BU ülkenin her bakımdan daha çok enerji kaynağına
muhtaç olduğu, bilinmeyen bir gerçeklik değil. Bütçe açıklarında ve
dışsatım-dışalım dengesizliğinde başlıca sorunun bu olduğu da kesin.
En büyük çıkmazımız enerji. Her alanı etkilediği için, üzerinde
şimdikinden daha sıkı bir ısrarla durulması ve çözümü geciktiren
alışkanlıkların toptan bırakılması gerekiyor.
Çözülmesi en çok duyarlılık ve en güçlü ikna çabası gerektiren
sorun, enerjicilerle çevreciler arasındaki kopukluktur. Kısaca HES diye,
baş harflerle özetlenen barajlı “hidro elektrik santrallar”la
kömürlü ve gazlı termik santral yapımına yerel ya da ve ulusal düzeyde
direnen çevrecilerle sürüp giden anlaşmazlık iyi hazırlanmış uzlaştırıcı
çabalarla mutlaka sonuçlandırılmalıdır. Gelip giden bütün iktidarların
önemli hatalarından biri, bu iki yakayı bir araya getirip anlamlı
anlamsız direnişlerini sağlam mantıklı çözümlerle kıramamak oldu. Oysa,
her iktidarın kabinesinde her iki yakayı anlayabilecek ve uzlaşmaya
zorlayacak bakanlıklar ve bakanlar hiç eksik olmadı.
Başbakanlık ve başbakan böyle bir işlev için yok da başka işler
için mi vardır? Güçlük, yerel düzeyde falanca proje ve ihaleyle filanca
şirket çıkarları yüzünden karşı karşıya gelen kesimler arasında
olduğuna göre, programlarında ve nutuklarında “ülke, vatan, millet, yurt, halk” kavramlarına sarılan partiler, karşıtları bu kavramlarla da uzlaştıramıyorlarsa sadece çıkar paylaşımıyla mı uzlaştıracaklar?
Enerji sorununun bir başka ucu dış politika ve dış ticaretle ilgili.
Yanlış, daha doğrusu “yanlı” bir tutumla Libya devletini ve halkını yaralayıp küstürdüğümüzden, petrol ve doğalgaz için az çok güvenebilecek sadece Rusya’yla
İran kaldı. Yaşamsal enerji gereksinimi uğruna, bu iki ülkeyle her
türlü ilişkide ve herhangi bir yayında herkesin son derece özenli
davranması gerekiyor.
Dolayısıyla, entellik zevzekliği ya da ileri demokrasi fiyakası
yüzünden içimizde tutamadığımız bazı kaprisleri enerji zengini
olacağımız dönemlere ertelemeyi öğrenmeliyiz.
Bir de, şimdiki “yok”luk durumumuzda acil ihtiyaçlarımızı gidermeye “tahtırevanla gitmek”ten vazgeçip öncelikle düzgün ve doğru kapsamlı toplu taşımacılığı geliştirmeye hız vermeliyiz.
Yorum Gönder