Gerçek ortada.
Bağımlı ile bağımsızlık arasında gidip geliyor.
İslama bağımlı olduğuna itiraz olabilir mi? Hayır!
Peki ama sanki aksini söyleyen varmış gibi, gerekli gereksiz yerde; Türkiye bağımsız bir ülkedir diye sağa sola caka satmanın, kafa tutmanın âlemi var mı? Yok!
Bu tekerlemeyi son zamanlarda daha ucuza geldiği için Çin füzeleri alacağını açıklamasından sonraki eleştirilere karşı daha sık yinelemeye başladı.
Türkiye bir NATO ülkesi.
İttifaka üye ülkeler, başta ABD -NATO merkezi-, bu girişime karşı.
Söyledikleri artık bir lise öğrencisinin bile anlayacağı kadar basit ve açık.
Türkiye’nin almayı planladığı Çin füze sistemi, NATO’nun anti-balistik füze sistemiyle hiçbir zaman entegre olamaz!
NATO ittifakı içinde olmanın temel kuralı, sistemlerin ve ülkelerin birbiriyle güdümlü olmasıdır.
Bu temel ilkeyi NATO’nun İzmir Şirinyer’deki kara komutanı Korgeneral Frederick Ben Hodges “Önemli olan Amerikan ve Fransız üretimi füzeler almanız değil, ya da işin ekonomik yanı da değil.
Önemli olan NATO ile kullanamayacağınız bir malı almanızdır” diye özetliyor.
Suriye’den olası bir saldırıya karşı ittifakın 5. maddesine dayanarak NATO’nun füzesavarlarını göndermesini dayatan Başbakan RTE, NATO’nun bu temel ilke ve koşulundan habersiz görünüyor.
Çin füzelerinin NATO’ya entegre olamayacağını anımsatanları; “Türkiye bağımsız bir ülke. Çin füze sistemini satın alır” diye yanıtlıyor.
NATO yetkilileri ise, Türkiye’nin elbette bağımsız bir ülke olduğunu, Çin füzeleri de alabileceğini, amma velakin bu davranışının imzaladığı NATO ilkeleriyle bağdaşmadığını -tabii şimdilik- yinelemekle yetiniyorlar.
Türkiye’de oy şımarıklığının tutsağı, ben yaptım oldu diyen kafa, NATO’da bu anlayışın yürümeyeceğini bakalım ne zaman anlayacak?
Yalnız NATO ittifakıyla değil pek çok alanda Batılı sistemleri, kuralları, kurumları benimsemiş bağımsız bir ülke, bağımlı olduğu kimi kuralları bilmezlikten, anlamazlıktan ve işitmezlikten gelebilir mi?
Kuşkusuz gelemez, hatta gelmemeli diyebilirsiniz ama yaşadığınız bu ülkeyi yöneten AKP hükümetinin uluslararası kurumların aldıkları kararlara uyduğunu söyleyebilir misiniz?
TV’lerin sözünü bile etmediği, gazetelerin de kıyıda köşede üç beş satırla yazıp geçtiği, toplumsal yaşamı doğrudan etkileyen kimi Batı karar ve kuralları bağımsız Türkiye’yi yönetenler umursamıyor.
Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “Biber gazı insan haklarına aykırıdır, kullanılamaz” diye bir karar alıyor.
Başbakan, uygulamadığı bu karara ilişkin eleştirileri, biber gazını Batılı kimi ülkeler kullandığına göre bizim de kullanmamızda sakınca yok diye yanıtlıyor.
Sonuç: Polis hâlâ bir gösteriyi, yürüyüşü engellemek için halkın üzerine basıyor biber gazını...
Örneğin bu konuda Af Örgütü, Avrupa Birliği, hatta Amerika’dan gelen uluslararası uyarılar, bağımsız Türkiye Başbakanı’nı bağlamıyor ve...
... bu davranışlarının özü şaşırtıcı bir mantık içeriyor.
Türkiye’nin bağımsızlığını AKP hükümetleri kadar savunan bir hükümet gelmedi bu ülkeye diye övünüyor.
Biber gazıymış, gaz kapsülüymüş, insan haklarının ihlaliymiş...
Bütün bunlara cevap hazır. Biber gazı, gaz kapsülü ile kör olan, ölen insanlar var dedin mi, neredeyse o meydanlara, sokaklara gitmeseydiler diyecek kadar gamsız bu iktidar.
Son AB İlerleme Raporu:“... polisin aşırı güç kullanımı, kutuplaştırıcı dil ve genel diyalog eksikliği ile gölgelenmiş ve sınırlanmış... çatışmaların sonucu 6 kişi ölmüş, 8 binden fazla insan yaralanmıştır. İçişleri Bakanlığı müfettişleri polisin göstericilere karşı orantısız güç kullandığını tespit etmiştir” mi diyor...
... bu gerçekleri Türk halkı, dünya kamuoyu, medyası duyuyor, okuyor, yorumluyor. Ne ki...
...işine gelmediği için bu konuda yazılanlara, raporlara, uyarılara Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın, AB’den Sorumlu Bakan’ın, bilumum AKP yetkililerinin, yalaka ve yandaş medyanın gözleri de kör, kulakları da sağır!
Yorum Gönder