Yaptım oldu! - Gündüz Akgül

AKP iktidara geldiği günden beri hiç gündeminden düşürmediği iki konu vardı.
1-İmam Hatip Okulları
2-Türban
On bir yıllık iktidarları sonunda her iki konuyu da çözdüklerini söylüyorlar.
Bu yazıda çözümün hukuka uygun olup olmadığını açıklamaya çalışacağım.
İmam Hatip Okulu mezunlarının, imam ve hatip olmanın dışında tüm fakültelere girmeleri sağlayarak bu sorunu hukuka uygun çözdüğünü sanıyorlar.
Bu durum bir devrim yasası olan ve Anayasanın 174. maddesi ile güvence altına alınan ve hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu anlaşılamaz yorumlanamaz denilen 430 Sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu’na (Eğitim Birliği Yasası’na) aykırıdır.
Bu yasanın 1. Maddesi, “Türkiye dahilindeki bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekaletine merbuttur.” Şeklinde olup, Tüm okulların Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olduğunu belirtmektedir.
Yasanın dördüncü maddesi ise “Maarif Vekaleti yüksek diniyat mütehassısları yetiştirilmek üzere Darülfünunda bir İlahiyat Fakültesi tesis ve imamet ve hitabet gibi hidematı diniyenin ifası vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de aynı mektepler küşat edecektir.” Şeklinde olup, İmam Hatip okullarında din işlerini yerine getirmek için İmam ve Hatip yetiştirilmesi amaçlanmaktadır.
Bu Devrim Yasası hala Anayasanın 174. Maddesinde yerini korumaktadır. Bu yasa kaldırılmadan İmam Hatip Mezunlarının İmam ve Hatip olmanın yanında, Kaymakam, Yargıç, Cumhuriyet Savcısı, özetle tüm mesleklerin mensupları olarak görevlendirilmeleri hukuka aykırıdır.
Aksini savunmak, ben yaptım oldu mantığıdır.
Keza türban, Anayasa, Yargıtay, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla dini bir simge olduğu ve laik ülkelerde kamu alanlarında kullanılamayacağı belirtilmiştir.
Anayasanın 2. Maddesi Türkiye Cumhuriyeti,….. demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir. Amir hükmünü içermektedir.
Yine Anayasanın 153. Maddesinin son fıkrası “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” Amir hükmünü içermektedir.
Keza, Birçok devlet gibi Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini tanımıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 46. Maddesine göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları bağlayıcı niteliktedir.
Bu bağlayıcı hukuk kuralları yerli yerinde dururken, YÖK Bakanının iktidardan aldığı cesaretle bir genelge ile kamu alanı sayılan Üniversitelerde türbana serbestlik getirmesi ve iktidarın demokratikleşme paketi olarak sunduğu, demokratikleşmeme paketi ile kamu alanlarında Kılık Kıyafet Yönetmeliğinde yapılacak değişiklikle türbanın serbest bırakılacağı açıklaması tamamen hukuka aykırıdır.
Ben yaptım oldu mantığıdır.
Özel yaşamında ve özel alanlarda türban takanlara kimse karşı çıkmamaktadır.
Ancak, her yurttaşın ortak kullandığı kamu alanında, yukarda açıklanan yüksek mahkeme kararları karşısında Türbanda ısrar, diğerlerinin hakkına saygı göstermemektir.
Birçok uygar Avrupa ülkesinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı daha verilmezken, büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK, Türk kadınına 1930 da Belediye seçimlerinde seçme, 1933 te Muhtar seçme ve Köy heyetine seçilme, 1934’te ise milletvekili seçme ve seçilme hakkını tanımıştır.
Ne yazık ki bir bölüm Türk kadını bu hakların değerini bilmemiş ve Atatürk devrimlerinin karşıtlarının yanında yer almakta sakınca görmemiştir.
Türbanı dini inancı gereği taktığını söyleyen bayanlara sormak istiyorum.
 Müslümanların kutsal kitabı olan Kuranı Kerimde mevcut olup kadınların dini inançları gereği uymadıkları birçok ayet vardır.
Örneğin;
-Nisa Süresinin 3. Ayetinde, erkeğin adaletli davranmak koşulu ile 4 kadınla evlenilebileceği belirtilmiştir. Kaç Türbanlı kadının üç kuma kabul edeceğini,
- Bakara süresinin 282 ayetinde “erkeklerinizden iki kişiyi tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan biri erkek ve iki kadın gerekir.” İlahi emre göre kaç Türbanlı kadının erkeklerle eşit olmadığını kabul ettiklerini,
-Nisa süresi 34. ayetinde ki ilahi emre göre, serkeşlik eden kadınların önce nasihat, sonra yataklarının ayrılması yine dinlemezlerse dövülmesi emrediliyor. Kaç Türbanlı kadının bu ilahi emri kabul ettiklerini,
-Nisa Süresi 11. ve 176. ayetlerinde mirasta kızlara bir, erkeklere iki pay verileceğine dair ilahi emir vardır. Kaç türbanlı kadının buna razı olduklarını,
Merak ediyorum.
Kadın ve erkeğin her sahada eşit haklara sahip olmaları, Cumhuriyetle birlikte kabul edilen yasalar sayesinde sağlanmıştır.
İktidarın ve kadınların sadece dini inançlarını Türbanda hatırlamalarını anlamakta zorluk çekiyorum.
Bilen varsa açıklasın.

07.10.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget