O çağlarda Protestanlık, henüz sahneye çıkmamıştı. Hıristiyanlık, Katolik ve Ortodoks mezheplerinden ibaretti. Ve Doğu Roma’yı simgeleyen Ortodoks Kilisesi ile Batı Roma’yı simgeleyen Katolik Kilisesi arasında büyük bir husumet vardı…
Katolik Batı’nın genelinde Ortadoğu’daki İslam egemenliğini kırmak, özelinde Kudüs’ü geri alabilmek amacıyla topladığı Haçlı ordularının ilki, 1209’da Avrupa’nın göbeğinde Katharların soyunu kırmak için sefere çıktı.
***
Dahası, Haçlı ordularının bu ilk seferini kapsayan Kathar soykırımı, aynı zamanda Engizisyon diye anılan dehşet tarihinin ve 1199’dan öteye “din sapkınlarını” cezalandırmakla görevli özel yetkili (ve seyyar) Engizisyon mahkemelerinin başlangıcı olmuştur.
Fransa’daki Katharlar, Avrupa tarihinin ilk hayvan hakları savunucuları ve vejetaryendiler. Kathar, eski Yunancada “temiz ve saf” anlamına geliyordu. Oysa Engizisyon tarafından “kat” kökeni Latincede kedi demek diye kedi kıçı öpmek, dolayısıyla şeytana tapmakla suçlandılar. Et yemedikleri, dolayısıyla hayvan boğazlamayı reddettikleri için de şeytanın dölü ilanıyla, korkunç işkencelerle “temizlenip” meydanlarda yakıldılar.
Avrupa’da Bogomil soykırımı yüzyıllar sürmüş, örneğin Boşnaklar, Fatih Sultan Mehmet’in 1463 yılında Osmanlı topraklarına kattığı Bosna Hersek’te, Sırpların daha o zamanlar yaptığı mezaliminden kurtulabilmek için Müslüman olan Bogomillerdir.*
***
Çok tanrılıdan tek tanrılıya, tarihteki tüm dinler birbirinden alıntılar yapmış, her yeni din bir öncekinin mabedi üstünde yükselmiş, taşlarını kullanmıştır. Roma tanrıları Yunan tanrılarına öykünmüş, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet, yayıldıkları bölgelerde kendilerinden önce varolan dinlerin kutsal mekân ve tapınaklarına yerleşmiş, ritüellerini de öğretilerine uyarlamışlardır.
Zerdüştlük, dünyanın en eski tek tanrılı dinlerinden biridir. Manikeizm dahil, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyete aktarımları vardır. Tek tanrılı Yezidilik de bu anlamda Zerdüştlükle benzerlikler gösterir, ancak Zerdüştlüğün bir türevi değildir. Her iki inancın beslendiği bölge ve kültür kaynakları aynıdır, o kadar.
Yezidiler de tıpkı Bogomiller gibi yayıldıkları bölgeye hâkim resmi din tarafından “sapkın” yaftasıyla tacize uğrayan müminlerdir. Onlar da Müslümanlar tarafından güneşe, ateşe ve iblise tapmakla suçlanmış ve Osmanlı şeyhülislamları tarafından verilen fetvalarla bulundukları yerler “dar’ül harp” ilan edilmiş, İslam askeri üstlerine salınmıştır.
***
Yezidilik, bir başka tek tanrılı inançtan ne daha doğru, ne daha yanlış; efsaneleri ve ritüelleri açısından da çok insancıl, hatta modern, çünkü doğayı kutsayan bir dindir.
Türkiye’de Kürtlerle barış içinde yaşayabilsinler diye zaten görüşülen PKK ile yeniden diyalog kurmanın tartışıldığı bir ortamda, PKK’lilerin Yezidi ayinini bir sapkınlık gibi vurgulamak, yanlış ve yakışıksız bir yaklaşımdır.
İslamcılıkta “benim dinimden olmayan düşmandır” demek olan taassubun, Osmanlının “dar’ül harp” fetvalarından beri değişmediğini gösterdiği gibi, etnik bir savaşı din savaşına dönüştürmekten başka bir amaca hizmet etmez.
*Gülün Öteki Adı/Literatür Yayınları, 2010
‘G’ NOKTASI
Türkiye’nin gerek siyasal, gerekse sosyal alanda temel sorunu, zihniyet geriliğine yol açan dil ve düşünce yoksulluğudur. Duygularını söze dökemeyen toplum, ya hakaret ya da şiddetle ifade eder. Sözün zenginleşmesi, duyguların düşünce ve ifadeye dönüşmesini sağlar ki, bu da ancak doğru bilgi, özgür öğretiyle mümkündür.
İstanbul Maltepe’de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün emriyle öğrencilere dağıtılan kitaplarda; Anglikan Hıristiyanı olup, hatta Cambridge Üniversitesi’nde papazlık eğitimi alan Darwin, Yahudi diye tanıtılmakla kalmayıp, tıpkı Nazilerin Yahudileri betimlediği gibi çıkık alınlı, iri burunlu, şekilsiz diye tarif ediliyor. Yetmiyor, okul arkadaşları tarafından “Maymun Charles” diye çağrıldığından Evrim Teorisi’ni oluşturduğu iddia ediliyor!
Abes ötesi yalan ve çarpık bilgilerle biçimlenen dünkü kuşakların, bugün hangi üslubu geliştirip, nasıl bir zihniyete vardıkları, bu kitapları yazanlardan ve çocukların önüne bilgi diye koyanlardan zaten belli. Ve yarınki kuşaklar, gerek üslup, gerekse bağnazlıkta çağdışı savaşlara girecek kadar, zaten belki de bu amaçla cahilleştiriliyorlar.
“Kendimize duyamadığımız nefreti, başkalarına beslemek çok rahatlatıcıdır.”
JACQUES DEVAL
Yorum Gönder