Başbakan her fırsatta kameraların karşısına geçip ne diyor?
"On bir yıllık dönemimizde bir tane bile yolsuzluk olmadı!"
Yolsuzluk nasıl ortaya çıkar?
Bir: Yolsuzluğu yapanlardan biri itiraf eder. Ki, bu pek de görülmüş bir şey değildir.
İki: Yolsuzluk, birileri tarafından ihbar edilir. Buna da milyonda bir rastlanır.
Üç: Devletin bağımsız denetim elemanları, yaptıkları incelemeler sonucunda usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığını belgeler!
***
Şimdi dönelim konumuza:
Evet, AKP iktidarında çok büyük yolsuzluk skandalları patlamadı...
Patlayanlar da genellikle muhalif partilerin elinde olan belediyeleri yaktı!
Peki; gerçekten hiç yolsuzluk yapılmıyor mu?
İşte; bu sorunun yanıtını vermek olanaksız...
Çünkü bu dönemde birinin çıkıp da AKP'nin başındakileri zora sokacak bir itirafta ya da ihbarda bulunması mümkün değil...
Denetime gelince...
İktidar, vatandaşın bankaya yatırdığı bin liranın bile nereden
geldiğini soruyor; ancak kendi harcamalarının denetlenmesine asla izin
vermiyor!
Bırakın "bağımsız denetim kurumları"nı...
Bütçe ödeneklerinin nerede ve nasıl kullanıldığını denetlemekle görevli Sayıştay'ın bile denetim yetkisi kullandırılmıyor!
***
Hatırlayın: Sayıştay'ın, Meclis'e sunduğu 2012 yılı raporlarında,
Başbakanlık başta olmak üzere çok sayıda kamu kurum ve kuruluşunu
denetleyemediği ortaya çıkmıştı.
Dünkü Cumhuriyet'ten öğrendik ki yüksek yargı kurumları, yani Yargıtay ve Danıştay da denetlenememiş...
Sadece onlar olsa yine iyi!
Geçen yıl bütçe ödeneğinin tamamını eritip bitiren ve 1 milyar
liralık yedek ödenek kullanan Emniyet Genel Müdürlüğü de hesap vermemiş!
Belediye şirketleri ise, zaten denetim kapsamı dışında kalıyormuş!
***
Bu gariplik; bayramın ikinci günü açıklanan Avrupa Birliği İlerleme Raporu'na da yansımış:
AB, T.C. Merkez Bankası'nı "sıradışı karmaşık bir para politikası"
izlemekle suçlayıp, bu kurumda bile "şeffaflık" olmadığını öne sürmüş!
***
Daha basit bir dille anlatalım:
Başbakan haklı; son on bir yılda bir tane bile "büyük" yolsuzluk olayı gündeme gelmedi!
Ancak bunun nedeni ortada:
Çünkü iktidar, halkına hesap vermiyor!
Halkın parasını istediği gibi harcıyor, ihaleler yoluyla yandaşlarına
dağıtıyor, har vurup harman savuruyor; ancak Sayıştay'ın anayasal
yetkilerini bile görmezden gelip denetim yaptırmıyor!
Yani karşımızda, kimseye hesap vermeyen, kafasına göre takılan "mafyöz bir devlet" anlayışı var!
***
Böyle bir anlayışın yönettiği ülkede "yolsuzluk" ortaya çıkar mı?
Elbette çıkmaz...
Yetkisini kullanıp çıkarmaya kalkışanın da kellesi alınır!
İşte; ileri demokrasimizin "finansal yapısı" bu haldedir!
MÜEZZİN!
Gezi Direnişi sırasında eylemcilerin sığındığı Dolmabahçe'deki Bezm-i
Âlem Valide Sultan Camii'nin müezzini olan, bütün baskılara karşı yalan
söylemediği için sürgün edilen Fuat Yıldırım, bir ay sonra bu kez başka
bir camiye tayin edilmiş...
Eşi kan kanseri...
Suçu, göstericilerin camide içki içtiğini "görmediğini" söylemek...
Bir kez sürülerek cezalandırılması yetmedi; şimdi durmadan düzeni bozuluyor, hayatı zindan ediliyor!
Üstelik bu gerçek din adamına bu çileyi "dindar" olduklarını söyleyenler çektiriyor!
Gerçekten yazık!
GÜNÜN SORUSU
Hazır devlet kurumlarında ve AKP'li belediyelerde denetim yapılmadığı
konusu gündeme gelmişken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş'a on gün önce sorduğumuz soruyu yeniden soralım:
Yandaş gazetelere verdiğiniz ve tamamen kişisel reklamınızı
yaptığınız bir buçuk sayfalık ilanın parasını belediyeye mi ödettiniz,
cebinizden mi verdiniz?
Gizemli hırsız, neyin peşinde?
Yaz başından bu yana ilginç bir "hırsızlık" türü patlak verdi: CHP'li
vekil ya da yöneticilerin evlerine, işyerlerine hırsız giriyor ama
hiçbir şey almadan çıkıyor.
Bu hırsızlar önce Tunceli Milletvekili Kamer Genç'i, sonra sırasıyla
Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın'ı, İstanbul İl Başkan Yardımcısı
Zeynep Altıok Akatlı'yı, önceki gün de İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'yı
hedef aldı.
Salıcı'nın parti bayramlaşmasına gitmesini fırsat bilen biri kadın
iki şüpheli, kapıyı kırarak eve girmiş. Yirmi dakika içeride kalan
şüpheliler, saat 15.05'te evden çıkmış...
Bu hırsızlar artık ne arıyorlarsa (!), çekmecelerde duran paraları bile almayıp yatağın üzerine fırlatmışlar...
İstanbul Emniyet Müdürü'ne sesleniyorum:
Gezi Direnişi'nde düdük çalanları bile tek tek tespit edip savcılığa
veren ekibinizin, bu "gizemli hırsızları" da yakalayacaklarına inanmak
istiyorum.
GÜNÜN İSYANI!
İsyanım gazetelere paralı ilan verip, metroyla seçmen tavlamaya çalışan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'na:
Yerin altında zaten köstebek hızıyla gidiyorsunuz da... Yerin üstünü
de mahvettiniz Başkan Bey! İki damla yağmur düştü; Taksim Meydanı göle,
İstiklal Caddesi dereye dönüştü. Bu büyük başarınız için de ilan verecek
misiniz?
Yorum Gönder