“Tellidir yavrum anam tellidir tellidir amman,
Denizlinin horozları bellidir.
Ötüver de gül ibiğim bir yol ötüver,
Geniş olan gam zamanı değildir...”
Üç saplı sazı “Yaren”le sevdiğimiz Özay Gönlüm’ü 2000’de yitirdiğimizden bu yana tüm TV ve radyolar Denizlili ozanımızı özellikle bu türküsüyle anıyorlar.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü de internet sitesinde “Denizli Horozu”nu şöyle tanıtıyor; “Gözleri siyah ve sürmeli, bacakları koyu gri veya mor, ibik balta şeklinde, kulakçık kırmızı üzerinde beyaz benekli...”
Peki, bu alımlı, güzel sesli, ahenkli ve hoş ötüşlü horozun “soy”u nereden geliyor?
Kimine göre Osmanlı döneminde getirilen Arnavutluk horozlarının Denizli’deki yerli tavuklarla yaşadıkları “aşk”ın ürünü imişler… Kimine göre Denizli halkının yüzlerce yıldır uzun ötüşlü horozlara olan merakından türemişler..
Zaten öyle olmasaymış, aynı halk türküsündeki şu sevda yüklü seslenişler olur muymuş?
“Asmam çardaktan, suyu bardaktan,
Bir yol öpüverde gocman gız,
İliman yanaktan amanın iliman yanaktan...”
‘Laodikya horozları’
Denizlililer horozlarıyla övünedursunlar, kentin antikçağlardaki yerleşimi olan “Laodikya”da
süren kazılarda aynı horozun 2 bin yıl önce de halkın sevgilisi
olduğunu gösteren belgeler gün ışığına çıkartıldı. Laodikyalılar
yapılarını “horozlu kabartma”larla bezemişler... Antik Roma yaşamındaki horoz dövüşünde, belli ki şampiyon olan “Laodikya horozu”nu adeta ölümsüz kılmışlar...
Kazıları yöneten Prof. Dr. Celal Şimşek, ilk kez 2007 yılında çıkarttıkları horozlu kabartmalar için diyor ki; “Günümüzde de Anadolu gelenekleri arasında yer alan horoz dövüşlerinin geçmişi binlerce yıl eskilere uzanıyor.”
O halde Laodikya horozu, Denizli horozunun atası olmalı...
Denizli horozunun Arnavutluk’tan gelen bir ırk değil, aynı bölgedeki antikçağ yaşamından miras kaldığını kanıtlayan “Leodikya kültürü”ne Denizli Belediyesi özel önem veriyor.
Belediye Başkanı Osman Zolan, geçen kasım ayında bulunan bir “kandil”in üzerindeki “öten horoz figürü”ne dikkat çekerek diyor ki; “Daha önce bulunan ‘dövüşen horozlar’dan ayrı olarak sadece ‘ötüşü için resmedilmiş’ bu horoz şimdikilere çok benziyor. Kültürümüzün kökleri antikçağlara uzanıyor.”
Denizlili mimarlardan bu bilgileri alırken, kulaklarımda yine
Özay Gönlüm vardı... Ölmeden önce bin yılların sevdasını seslendirdiğini
keşke bilebilseydi:
“Asmam yıkıldı, suyu sıkıldı,
Bugün goca gızı görmedim,
Canım sıkıldı amanın canım sıkıldı...”
Yorum Gönder