The Mission is Over - Orhan Bursalı

Sakin olun, olan biten ülke boyutunda ama bir adi vaka, daha sonraki yıllarda polisiye, “Mission of Turkey” ve ağır bir siyasi ama mutlaka hukuki bir vaka olarak anılacak... gazetecilik vakası olarak da bazılarınca incelenebilir! Görev başarıyla yerine getirildi, amaca ulaşıldı, şimdi görevliler “merkezlerine” dönüyor, koalisyon dağıldı. Birkaç aydır zaten herkes nasıl dağılırızın pususuna yatmıştı.
Tabii The Taraf’tan bahsediyoruz. Bir varaka, artık ondan ne köy olur ne kasaba!
Bu kâğıt ne zaman basıldı? 15 Kasım 2007’de! Ama durun: 2007’de neler oldu?
AKP 22 Temmuz’da yüzde 47 oyla ikinci iktidar dönemine başladı. Gül Cumhurbaşkanı seçildi. İktidarın demokrasi ile cicim ayları bitti. Her şeyin Erdoğanlaştırılacağı, tekelleştirileceği yeni bir dönem başladı! 2007- 2011 arası Türkiye’nin adım adım otoriterleştirileceği dönemin adıdır, yer olsa da kilometre taşlarını saysak... Hedefe üç ana “sektör” kondu: Ordu, Hukuk ve Medya... Kısaca, onlardan olmayan büyük her şeyin bertaraf edileceği döneme girildi.
Ama 2007 seçimlerinden önce, ikinci iktidar döneminde yaşanacakların adımları atılmış, zeminleri hazırlanmaya başlanmıştı. Nokta dergisi, 29 Mart 2007’de “Özden Örnek günlükleri” adını verdiği yayın yaptı. 12 Nisan’da Ümraniye’de “bulunan” el bombaları ile Ergenekon operasyonları başlatıldı vs.
Ordu ikide bir sorun çıkaran ve ayak bağı olan kurumdu. Orası; dinciler için “peygamber ocağı” idi. Başı secdeye eğen ve on binlerin namaz kılıp kalktığı bir kışla olmalı ve tamamen cemaat ve RTE denetimine girmeliydi. 2006-2008, orduyu bertaraf etmenin tüm hazırlıklarının yapıldığı dönemdir. Ergenekon ve Balyoz senaryoları ve sahtekârlıkları bu amaçla hazırlandı.
Operasyonlar büyük çaplıydı. Bu nedenle bütün bu işlerin koçbaşlığını yapacak bir “operasyon gazetesi”ne ihtiyaç vardı (operasyon çeteleri de vardı arka planda). Bu senaryoların topluma yutturulması için ne cemaatin ne de iktidarın gazeteleri uygundu. Daha inandırıcı, orduya doğrudan düşman birileri gerekliydi. Aslında bu işi Nokta dergisi üzerinden başlatmışlardı: Özden Örnek “günlükleri”.. Sahibi kepenklerini indirince, “Taraf” tasarlandı.
Bir üçlü koalisyon bir araya geldi: ABD Dışişleri “görevlisi”, cemaatin adamları ile Erdoğan’a ve iktidara hayran “aydın” takımı denebilecek ayran budalaları... Gazete, moda deyimle sızıntı gazeteciliği yapacaktı. “Belgeler”, buraya aktarılacak, bombalar patlatılacak, arkasından cemaat ve iktidarın gazeteleri ve diğer bütün gazeteler de manşetlerine taşıyacaklardı...
The Taraf; 15 Kasım 2007’de hayata geçti. (2003’te Irak’a müdahale için ABD büyükelçiliğinin büyük dostu bir büyük gazeteci tarafından çıkarılan Yarın gazetesini anımsıyor musunuz? Görevi ve paraları bitince kapatılmıştı.)
***
Bu tür görevli gazetelerin gerçeği aramak diye bir meselesi yoktur. Tek gerçek, kendisine sözde “sızdırılan” senaryoları manşetlere çekerek “bomba patlatmak”tır. Günlerce, aylarca... Hiçbir manşetini araştırmadı, gerçekle ilgisi nedir diye. Ne hukuk takmıştır ne yasa... ne insan hak ve özgürlükleri ne kişi hayatı... Kendine ulaştırılan itirazlara, gerçeklere yer vermedi.
The Taraf, hukuk katliamının adıdır. Balyoz’da insan mezarlığının, Silivri toplama kampının, siyasi özel yargının, Ergenekon’da hukuksuzluğun ve zorbalığın ve tüm sahtekârlıkların, Odatv gazeteci tutuklamalarının adıdır. Bütün bunların savunuculuğunu yaptı. Taraf, iktidar savaşlarının organıdır. Bir vesayetin ordudan alınıp Erdoğan’a verilmesinin temel aracıdır!
TSK’nin “kötü şöhreti” bu tür yayıncılığa göz yumulmasını sağladı ne yazık ki. Buna göz yumanlar ve destekçisi geniş kesim, ilginçtir ki ülkemizde insan hak ve özgürlüklerinin de bir No’lu savunuculuğu görüntüsü ile tanınmıştı!
***
Bu gazetenin misyonu uzun zaman önce bitmişti. Artık “sızıntı haberciliği”, daha doğrusu büyük operasyonlar sona erince operasyon gazeteciliğinin de sonu gelir. Artık ne Ergenekon ne Balyoz ne Odatv ne de başka bir şey. (Faruk Mercan da bunu ilan etti zaten!)
Vee tabii ki ne de hukuk! Taraf, hukuku düzmenin de adıdır.
Yetmez ama evet, 2010 yılı anayasa referandumu, en son büyük misyonuydu gazetenin. Büyük bir kütlenin beynini boşalttılar...
Üçlü ittifakı bir araya getiren “görev” bitince, gazetede çatırtılar başladı. Gazetenin cemaatçileri, MİT ve şike olaylarında Erdoğan’ı topa tutmaya başladı. A. Altan “namusu” kurtarmak, o “muhteşem” kirli 5 yılı unutturmak ve muhteşem bir şekilde içine ettiği çeyrek demokrasi için Erdoğan’ı hedef aldı. Arada sırada da VikiLeaks belgelerinde ortaya çıkan notlardan cemaati yokladı. Ama hiçbir zaman ciddi bir “karşı çıkış” yapmadılar. The Taraf; sadece Erdoğan’ın izin verdiği operasyonları yapabilirdi, gazetecilik ise asla! Ve delikli taştan süpürüldü!
Özetlersek, bir deyim vardı çocukluğumuzda anımsar mısınız: Evli evine köylü köyüne evi olmayan...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget