‘Fark’ı kalmadı artık tehlike ortada! - Mehmet Faraç

Aslında demokrasi bir “araç” olarak nitelendirildiğinde, toplum anlamalıydı nihai hedefin neresi olduğunu...
Bir “tren” olarak nitelenen kara vagonlu demokrasinin; bir gün, kör bir noktada paslanmaya terk edileceğini anlamalıydı herkes!.. Çünkü belli ki, “tehlikenin farkındayız” ın modası çoktaaaan geçti!.. Tehlike artık ortada duruyor... Hem pervasızca... Hem de meydan okuyarak!..
Bakınız, “ileri demokrasi” iddiasını sıklıkla seslendiren AKP’nin lideri Erdoğan, kendisini de başbakanlığa çıkaran demokrasiyi, önceki gün nasıl hedef almıştı:
“Yaşadığımız sıkıntıların ardında, sistemin içindeki yanlışlar var... Sistem düzgün kurulmadığı için umulmadık şekilde bürokratik oligarşi karşınıza dikiliyor. Yasama-yürütme-yargı... İşte bürokratik oligarşi ve yargı, bunlara takılıp kalıyoruz. Dışarıdan bakanlar da zannediyor ki, ‘326 milletvekiliniz var yine bahane’ diyor. Ama kuvvetler ayrılığı denilen olay var ya, o geliyor sizin önünüze bir engel olarak dikiliyor.”
Tombalacı demokrasisi!..
Vay be!.. 10 yıldır bu ülkeyi tek başına yöneten, yasaları kararnamelerle delik deşik eden, mürit-bürokrat stratejisiyle tüm sistemi ele geçiren bir partinin lideri, halen “bürokratik oligarşi”den söz edebiliyorsa, vay bu ülkenin haline!..
Bu sözleri 10 yıl önce bir siyasetçi söyleseydi, bugünlerde yalnızca kalemleri değil rotatifleri de zincirlemiş köle medya, “demokrasi” naraları atarak ortalığı ayağa kaldırmaz mıydı?..
Ancak diyeceksiniz ki, tv dizilerine bile çeki düzen veren bir anlayış karşısında kimse Erdoğan’ın bu sözlerine “hoooop ne oluyor” diyebilir mi ki?.. Yaşananlar da gösterdi ki, diyemezler, demeyecekler!..
Peki, nerede Erdoğan ve ekibini “ileri demokrasiciler” diye pohpohlayan yandaş kalemşorlar?.. Nerede “ilerici solculuk” oynayan yandaşlaşmış dönek liboşlar ve arka plakası düşmüş numaracı cumhuriyetçiler?.. 
Nerede demokrasiyi yalnızca cumhuriyete, Atatürk’e hakaret etmek için kullanan tombalacı küfürbazlar?..
“Kuvvetler ayrılığı” ilkesi bile hedef alınırken niçin kuma gömerler başlarını o zavallı ikiyüzlüler?..
Ne oldu baylar- bayanlar; yoksa siz de mi “oligarşik bürokrasi”ye takıldınız?..
Ah Montesquieu ah!..
Peki, nedir bu Erdoğan’ın icraatlarına engel diye gördüğü “kuvvetler ayrılığı ilkesi” ve “oligarşik bürokrasi?..”
Ne anlatıyor şu “baskıcı, zorba ve totaliter hükümetlerin de oldum olası meydan okuduğu demokratik ilke?..
Fransız düşünür Baron de Montesquieu tarafından ortaya atılan “Kuvvetler Ayrılığı”, demokratik devlet yönetimini düzenleyen ilerici bir model olarak bilinir.
Devletin bürokrasisini kendi içinde çeşitli birimlere ayıran bu modelde, her birimin sorumluluk alanları ve bağımsız gücü ve etkisi de bulunuyor.
İşte “Yasama, yürütme ve yargı”dan oluşan bu tür devlet yapılanmalarında; her birim, bir diğerinin güç kullanımı üzerine kısıtlamalar da getiriyor...
“Kuvvetler ayrılığı” ilkesinin savunan ülkeler, bu sistemin demokrasiyi önemli ölçüde koruduğunu, özellikle de gelişmemiş ülkelerde, “baskıcı, zorba, totaliter” hükümetlere engel olduğunda da hemfikirler...
Bu ilkeye karşı çıkan kesimler ise “kuvvetler ayrılığı”nın, yönetim sistemini yani bürokrasi yavaşlattığını öne sürerler. Onlara göre bu ilke yasamanın gücünü de azaltıyormuş!..
İşte Erdoğan önceki günkü çıkışıyla, bu kesimlerin savunmasını desteklediğini de gösterdi... Peki, AKP liderinin bu çıkışını rejimin geleceği açısından nasıl yorumlamalıdır?..
Seçilmiş sultan psikolojisi!..
Deneyimli siyasetçi Hakkı Süha Okay “Yeni CHP” stratejisi henüz Altıok’ta operasyona girişmemişken partinin genel başkan yardımcısıydı... Ne yazık ki o da partideki çok sayıda nitelikli gerçek CHP’li gibi gelişmeleri dışarıdan izliyor... Onun da eksikliğinin CHP için bir kayıp olduğunda herkes hem fikir...
Okay aynı zamanda iyi bir hukukçu... Dün kendisiyle konuşurken şaşkın haldeydi... Yalnızca Başbakan Erdoğan’ın o çok vahim çıkışı için değil, medya ve siyasetteki suskunluğa da “dehşet verici” buluyordu...
Okay’a “başbakan kuvvetler ayrılığına isyan ederken ne demek istiyor, ne yapmak istiyor, bu vahim sözlerinin asıl hedef nedir” diye sorduk o da çok çarpıcı bir değerlendirmeler yaptı. İşte söyledikleri:
“Başbakan demokrasiyi içine sindiremediğini açıkça itiraf etmiştir. Hilafetin rövanşını aldık, sıra demokrasiye geldi gibi bir anlayış içinde... Bugüne kadar yaptığı açıklamaların en vahimi budur... Söyler misiniz; kuvvetler ayrılığının olmadığı bir demokrasi olabilir mi?.. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı serbest seçim demektir.  Bunlardan biri olmazsa demokrasi olmaz. Kuvvetler ayrılığı demokrasinin kilit taşıdır. Demokrasideki üç kuvvet; yargı-yasama-yürütme, dengeleme ve denetim görevi yapar. Eğer bunlardan biri olmazsa yürütmenin freni olmaz!..”
Peki, Erdoğan “Siyasal gücüne rağmen devletin demokratik yapısına niçin isyan etti?..” Hakkı Süha Okay şu yanıtı verdi:
“Başbakan son açıklamasıyla, 10 yıldır elinde bulundurduğu yasama çoğunluğuna rağmen; yasamadan, biçimlendirdiği yargıdan ve yönettiği bürokrasiden şikâyet ederek kendisini seçilmiş sultan yapmak istemektedir. Bu anlayış diktatörlüktür. Ayrıca 10 yıllık iktidar süresince başarısızlığını gölgelemek için yeni gerekçeler yaratmak istemektedir. Yine mağduru oynamaya çalışmaktadır. Demokrasiye inanmayan bir anlayışla yeni Anayasa da yapılamaz.”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget