Bazen hayatı raftan çeker gibi bulursun, bazen yalnızlığın
rüzgârında bir dalın kırıldığını görürsün...
Çocukluk günlerin gelir aklına.
Uzaklarda olursun kimi zaman, kimi zaman yakınlarda...
Issızlığa doğru açılışlarda yaşlılığın
konuşulduğunu işitir, bir an uzun uzun düşünürsün...
Nasıl geçmiştir ya da geçiyordur hayat?
Eğer yağmur yağıyorsa ve hava
soğumuşsa, yanı başında yaşanan o dehşetli iç savaşı,
Şam’da,
Bağdat’ta,
Kerkük’te, Pakistan ve
Afganistan’da patlayan bombaları, ölen
çocukları, gençleri, yaşlıları, kadınları, erkekleri,
ABD’deki katliamı
anımsarsın...
***
Gazete sayfalarına giren girmeyen haberler
içimizi acıtır; senin, benim ve hepimizin.
ABD’de 1.5 milyon dolarlık
villada oturan 20 yaşındaki
Adam Lanza’nın önce annesini, ardından
6-7 yaşlarındaki 20 çocuğu üç dakikada silahla
öldürdüğünü gördüğünde vahşeti kendi kendine çözmeye çalışırsın.
Çünkü ölümlere alışmışsın yaşadığın
ülkede...
Katliamlara!
Akan kana!
Bombalara!
Mayınlı tuzaklara!
Üzerine yıldızlar düşmüş mavi suları düşünür müsünüz siz
de?
Ben zaman zaman düşünürüm...
Yabanıl otların geceye büründüğü akşam, bir
dağın yamaçlarında karşı kıyının göz kırpan ışıkları içinde
avunurken o yalnızlığı daha iyi anlarım.
Korkarım karanlıktan!
O yüzden yıldızlara sığınırım...
***
ABD’de öldürülen çocukların
fotoğrafı, yağmur, soğuk,
kar, tipi, yaz kış demeden beni sınır boylarına
taşır...
Irak’ın işgali,
Gazze’nin üstüne yağan misket bombaları
nedense o anda beni karanlığın derinliğine taşır.
Sonsuz ve derin uykuya yatanlar
uyanmayacaktır bir daha...
Uyanmayacaktır Gaziantep’te ölen
o insanlar, çocuklar...
Hatay’da, İstanbul Mavi
Çarşı’da, İngiliz
Konsolosluğu ve Sinagog’daki katliam...
Bir annenin, gecenin o ilerlemiş saatlerinde sınır boylarındaki
Mehmet’ini düşünüyorsun...
Evladın öldü haberin yok...
İçinde bir sıkıntı...
Pencereyi açıyorsun...
Yağmur yağıyor...
Yıldızlar çoktan kaçıp gitmiş.
Türküler bitmiş, şiirler
bitmiş...
Yaşam bitmiş anneciğim!
***
Sınır boylarına Patriotlar kurulmuş...
Türkçe karşılığı yurtsever!
Ve sen bağımlısın
NATO’ya...
ABD’nin taşeronu olmuşsun, Mavi
Marmara’da onca can öldürülmüşken,
İsrail’e sadece “van
münit” çekip, şimdi de Malatya
Kürecik’e İsrail’i
olası İran saldırısından korumak için
füze kalkanı dikmişsin.
Bak İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad
Konya’ya gelmedi.
Neden?
Seni oynatıyorlar işte!
Kanama büyüyor sınır boylarında, kentlerde,
dağlarda, vadilerde...
Hayatı raftan indirdik ve geldik
bugünlere...
İnsanlığı unuttuk!
50 bin ölümüzü!
***
Üşüyen yüreklerimiz bizim... Korkulu gözlerle bakan
çocuklarımız...
Uludere’nin acısı bitmedi...
Bir bakın Uludere’ye, bir bakın
Ulus Çarşısı ve Kızılay
vahşetine...
Raftan inen hayatlar, mavi sulara düşen
yıldızlar...
Hüzün, acı ve iç çekiş...
Hepsi bir arada!
Yorum Gönder