Muhteşem Süleyman Öz Oğlunu Gözünün Önünde Nasıl Katlettirdi - Cevat Kulaksız

Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın “Muhteşem Yüzyıl” dizisini eleştirmesiyle birlikte oluşan polemik devam ederken, Ankara Belediyesi’nin EGO otobüslerinde boydan boya bu dizinin reklamını da görünce, “ecdadımız” Muhteşem Süleyman’la ilgili tarihsel süreç içinde bazı hazin gerçeklere değinerek bu havaya başka açıdan ben de katılmak istedim.
Baskıcı, sansürcü, yasakçı, kendine hukukçu AKP-RTE iktidarının bir milletvekili de, (İstanbul Milletvekili Okay Saral) bu dizinin yasaklanması yolunu açacak bir yasa teklifi hazırladığını gazetelerden okuyunca daha çok şaşırdım. Çünkü heykele “ucube”, film dizisine böyle, gazeteciler şöyle, muhalif “kaka” diyerek çağdaş sanat ve düşünceye uymayan eleştiri ve baskı ortamı, ülkemizde gitgide arttığı gözlemlenmete.
Üstelik iktidarın elinde Demoklesin kılıcı gibi muhalif medyayı sindirmede kullandığı RTÜK de bu diziye bir kez uyarı, bir kez de 782 bin 771 TL de para cezası verdiğini öğreniyoruz.
Ama bu tür eleştirilerle toz kondurmadığınız “ecdadımız” “Muhteşem Süleyman’ın nasıl bir evlat katili olduğunu da hatırlamalıyız.
Bilmiyorum, hangi baba öz evladını gözlerinin önünde cellâtlara, hem de dilsiz cellâtlara katlettirir. Ne demişti Sayın Başbakan RTErdoğan, “…bunlar, televizyon ekranındaki ecdadımızı zannediyorum o Muhteşem Yüzyıl dizisindeki gibi tanıyor. Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni, öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. Biz öyle bir Kanuni tanımadık, onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti” . “Muhteşem Süleyman” diye tarihin övdüğü, R. Tayyip Erdoğan’ın  “ecdadım”  diye üzerine toz kondurmadığı, onun yaşamından kesitleri anlatan bir TV dizini eleştirdiği Kanuni Sultan Süleyman, kendinden sonra padişah olacak oğlu 38 yaşındaki Şehzade Mustafa’yı çadırının içinde ve de gözlerinin önünde cellâtlara katlettirmiştir.

YAKINLARINI İKTİDAR İÇİN KATLETME, OSMANLI’NIN KURULUŞUNDA VARMIŞ DEMEK Kİ!
Gerçi iktidar, saltanak için sadece Kanuni S. Süleyman değil, evlat, kardeş akraba cinayetleri Osmanlı’nın kuruluş yıllarından başlamış, aile içi şiddet ve cinayetler. Örneğin, Osman Bey, öz amcası Dündar Bey’i kendi elleriyle boğarak öldürdü.
I.Murat, babadan oğula gecen saltanat geleneğini bozarak, padişah olması gereken ağabeyi Halil’i öldürüp tahta geçti, sonra diğer kardeşi İbrahim’i de öldürttü; yetmedi, sonra öldürecek kardeş ya da akraba bulamayınca, öz oğlu Savcıbey’i önce gözlerine mil çekerek öldürdü.
Osmanlı Padişahı I. Murad Kosova Meydan Muharebesinde şehit olunca, oğlu Bayezid, hemen padişahlığını ilan ettirdi. Öteki şehzade kaçan düşman birliğini kovalarken Bayezid, kardeşi Yakup Çelebi’yi, “gel seni baban ister” diye davet etti. Bundan haberi olmayan Yakup çelebi padişah otağına girer girmez celladlar kemetle boğup öldürdüler.
Yıldırım Bayezid’de aynı cinayetleri sürdürdü oğullarını kendi de Timur’a esir olup esarette öldü.
II. Murat Kardeşi Mustafa’yı öldürttü, diğer kardeşlerinin gözlerine ‘mil’ çektirdi; amcası Mustafa’yı kendi elleriyle öldürdü. Tüm bunlar “devlat bekası için kardeş ve oğulların öldürüleceğni” ön gören Fatih Kanunnamesinden önce idi.
İktidar için kardeş katliamını yasalaştıran Fatih öldükten sonra hayatta kalan iki oğlu II. Bayezid ve Cem’in başına gelenlere bir bakın hele. Tahtı II. Bayezid alınca, Cem İtalya’ya kaçtı. Bayezid İtalya’ya kaçan kardeşinin peşini bırakmadı. Önce Cem’in ülkede kalan çocukları Oğuz, Han, Ahmet ve Paşa’yı öldürttü. Daha sonra rüşvet ödeyerek İtalya’da yaşayan kardeşi Cem’i boğdurttu.
Sonraki padişahların kardeş ve çocuklarını katletme olaylarını yer darlığından tarih bilginize bırakıyoruz.
Tüm bu evlat, kardeş cinayetleri ne için? Saltanat ve iktidar için. Günümüzde bile iktidar için nice kavgalar edilmiyor mu? Gerçi günümüzde padişahlık yok, iktidar için muhalefeti öldürmüyorlar amma en şeytani planlarla ellerindeki devlet rantının gitmemesi için, muhalihleri, muhalefeti yıpratmak ve itbarsızlaştırmak için akla hayale gelmedik suçlama ve yargılama metotları, suçlamaları buluyorlar, en şeytani planlı kasetlerle bile muhaliflerin yatak odalarına giriyorlar.
Hele yeni anayasa hazırlığı yapıldığı şu sıralarda RTE nin Meşrutiyet padişahlarında bile olmayan bencil isteklerine de bakarsak, RTE ülkeyi adeta Osmanlı padişahı gibi despot bir yöetimle yönetmek istiyor.
Neyse uzatmadan, konuyu yorumlayıp dağıtmadan, günümüzden 500 yıl önce yaşamış tarihçimiz İbrahim Peçevi veya Peçuyli İbrahim Efendi’nin kaleminden (do. 1572 – öl. 1650) hiçbir dine, töreye uymayan, Kanuni’nin öz evladını Şehzade Mustafa’yı nasıl öldürdüğünü, evlat katili olduğunu nakledelim.

ŞİMDİKİ AKP NİN “DARBE YAPACAKLAR” DEDİKLERİ GİBİ KANUNİ DE OĞLU MUSTAFA’NIN DARBESİNDEN KUŞKULANIR.
Yaşı, bilgisi, görgüsü ve ordunun kendisini sevip takdir edilmesi nedeni ile Kanuni’den sonra padişah olması mutlak olarak görülen, 38 yaşlarındaki Şehzade Mustafa’yı kıskanan üven ana Hürrem Sultan, onun padişah olmasını istemediğinden kendi öz oğlu olan Selim’in padişah olmasını istiyordu.
Bu amaçla Şehazde Mustafa’nın ayağını kaydırmak için, Osmanlı Tarihi’nin en rüşvetçi Sadrazamı ve damadı olan Rüstem Paşa ile kumpas kuran Hürrem Sultan, şeytani bir plan kurar. Şehzade Mustafa’nın ağzından İran Şah’ı Tahmasp’a “baba Kanuni’nin dverilmesine ve kendisinin padişah olmasına yardım edilmesi”ni talep eden mektubuna Şah Tahmasp’tan yardım talebini kabul ettiğini bildiren mektubu Kanuni’nin eline geçmiştir. Ayrıca Rüstem Paşa ve Hürrem Sultan’ın Şehzade Mustafa aleyhindeki dedidodu ve mektup olayı ile Kanuni öz oğluna kinlenir. Yani şimdiki AKP iktidarının darbe yapacaklardı dedikodusu ile yüzlerce subayı, gazetecileri, aydınları cezalandırmak istediği gibi, Kanuni de “darbe yapacak beni tahttan indirecek”  korkusu kumpas ve dedikodusuna inandığı için öz oğlu Mustafa’yı aşağıda Peçevi tarihinde açıklandığı gibi katleder.

VELİAHT MUSTAFA’NIN KATLEDİLİŞİ VE ETKİSİ 

“Padişah Sultan Süleyman’ın oğlu Sultan Mustafa, bazı tahrikçilerin kışkırtmalar ile saltanat iddiasında bulunuyor iddiası ile sonra padişahın takibine sonra da affına mazhar olmuştu. Hürrem Sultan’ın kışkırtması ile de bu durum padişahın kızgınlığına ve kinine uğradı.
Kanuni Sultan Süleyman İran Seferi için giderken, 26–9–1653 de Ereğli yakınlarındaki Akhöyük menziline padişah otağını, yakınlarında bir yere da oğlu Sultan Mustafa otağını kurmuştu. Ertesi gün adet olduğu üzere devlet büyükler yanına varıp el öpüldü. Sonra 38 yaşındaki Şehzade Mustafa atına binerek padişahın otağına doğru babsının elini öpmek için geldi, selâm verdikten sonra çadıra girdiği anda padişahın emri ile şehzade katledildi. Yanında bulunan yoldaşı birkaç ağanın da boynu vuruldu.
Kanuni Sultan Süleyman 1543 te Rumeli seferine çıktığında, İstanbulda 22–23 yaşındaki oğlu Mehmet öldü. Daha sonra, şimdiki Cihangir semtine ismi verilen oğlu Cihangir genç yaşta öldü. Bilindiği gibi Hürrem Sultan’dan olan oğlu Mustafa da İran’a kaçarak hazin bir şekilde ölmüştü. Aceba bu evlat katili padişahı tanrı böylece cezalandırıyor muydu?
Bu üzüntü verici olayla birlikte ve Divanda vezirlerin toplandığında padişahın emri ile kapıcılar kethüdası gelip Rüstem Paşa’dan sadrazamlık mührünü aldı. Vezirleri çadırlarına gönderip sadrazamlık mührünü yeniden Ahmet Paşa’ya sundu. Bir saat önceki yüksek saygınlık ve büyüklük bir anda o kadar üzüntü ve tasaya dönüştü ki yalnız kendi kullarına değil, tüm İslam askerinin başına sanki kıyamet kopmuştu. Şehzade Mustafa’nın tüm varlığına el kondu. Bütün bunları herkes, pek de dürüst olmayan Rüstem Paşadan bildi. Zamanın şairleri bu acı katledilişle ilgili «tarih» ve «ağıtlar» dizdiler, hepsi de açıkça Rüstem Paşa’ya çattılar.
Yine katledilerek öldürülen devrin şairi Nefi, Rüstem Paşa için «sen ne şeni al-çaksın ki a köpek diye devam eden şiirini yazmış, başta Rüstem Paşa olmak üzere bazı devlet büyüklerinin düşmanlıklarını üstüne çekmişti.
Şehzadenin ölümüne düşülen tarihlerden biri de «Mekr-i Rüstem» (Rüstem’in hilesi), bir başkası  «ve kad kutile şehida» (şehit olarak öldürüldü)dir. Şah ve Geda adlı eserin yazarı Yahya Bey’in ağıdı, gibi eserler halk üzerinde çok büyük etki ve üzüntü yarattı.
TAÇYALILI YAHYA’NIN ŞEHZADE MUSTAFA İÇİN YAZDIĞI KASİDE (AĞIT):
“Meded meded bu cihanın yıkıldı bir yanı
Ecel celalileri aldı Mustafa Han’ı
Dolundu mihr-i cemali bozuldu erkanı
Vebale koydular al ile al-i Osman’ı.

Yalancının o kuru bühtanı, buğz-ı pinhanı
Akıtdı yaşımızı yakdı nar-ı hicranı
N’olaydı görmeye idi bu macerayı
Yazıklar ane ki reva gördü bu re’yi gözüm.

Nesim-i subh gibi yerde koyma ahımızı
Hakaret eylediler nesl-i padişahimizi
Bunun gibi işi kim gördü kim işitti aceb
Ki oğluna kıya bir server-i Ömer-meşreb
ilahi cennet-i firdevs ana durağ olsun
Nizam-ı alem olan padişah sağ olsun”.

Rüstem Paşa bu nedenle, yani Şehzade Mustafa’nın katline üzülen halk, bunu Rüstem Paşa’dan bildiği için, Şair Yahya Bey ve Nefi’ye düşman olur. Ama Rüstem Paşa sadrazamlıktan ayrıldığı için önce tınmaz. Ama iki yıl sonra tekrar Rüstem Paşa Sadrazam olunca, şairlerin öldürülmesi için paçaları sıvar. “Kamu düzeni için bu gibilerin vücutlarının ortadan kalkması gerekir” diye bir iki defa padişaha teklifte bulunur. Padişah da “Mühibbi” mahlası ile şiirler yazan (divanı da vardı) ozan olduğu için şairin öldürülmesine izin vermedi.
Bir gün Rüstem Paşa çavuş göndererek şair Yahya’yı Divan’a çağırır ve şairi azarlayarak,«senin ne haddinedir yüce padişahın kamu düzeni için şeriat kurallarınca gereken bir davranışta bulunur, sen bizzat saadetli padişahı ve vezirlerini kötüler ve suçlarsın, bulduğun saçma sapan sözleri mamume kalıbına sokup halka verir, fesada çalışırsın» der. Rüstem Paşa şair Yahya’yı öldürmeye gücü yetmezse de, daha alt küçük bir görev ve çok az zeametle yetinmesini sağlar. Bu arada Şair Nefi de boğdurularak katledilir. O Rütem Paşa ki, Osmanlının en rüşvetçi, en çok malı mülkü olan kimsedir ve Şehzade Mustafa için birlikte kuımpas kurdukları Hürrem Sultan’ın damadıdır.
38 yaşında padişah babası tarafından katlettirilen Mustafa, halk ve devlet erkânı tarafından çok seviliyordu. Bu hazin olay Osmanlı toplumunda yüzyıllar süren öylesine üzüntü ve hayal kırıklığına neden oldu ki, devlete güvensizliği artırdı, nice isyanlar başladı; Celali isyanlarının bile tetikleyicisi oldu.
Bu evlat katli olayından sonra devlet öylesine bir yasa bürünür, öylesine tepkiler olur ki devlete isyanlar başlar. Bu isyanlardan en önemlileri Mısır’da Canberdi Gazali, Ahmet Paşa isyanı, Anadolu’da Kalender Çelebi, Baba Zunnun isyanı gibi isyanlar başlar.
Devlet ve halk üzüntüden öylesine sarsıldı ki, halk arasından “ben Mustafa’yım, Mustafa’nın nuhu bana geçti” diyen meczuplar çıktı, kendini şehzade Mustafa’nın yerine koyarak bazı akıllı, akılsız sahte şehzadlerin (sahte Mustafaların) türemesine neden oldu.[i] İbrahim Peçevi tarihinde bu düzmece Mustafa’yı şöylece anlatmakta:

DÜZMECE MUSTAFA-DUZMECE ŞEHZADE “Yıl H 962 (M 1555) 

