Osmanlı Tipi Başkanlık - Mehmet Ali Güller

Başkanlık Sistemi, Yeni Anayasa ve Eyalet Yasası bir bütündür. Eyaletlere bölünmüş bir ülke, Türksüz bir Anayasa’ya göre ve ancak bir Başkan’la yönetilir! Böyle olunca, haliyle topraklar da şimdiden NATO toprağı olur!
Peki bu sürece nasıl gelindi?
ERDOĞAN’IN EVRİMİ
Erdoğan’ın Başkanlık Sistemi’ndeki evrimi 4 aşamalıdır:
Erdoğan birinci aşamada bu sisteme karşıydı. 1993’te Refah Partisi MKYK üyesi iken bu sisteme “Amerikan emperyalizminin Türkiye’ye tavsiyesi” olduğu için açıkça itiraz ediyordu.
Erdoğan’ın ikinci aşaması, iktidar olduktan sonra Başkanlık Sistemi’ne göz kırpma ve gündeme getirme aşamasıdır. Erdoğan Başkanlık Sistemi’ni 2004’te gündeme getirdiğinde, Çin’i örnek gösterdi ve Çin’in sıçramasını bu modele bağladı. (Milliyet, 11 Aralık 2004) Haliyle Erdoğan’a göre Çin sosyalist olduğu için değil, başkanlık sistemiyle yönetildiği için başarılıydı!
Erdoğan’ın üçüncü aşaması, asıl adresi, ABD’yi örnek göstererek Başkanlık Sistemi’ni savunması aşamasıydı. Recep Tayyip Erdoğan artık Barrack Hüseyin Obama olmak istiyordu; nitekim ondan daha Müslüman ve hatta ideolojik olarak ondan daha zenciydi!
Erdoğan’ın dördüncü aşaması ise “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” önerisi aşamasıydı. Erdoğan’a göre ABD tipi başkanlık hantal bir sistemdi. Temsilciler Meclisi ile Senato Obama’nın elini, kolunu bağlayabiliyordu. Kendisi işte bu nedenle Türk Tipi Başkanlık yapmak istiyordu! (Milliyet, 29 Kasım 2012)
Türk Tipi Başkanlık Sistemi’nin ne olacağını ise ideologlarından Kemal Karpat şöyle açıklıyordu: “Başkanlık sistemi, Amerika’da bile tam manasıyla işlememektedir. (…) Osmanlı’daki sistem, başkanlığın ta kendisiydi. Bizim bunu geliştirip cumhuriyet ile harmanlamamız lazım.” (Yeni Şafak, 29 Kasım 2012)
ABDÜLHAMİT YETKİLERİ
Kaldı ki Erdoğan, 23 Nisan 2010’da koltuğuna oturttuğu bir ilkokul 4. sınıf öğrencisine makamını nasıl kullanacağını öğretirken, aslında nasıl bir Başkanlık Sistemi istediğini de belli ediyordu: “Yetki artık senin. İster asarsın, ister kesersin. Her şey sende” (24 Nisan 2010 tarihli gazeteler)
Nitekim AKP de, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na verdiği “Türkiye Modeli Başkanlık Sistemi”nde, başkanın “astığı astık, kestiği kestik” olacağını ortaya koyuyor.
Örneğin Başkan, kararname ve yönetmelikle ülkeyi yönetebilme hakkı elde ediyor. Çünkü Erdoğan’ın Meclis’teki kanun yapma tartışmalarına harcayacak zamanı yok!
Başkan TBMM’yi fesih yetkisine de sahip olacak! (28 Şubat’ta “yetkim olsa Meclis’i kapatırdım” dediği için Demirel hakkında bugün demediğini bırakmayanlar, acaba bu maddeye ne diyecek?)
Başkan TBMM seçim sonuçlarını beğenmezse, yenilenmesini talep edebilecek! Hatta başkan, isterse başkanlık seçiminin de yenilenmesine karar verebilecek!
Başkan, TSK’nin kullanılmasına karar verecek! Öyle TBMM kararı, tezkere vs. gerekmeyecek. Başkan Türk Ordusu’nu istediği yere sürecek!
Bakanları ve kamu yöneticilerini atayabilecek, sonra hoşuna gitmezse görevden alabilecek. Büyükelçileri, rektörleri seçebilecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını belirleyebilecek. Yükseköğretim Kurulu üyelerinin yarısını, Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısını, Danıştay üyelerinin yarısını, Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin yarısını seçebilecek.
Kısacası Başkan Erdoğan, pratikte hem yürütme, hem yasama hem de yargı olacak! Çünkü yürütmenin başı olan Başkan, kararname ve yönetmelikle Meclis’i, yani yasama organını gereksizleştirecek, kendi belirlediği için de yargıya hükmedecek!
BAŞKANLIK FEDERASYONA GÖTÜRÜR
Bu yetkilere bakılırsa, Erdoğan’ın istediği Türk Tipi Başkanlık Sistemi bile değil, Osmanlı Tipi Başkanlık Sistemi’dir!
Kalkınma Ajansları’yla ve Bütünşehir Yasası’yla Eyaletlere bölünen ülke, Türksüz bir Anayasa’ya göre ve bu yetkilerdeki bir başkanla yönetilince, sanmayın ki Osmanlı gibi daha geniş topraklara yayılır!
Önce NATOTürkiye, sonra Türk-Kürt Federasyonu olur, en sonunda da parçalanır!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget