O zaman sizlere; “Örtülü Ödenek” bütçesine bakmanızı tavsiye ediyorum.
Örtülü ödenek; bütçeden “Başbakan”ın emrine ayrılan özel bir paradır.
Bu para ile bazı özel devlet işleri yürütülebilir.
Gelin görün ki Başbakan Erdoğan döneminde örtülü ödenek, azmanlaştı.
Dünkü Güneş’te rakamları gördünüz. Başbakan olduğu dönemde Tansu Çiller 1 yılda 5 milyon 300 bin lira, Necmeddin Erbakan 6 milyon 300 bin lira harcamış.
Gelin görün ki bu sene sadece 8 ayda Başbakan Erdoğan tam 587 milyon 700 bin lira harcamış.
Akıldışı bir artışla karşı karşıyayız.
***
Peki nereye gitti bukadar büyük para.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman; Başbakan’a; “Bu kadar parayı nasıl harcadın; yoksa Oslo’ya mı (PPK’yı kastediyor olmalı...) yolladın?” diye sormuş.
Rakamları yeniden incelediğimde gördüm ki AKP iktidarı ilk yılında sadece 3 milyon liralık örtülü ödenek kullanmış.
2004’te bu rakam 35 kat artarak 107 milyona fırlamış.
2006’da 207 milyon...
Neden bu çılgın artış?
Hatırlayın; ertesi sene Ergenekon operasyonu başlatıldı.
2007’de de rakam 262 milyon liraya tırmanmış.
Yeni bir istihbarat organizasyonu kurulduğunu; buna göre eleman, makine ve ekipman alındığını anlamak için uzman olmaya gerek yok.
Bu yolla AKP iktidarı Türkiye’yi bir korku devletine çevirdi. Kim muhalif ise dinlendi; fotoğrafları çekildi; hakkında CD’ler oluşturuldu. Özel yetkili savcılar bu örtülü ödenek belgelerini kullanarak büyük davalar açtılar: Ergenekon; Balyoz vb...
Yani milletin parasıyla yeni bir derin devlet yaratıldı. Aksi takdirde bu kadar büyük paranın harcanacağı bir alan gözükmüyor.
Yanılıyorsam; Başbakan veya ilgilisi; kamuoyunu aydınlatsın.
SURİYE İŞİ İÇİN
Peki; bu sene çılgınlaşan örtülü harcama da neyin nesi?
Bence bunun Oslo ile ilgisi yok. Oslo işi 2010 bütçesinde olabilir ki 383 milyonluk acaip bir harcama yapılmış.
Bu sene 8 ayda harcanan 587 milyon lira sanıyorum ki Suriye için kullanıldı.
Yani AKP iktidarı; örtülü ödeneği Suriye’deki isyancıları desteklemek için böyle azmanlaştırdı.
İçeriyi susturan iktidar; şimdi Ortadoğu’ya, ABD’nin istediği biçimde yönetimler getirmek için bizim bütçeyi kullanıyor.
Haydi, çıksın bir yetkili, “Hayır; örtülü ödenekten Suriyeli isyancılara bir harcama yapmadık!” desin; ben de özür dileyeyim.
ÖLÜ TACİRLERİ
Kuran-ı Kerim’deki Hucurat Suresi’nin 12. ayetini okuyun. Orada; birilerini çekiştirenler; başkası hakkında sanılarda (zann) bulunanlar; “ölmüş bir kardeşinin etini yemiş insan” gibi gibi ağır biçimde kötülenirler.Duruma bakar mısınız? Turgut Özal öldü gitti ama yine de kendisini kurtaramıyor.
Ölü tacirleri, şimdilerde onun bedenini bile gram gram alıp satıyorlar.
“Özal zehirlenerek öldürüldü!” diye şamata ettiler.
Halbuki AKP iktidarının kendine uygun isimleri atadığı Adli Tıp Kurumu yetkilileri; “Ölümü zehirlenmeden değil.” dedi.
Ama bazı ölü soyguncuları televizyonlarda “Zehirlendi!” yi devam ettiriyor.
Savcılık da işi uzatıp bunlara çanak tutuyor.
Araştırma sürecekmiş?
Oldu olacak; bari, medyumlara baş vurun. Onlar Özal’ın ruhunu çağırsın; sorsunlar.
Yine de tam bir cevap alamazsınız; müneccimler yıldızlara baksın; remil de attırın.
İşi Ergenekonculara bağlayıp rahatlayın.
Ayıptır, günahtır.
Turgut Özal’ı bari mezarında rahat bırakın.
Yorum Gönder