Kanuni Sultan Süleyman Nahcivan dolaylarında seferde olduğu için İstanbul’dan uzakta idi. Bu sıralarda Yenişehir ve Selanik taraflarında soyu belirsiz biri belirmişti. Bazı serseri kimseler, kendisine “rahmetli Sultan Mustafa’ya benziyorsun” diyerek, onu gaza getirdiler, fesat dolu kafasına bir saltanat sevdası soktular.(Sultan Mustafa Kanuninin öz oğlu olup babası tarafından katledilmişti) Böyle diyenlere, “aman sırrımı yazmayın, yüce Tanrı rızası için, cellâdın pençesinden kurtulan fukara başıma kastetmeyin” diye fesat dolu işini sürdürdü. Giderek bu iş o kadar ileri vardı ki, birçok serseri hatta aklı başında kimseler dahi onun gerçek Sultan Mustafa olduğuna kandılar. Söylentiye göre, güya Sultan Mustafa katl olunacağı yerde, cellâdın elinde Mustafa’ya benzer başka bir suçlu bulunuyormuş, o öldürülmüş ve Sultan Mustafa serbest bırakılmıştı. Güvendiği kimselere bunları anlatarak onları inandırıyordu.
Kanuni Sultan Süleyman, Karısı Hürrem Sultan’ın entrikası ile 38 yaşındaki, halkın ve devlet ricalinin çok sevdiği öz oğlu Şehzade Mustafa’yı katletmişti. Bu olay Osmanlı toplumu arasında müthiş bir üzüntüye neden olmuştu.
Böylece bu ve tuhaf adam, Selanik, Yenişehir ve çevrelerinden on bin insanı başına toplar; akıncılardan Üveyl Togca adında birine sadrazamlık ve bazı softalara da kavaslık verir. Oradan bir sürü avenesi ile Doğruca’daki Simavna softaları arasına düşer ve bazı zenginlere, özellikle mültezimlere, eminlere, cizyedarlara öteki vergi memurlarına akçe salarak zorbalıklarla mehter takımını bayrak ve daha başka gereçler ile at ve maiyeti halkını düzmeye başlar. Yani kendi başına sultanlık devlet kurma çabasına girer.
Durum Edirne’de bulunan Şehzade Sultan Selim’e haber verildi. Bunun üzerine kahraman bir ağayı kapıkullarına başbuğ tayin etti. Bu düzmece şehzade sultan iddiası ile çevrede birçok masum insanı kendisine katarak çevreye yayılmaya başladı.
Hayli olaylardan sonra Düzmece Mustafa’nın güya veziri Üveyl Toğça’ya çeşitli vaatlerle elde edilip, düzmece yakalandı Edirne’de Şehzade Selim’e, sonra da İstanbul’a gönderildi. Bu devlet kurma sevdalısı eşkıya padişah divanına çıkarıldı. Orada çok şiddetli işkencelerden sonra asıldı. Üveyl Togça iyi bir zeametle ödüllendirilirken, sahte şehzadenin yardımcıları ve öteki adamları birer birer asıldılar”. [ii]
Kanuni Sultan Süleyman 46 yıl (45 yıl 3 ay7 gün) padişahlık yaptı. Saltanatının 2745 gününü (7.5) yıl at sırtında seferlerde geçirdi (RTE nin dediği gibi “30 yıl at sırtında” değil). 13 büyük seferinde at üzerinde yaklaşık 43.000km yol katetti. 21 eyalet, 250 sancaktan oluşan Osmanlı Devleti çok geniş sahalara ulaştı. 1. Selim’den 6.557.000km2 olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğunu 46 yılda 14.894.000km2 ye ulaştıırdı. (Avrupa’da 1.998.000km2, Asya’da 4.169.000km2, Afrika’da 8.726.000km2 olmak üzere Osmanlı toprağını büyüttü. Zigetvar Kalesinin fethinden bir gün önce savaş meydanında 6 Eylül 1566 da öldü.


SONNOTLAR


[i] Peçevi Tarihi Sahaf Neşriyat Yurdu 1968 Cilt:1,Sf: 21–216

[ii] Peçevi Tarihi İbrahim Peçevi Sahaf Neşriyat Yurdu Sf: 242–243

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget