle kapalı kapılar arkasındaki çatışma, pazarlık, uzlaşma gündemleri arasındaki uçurumları göremeyecek bizler için kimi yeni gibi gelen gelişmelerin çoğu gündemden bile düşmüş olabilir... ABD’nin Esad yönetimine kimyasallar bağlantılı operasyonu beklenirken, tersine dönüşle Esad yönetimini en azından bugün için güçlendiren, Suriye’ye yerleşik istenmeyen radikal İslami, dış odaklı silahlı muhalefetle ipleri kopartan bir yeni fiili uzlaşma noktasına gelinmedi mi? Çok daha çarpıcısı, artık tam tersini aylar, yıllar haykırmış Türkiye, İktidarları yönetimi bile fiilen onaylama noktasında değiller mi? Üstüne üstlük MİT çalışmaları üzerinde dünya medyasında hedef tahtası yapılan Erdoğan İktidarları, yıllardır giriş çıkışa açık bıraktıkları sınırı denetlemek zorunda kalma noktasındalar. Radikal İslami, dış örgütler ağırlıklı Suriye muhalefeti ile işbirliği suçlamalarını da reddediyorlar...“Kol kırılır yen içinde” tezi ile övünülen İktidarları cephesi içindeki çatışmacı gelişmelere gelince... En baskın medyalarından su yüzüne çıkan tartışmalarla Erdoğan-cemaat cephesi ağırlıklı, özünde siyasal İslamcı Türkiye’ye uzanmış tüm örgütlenmeleri, odakları kapsayan, içten, iktidar, güç çatışmalarının sanki yen içinde kalabilme koşullarında kırılmalar var. İktidarlarının, cepheyi dağıtmamaya yönelik Kürt açılımı üzerinden demokratikleşme paketinde öncelikleri siyasal İslamcı açılımlara, haklara vermesi bundan. Siyasal İslama hizmetin adımların biat kültürü içindeki etkin yapıştırıcılığı bugüne kadar çok işe yaramıştı. Bundan sonra işe yaramaması söz konusu olsa da halkın gözünü boyama, seçmenden oy almada etkinliği çok tartışmalı... İşler sarpa sarıyor...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget